Herkes bir yarış içinde, anayasanın 14 maddesi ve doğal sonucu
cumhurbaşkanlığı halk dilinde başkanlık sistemine dair.
Kimi maddelerin sonuçlarını kavrarken bazılarımız maddeleri
ismen bilmekle beraber, bizleri neyin beklediğinin bu söz konusu
yönetim şeklinin, değişikliklerinin hayatımıza neleri katacağını ya
da ne tür sorunlarla yüzleşeceğimizin farkında bile değiliz.
Ortada ciddi bir holigan izim almış başını gidiyor, millet
kendini afişe etmekten çekinmiyor, birlik beraberlik nutukları
atılırken ayrışmanın dik alasını yaşıyoruz.
Hayatımızla ilgili, yönetim ve yönetilme biçimimizle ilgili uzun
zamandır sorunlar yaşıyoruz, ancak günlük yaşayan günlük düşünen
bizler her ne yaşarsak yaşayalım unutma, üstünü örtme ya da öteleme
konusunda hayli başarılıyız.
Adalet, demokrasi, güvenlik, adil gelir paylaşımı ve geleceğe
güven sorununu her sabah panik atakla karşılayıp gece olunca uykuya
yatırmakta hayli başarılıyız.
Sorun sadece kişilere bağlı hane halklarında değil, sağcısı,
solcusu hangi görüşten hangi mezhepten ya da etnik guruptan olursa
olsun aynı yaşama dair insani değerlerin uğradığı erozyonun
etkisinde savrulup gitmekteyiz.
Problem kuşkusuz sadece Türkiye’de değil aslında tüm dünya
halklarının sorunu, yüz yıldır dayatılan sistemin artık insanların
can damarına dayanıp, nefes alamaması sorunudur
7 milyarlık dünya nüfusunun yüzde 90 nı nın sefalet içinde
yaşayıp yüzde birinin refah içinde harcaması sorunudur.
Ayrıcalıklı bir neslin elinde tuttuğu serveti koruma amaçlı
dünya üzerinde sahneledikleri kurgusu senaryosu vahşet olan ve her
ülkede figüranların at koşturması sorunudur.
Türkiye’nin değişime ihtiyacı var, aynen dünyanın değişim
gereksinmesi kadar, artık mevcut sistem göze batıyor, tüm dünya
halkları daha eğitimli ve olan bitenin son derece farkındalar,
Aynen bu ülkede bir zamanlar köylerde unutulan, yok sayılan,
kendi gibi düşünmeyenleri çoban sanıp demokrasi derken kendi
dünyasını tarif eden cumhuriyetin tek sahibi olduklarını sananların
farkında olduğumuz kadar.
İki arada bir derede varmış gibi davrandığımız demokrasi nin
ülke insanını nasıl adı konmamış kast sistemine sıkıştırıldığını da
yaşadık, ve yaşıyoruz.
Türk tipi kast anlayışı
Dünün çocuklarını Cemaatlere, cemiyetlere emanet etmişiz, bu gün
yetişkin halleriyle ülkenin kaderini ellerine almışlar, onlarla
yolumuzu bulmaya çalışıyoruz.
Kimse kusura bakmasın ister evet de ister hayır. Çıkacak sonuç
senin görüşün olmayacak. Hangi görüşü ne şekilde temsil ediyorsan
et, evet de çıksa, hayırda çıksa, sonucu ve hayatına yansımasını
sistem kararlaştıracak.
Değişim tepeden olmadığı sürece tırnağınla uğraşman beyhude,
değişimi ne sen nede kimse fark edemeyecek.
Evet diyenler Tayip Erdoğan için diyecek
Hayır diyenlerde Tayip Erdoğan için diyecek
Aslında evet diyenlerinde, hayır diyenler le ortak paydaları
sayın cumhur bakanı Tayip Erdoğan’dır.
Oysaki ortak paydamız vatan olmalıydı, gelecek olmalı, tarihten
ders alınmalıydı
Bana göre iki tarafta bilerek isteyerek kayık yüzdürmüyorlar,
sadece esen, estirilen rüzgârın etkisinde sistemin limanına
gidiyorlar.
Ne başkanlık bizi ABD gibi bir ülke yapacak,nede mevcut düzen
iki yakamızı bir araya getirecek.
Dünya çıkmazda, bizde sadece onun çıkmaz sokağındayız, dünya
rahata kavuşmadıkça hiç bir ülkede huzur yok artık,
İnsanlık bir gün haksız düzene, bozuk sisteme karşı savaşını
kazandığında, bizde doğal sonuçlarıyla kaderimizi
taçlandıracağız
Sen kendinin farkında değilken evet ya da hayır demen kimin
umurunda
Nasıl yaşamayı hayal ediyorsan sadece öyle davran.