Nobel, Nobel olalı böyle zulüm görmedi

Bazı kelimeler vardır, yan yana geldikleri zaman sakil ve iğreti durular. Okuyanda bir şaşkınlık oluştururlar. Adeta tabiat kanunlarına aykırıdır böyle kelimelerin yan yana gelmesi.

“PKK” ve “barış” kelimeleri böyledir mesela.

Hakeza PKK’nın siyasi uzantısı olan HDP’nin de barış kelimesi ile aynı cümle içinde zikredilmesi aynı meyandadır. Yaklaşık 40 bin kişinin katili olan bir terör örgütü ve onun siyasi uzantısının barış kelimesi ile anılması adeta barışın köküne kibrit suyu dökmektir.

İşte bu kibrit suyu geçtiğimiz günlerde İsveçli bir parlamenterden geldi. İsveç Sosyal Demokratlar Partisi Milletvekili Thomas Hammarberg, HDP eski eşbaşkanlarından Selahattin Demirtaş’ı Nobel Barış Ödülü’ne aday olarak önerdi.

Hammarberg, Demirtaş’ı aday olarak önerdiği mektubunda şu ifadeleri kullandı:

“Geçtiğimiz son 12 yıl boyunca, Demirtaş Türkiye’deki Kürtler ve Türkler arasındaki barışı, azınlık haklarını, kadın haklarını, LGBTİ haklarını ve demokrasiyi destekleme konusunda yapılan hemen hemen her girişimde hayati bir rol üstlendi. Önde gelen bir Kürt politikacı olarak hayatını bu amaçlar uğrunda mücadeleye adadı.

Otoriterizmin, mezhep çatışmalarının, kusurlu adalet sisteminin olduğu, ifade özgürlüğünün ve temel insan haklarının olmadığı bir ülkede, Türkiye halklarının barış içinde yaşayabileceği iç içe geçmiş kültürel ve politik tarihlerinin bilgisiyle bir toplumun inşası için her zaman kararlı biri olmuştur.

Kürt sorununun barışçıl bir çözümü için çalışmalarında yılmaz ve cesurdu. Türkiye ve Suriye’deki Kürtlere karşı savaşın sona ermesi için çalıştı. Parmaklıklar ardında olsa bile, barış mücadelesinin şimdiki zor zamanlardan çok daha fazla önemli olduğunu bize hatırlatıyor.  Bütün bu nedenlerden dolayı, 2019 Nobel Barış Ödülü için Selahattin Demirtaş’ı saygıyla aday olarak gösteriyorum.” 

Bu haberi okuduğumda adeta dondum kaldım. Bebek katili bir terör örgütünün siyasi uzantısı bir partinin eşbaşkanının barış ödülüne önerilmesi vicdanımı sızlattı.

“Davulun sesi uzaktan hoş gelirmiş” derler ya... İsveç Sosyal Demokratlar Partisi Milletvekili Thomas Hammarberg’de davulun sesini uzaktan dinleyenlerden. Türkiye’de yaşanan acılardan bihaber, anaların döktüğü gözyaşlarını görmemiş, dul kalan kadınların, yetim kalan çocukların gözyaşlarına şahit olmamış. Ya da zaten olmak istememiş.

İnsani melekelerden uzak vicdandan yoksun olduğu aşikâr. Ve dahi bu önerme bir proje çalışması öncesinin ayak sesleri. Yoksa Demirtaş’ı barış ödülüne aday olarak gösterme cüretinde bulunamazdı. İnsan olan, vicdanı olan birisi utanırdı böyle bir öneride bulunmaktan.

Nobel ödülleri arasında katılmadığım, absürt bulduğum, “yok daha neler” dediğim ödüller oldu daha önce. Buram buram siyaset kokan ödüller midemi bulandırdı. Ama hiçbiri Demirtaş’ın barış ödülüne önerilmesi kadar rahatsız etmedi beni.

Nobel, Nobel olalı ödülü böyle bir zulüm görmedi.

Nobel ödüllerini insanlığın geleceğinin daha iyi olabilmesi için ihdas eden ve insanlığa hizmet edenleri ödüllendirmek amacını taşıyan ve bu uğurda servetini feda eden Alfred Nobel’in eminim ki kemikleri sızlamıştır bu öneri karşısında.

Bu cani örgütün elin kanlı üyelerine zaten ülkemizde gereğinden fazlasıyla ödül verildi-veriliyor!

Siyasi iktidara ders vermek bahanesi ile HDPKK örgütüne oy verecek kadar zayıf karakterli FETÖ örgütü üyeleri oy vererek ödüllendirdi! Aynı sebepten ötürü CHP bebek katili olan eli kanlı bu vahşi örgüt ile kol kola çalışmalar yaparak ödüllendiriyor!

Cumhurbaşkanı Erdoğan gitsin de gerisi ne olursa olsun zihniyeti ile mankurtlar utanmadan bir ellerinde Apo bir ellerinde kurucu önderimiz Atatürk bayrakları ile bu canilere cesaret vererek ödüllendirdiler!

Umarım ki Nobel Ödülü Komitesi aynı gafleti gösterip Demirtaş gibi barışla uzaktan yakından alakası olmayan, barış kelimesi ile aynı cümlede zikredilemeyecek terör örgütünün siyasi uzantısının eşbaşkanını barış ödülüne aday gösterme gafletinde bulunmaz.

twitter.com/msbeser