Önümüzdeki sezondan beklentilerimiz…

Yine yaz geldi. Yaz gelince futbol sezonu, dizi sezonu, birçok talk show ve yarışma sezonu da son buluyor...

Coşkun Karaca coskunk@internethaber.com

Yine yaz geldi. Yaz gelince futbol sezonu, dizi sezonu, birçok talk show ve yarışma sezonu da son buluyor. Bizleri saran tatil telaşesi, ünlüleri de sarıyor muhakkak. Tabi ki onlarında dinlenmeye ihtiyacı var. Bu güzel dinlenme periyodundan sonra bu seneye nazaran daha iyi bir sezon bekliyoruz onlardan. Daha doğrusu bu sezon olan bazı istenmedik olayların tekrarlanmasını istemiyoruz. Örnek mi?

*

Kendi adıma konuşmam gerekirse Beyaz Show benim için bir vazgeçilmez. Hayatımın her alanında Beyaz Show’dan alıntıladığım bir şeyler var desem abartı olmaz. Beyazıt Öztürk bizim kahramanımız yahu. Ancak gelin görün ki, bu sezondan hiçbir şey anlamadım desem yeridir. Her hafta cuma akşamı oturur izlerdik. Bu sene öyle mi oldu? Bazen her hafta, bazen iki haftada bir, bazen de daha uzun aralıklar… Sonra, canlı olan programların banttan yayınlanması falan… Pek tat vermedi. Beyazıt’ı sevmemize engel mi? Mümkün değil. Ben de bu yüzden diyorum ki: “Önümüzdeki sezon, eski Beyaz Show’u istiyoruz. Kalbimizdeki tahtın her daim hazır Beyazıt...”

*

Futbol bu ülkenin vazgeçilmezi... Bu sebeple takımlarımızdan özellikle Avrupa’da daha büyük başarılar bekliyoruz. Sadece bu değil. Avrupa’da önemli bir kulübe transfer olunca, orada da başarılı olması gerektiğini unutmayan ve gittiği takımda en azından ilk 18’e girmeyi başaran futbolcular istiyoruz!

“Ben büyük takım oyuncusuyum. İstediğim her türlü şımarıklığı yapma hakkına sahibim” diyen ukalaları bir tutam daha ahlaklı görmek istiyoruz. Küçüklerine gösterdiği sevgi kadar, büyüklerine saygı göstermeyi de borç bilmekten yüksünmeyen futbolcular! Kaba kuvvet ve hakaretle hak aranmayacağının farkında olan futbolcular.

*

Televizyon programlarının biraz daha seviyeli olmasını bekliyoruz. Bir söz vardır: “Boş bir beyin, şeytanın çalışma odasıdır.” İşte tam olarak beyinlerin boş kalması için özel çaba sarf eden saçma sapan programlardansa, izleyenlere hoş vakit geçirtmek amacının yanında bir şeyler öğretmek gayesini de bünyesinde bulunduran programlar mesela.

Tartışma programlarına konuk olanların, tartışırken sadece doğruyu savundukları ve seviyeyi belirli bir düzeyin altına çekmedikleri programlar. Bir takım konular üzerinde tartışıyormuş gibi yaparken, bu ülkenin mukaddesatına ve değer verdiği kişilere hakaret etmeyi meziyet saymayan insanların konuk olduğu programlar.

*

Bu arada unutmadan bir şey daha eklemek isterim. Atatürk’e ve annesine hakaret eden Hasan Akar, yaklaşık 40 gündür aranıyor! İçinde bulunduğumuz şu mübarek Ramazan ayının hürmetine herkes elini vicdanına koysun. İftira atmanın ve hakaret etmenin dinimizde yeri var mıdır?

Bakınız, Diyanet İşleri Başkanlığının hazırladığı dünkü Cuma hutbesinden bir alıntı… Aynen paylaşıyorum…

Peygamber Efendimiz (s.a.s), bir gün “Helâk edici yedi günahtan kaçınınız!” buyurdu. Sahâbîler, “Yâ Resûlallah! Bu yedi günah nedir?” diye sordular. Resûlallah şu cevabı verdi: “Helak edici bu yedi günah, Allah’a şirk koşmaktır. Büyü yapmaktır. Allah’ın zarar vermeyi yasakladığı bir cana kıymaktır. Faiz yemektir. Yetimin malına el uzatmaktır. Düşmanla karşılaşınca savaştan kaçmaktır. İffetli mümin kadınlara zina iftirasında bulunmaktır.”

Anlayan için yeterli olmuştur sanırım.

Ayrıca, bu konuyla ilgili büyük duyarlılık gösteren değerli köşe yazarı Ahmet Hakan’a da teşekkürü borç biliyorum.

Sağlıcakla kalın…