RTÜK kadın programlarını uyardı
Abone olRTÜK, gerçek yaşam öykülerinin konu edildiği, ailevi sorunların gündeme getirildiği programlar konusunda duyarlı, sorumlu ve özenli davranılması'' uyarısında bulundu.
RTÜK'ten yapılan yazılı açıklamada, gerçek yaşam öykülerinden
yola çıkılarak hazırlanan programların televizyon kanallarında
yayınlanmasıyla bağlantılı olarak meydana gelen adli olayların, bu
programlara yönelik eleştiriler ile programların kaldırılmasına
yönelik taleplerin artmasına neden olduğuna işaret edildi. Gündüz
kuşağında yayınlanan ve gerçek hayat hikayelerinden yola çıkarak,
ailevi sorunların gündeme taşındığı programların, daha çok ev
hanımlarına hitap ettiği ve yoğun olarak izlendiği vurgulanarak,
şunlar kaydedildi: ''Bu programlarda ailevi sorunlar ele alınarak,
televizyon izleyicileri arasında benzer sorunları yaşayanlara, tek
ve çaresiz olmadıkları mesajının ulaştırılması, konunun uzmanları
tarafından bu sorunların sağlıklı bir şekilde nasıl
çözülebileceğine ilişkin öneriler sunulması ve bu şekilde
izleyicilerde rahatlatıcı olumlu etkiler yaratılması, tek tek
kişisel boyuttaki olayların toplumsal yönleriyle ele alınması,
bireyin ve toplumun haklı beklentisidir. Bu olumlu beklentilere
karşılık söz konusu programların ne yazık ki, olumsuz etkileri
ortaya çıkmaktadır. Sözü edilen programlarda kişisel yaşam
öykülerinin, aile dramlarının geniş kitlelerle paylaşılması,
bunların sıradan olaylar gibi algılanmalarına ve toplumda bu
olaylara karşı kayıtsızlık oluşmasına yol açmaktadır. Ayrıca
sorunlara normal ve çok daha az incitici yollarla çözüm aranması
yerine, televizyon programı yoluyla çözüm aranmasına yönelik cazip
mesajlar verilmekte, aile mahremiyetinin ihlal edilmesi ve sorunlu
ilişkilerin genel paylaşıma açılması normal bir olay gibi
gösterilmekte ve bu tip yaşam öyküleriyle programa katılmak
özendirilmektedir.'' -''KİŞİLER DEŞİFRE EDİLİYOR''- Programlarda
sergilenen yaşam öykülerinin, sadece gönüllü olarak katılan
konukları değil, onların yakınlarını ve olaylarla ilgisi olan diğer
kişileri de ilgilendirdiği ve bir anlamda bu kişilerin deşifre
edildiği ifade edilen açıklamada, kişilerin bu durumun yol açtığı
üzücü sonuçlarla baş başa bırakıldığı belirtildi. Açıklamaya şöyle
devam edildi: ''Kişilerin haklarının tartışılması, sorunlarının
gündeme getirilip, akılcı, makul çözüm önerilerinin ifade edilmesi
gibi son derece olumlu toplumsal bir fonksiyon yerine getirmesi
beklenen programlar, böylece, kişilerin istismar edildikleri,
kişilik haklarının, duygusal ve sosyal kişilik değerlerinin
çiğnendiği, adli olayların tetiklendiği platformlar haline
dönüşebilmektedir. Son dönemde sözü edilen programlarla bağlantılı
cinayet ve intihar olaylarından da anlaşıldığı üzere, fiziki
kişilik değerlerinin de ailevi sorunların gündeme getirildiği
programlar yoluyla zarar görmesi, söz konusu olmaktadır.''
-''RTÜK'ÜN TAKİBİNDE...''- Açıklamada, gerçek yaşam öykülerinden
yola çıkılarak hazırlanan programların, Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu'nun gündeminde olduğu ve titizlikle takip edildiği
bildirildi. RTÜK'ün, programları yayından önce denetlemesinin
mümkün olmadığı gibi programları yayından kaldırma yetkisinin de
bulunmadığı ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: ''Bununla
birlikte 3984 Sayılı Yasada belirlenen yayın ilkelerinin ihlal
edilmesi nedeniyle söz konusu programları yayınlayan kuruluşlara
müeyyide uygulanmasına yönelik çok sayıda Üst Kurul kararı
bulunmaktadır. Söz konusu programlarla ilgili olarak hazırlanan
sayısız izleme ve değerlendirme raporu Üst Kurulca ele alınmış ve
bunlardan 39'u hakkında 3984 Sayılı Yasada belirtilen, uyarı/özür
dileme, program durdurma ve para cezası gibi cezai işlemler
yapılması öngörülmüştür. Bu kararların bir kısmıyla ilgili yargısal
denetim sürmektedir.'' -MEDYAYA GÖREV- Açıklamada, bu konuda medya
kuruluşlarına da sorumluluk düştüğü belirtilerek, ''Çünkü olaylar
yaşandıktan sonra ilgili yayın kuruluşuna uygulanacak
yaptırımların, tek tek kişilerde ve toplumda oluşan tahribatı
telafi etmesi söz konusu değildir'' denildi. Açıklamada, bu nedenle
sosyal sorumluluk ve medya etiği açısından, yayın kuruluşlarının,
program yapımcılarının ve bu süreçte rol alan herkesin duyarlı
olması, sorumlu ve özenli davranması; programlar hazırlanırken
mutlaka psikolojik, sosyolojik, eğitimsel, iletişim bilimsel
alanlarda uzmanlık desteği alınması gerektiği vurgulandı.