Onlar (Soma'daki İşçiler)

Adları yoktur onların sen, ben gibi de değiller işte sadece onlardır; onlar. Nasıl yaşar, nasıl güler, nasıl ağlar, ne yer, ne içerler bilinmez.

Mustafa Sadık İNCEDEMİR sadiki@internethaber.com

Adları yoktur onların sen, ben gibi de değiller işte sadece onlardır; onlar. Nasıl yaşar, nasıl güler, nasıl ağlar, ne yer, ne içerler bilinmez.

Onlardır çünkü…

Bize onlar…

Yüz yıl geçse hatırlanmazlar da… Ki hatırlanacak, bir yaşamları da yoktur.

Hele hayal edilecek bir yaşamları hiç yoktur.

Onlar karanlıktır çünkü…

Onlardır yani…

Evet, onlar da nefes alırlar, gerçi kirlidir nefesleri ama olsun alırlar. Yaradan sağ olsun yaratmış ama biz kirletmişiz nefeslerini.

El birliği ile…

Susarak, görmezden gelerek, en çok da fırsatı bulunca ahkâm keserek, sonra da unutarak kirletmişiz nefeslerini ve onları…

Biziz yani onları onlar yapan…

Sonra da yok sayan…

Ki zaten gerçekten de yoklardır.

Buradayım demezler ki…

Duymazsın seslerini yani…

Adsızlar çünkü…

Yoklar çünkü…

Ayrıca arasan bulamazsın, bulmak yürek ister çünkü.

Azıcık utan, azıcık vicdanın lekelensin yerin dibine girmek istersin; görünmemek için, kendini kendinden bile saklamak için.

Girmezsin ama…

Onlar girerler…

Mecburen girerler.

Mecburen onlar olmuşlardır çünkü…

Üstelik utandıkları için değil, vicdanları rahatlasın diye de değil; sadece üç kuruş için, sadece ekmek parası için. “Girmek zorundasın,” dedikleri için. Ajitasyon falan değil, bilenler bilir; çocukları sıcak bir tas çorba içebilsin diye girerler.

O kadar yani…

Boyun eğmişlerdir anlayacağın.

Onlar oldukları için.

Farklı oldukları için…

Oysa onlar da sever, onlar da ağlar, onlar da gülerler. Gülmeleri ne kadar kolaydır Allah bilir ama ağlamaları kolaydır be…

En çok da içlerine ağlamaları…

Ender de olsa görürsün kara yüzlerinde akan gözyaşlarının yolunu…

Gözyaşı bile utanır anlayacağın onlardan.

Onlar gibi temiz olamadım diye.

Yürekleri böyle temizdir işte.

Sonra isyan nedir bilmez onlar, bilmezlikleri; yürekleri yüreksiz olduğu için değil, yürekleri sessiz olduğu içindir.

Çünkü onlardır bizim için.

Sadece onlar…

Garibanlar…

Kırk yılın başında hatırlanırlar.

O da öldüklerinde…

Ama öyle yalnız öldüklerinde, falan değil. Soma’daki gibi öldüklerinde…

Karanlıkta…

Çok karanlıkta…

Diğer yazılarım için

İletişim için;

Facebook kişisel sayfam