Necaset kokan zihniyetler bunlar…

Eğitimine Robert Koleji’nde başlayıp Albany’den bitiren ''Gezdim Şam ile Halep eyledim ilmi talep. İnsanda yok ise haya ile edep ona neylesin mektep okusada merkep okumasada merkep!'' dedirten profesörümüzün acıklı yok yok dışkı kokulu hikayesidir bu…

Kübra TOPSAKAL kubrats@internethaber.com

Eğitimine Robert Koleji’nde başlayıp State University of New York at Albany’den bitiren lakin ''Gezdim Şam ile Halep eyledim ilmi talep. İnsanda yok ise haya ile edep ona neylesin mektep okusada merkep okumasada merkep! '' dedirten bir profesörümüzün acıklı yok yok dışkı kokulu hikayesidir bu…

Gezdim şam ile halep eyledim ilmi talep. İnsanda yok ise haya ile edep ona neylesin mektep okusada merkep okumasada merkep!

 Sadece onlar zeki, sadece onlar kullanınca demokrasi gerçek demokrasi olabilir, sadece onlar düşünür, onlar toplum üzerinde yön verebilir bu çok bilmiş yarım akıllılarımıza göre…

Ne mi yaptı bu amcamız? Şöyle özetle yer vereyim o dışkı kokan röportajına…

Şengör’e göre; güya bizim cahil kalmamızın nedeni “Gücün tek elde toplanması ve bu tek elden devleti yöneten insanların cahil olmaları.” imiş. Bunla da sınırlı kalsa iyi tabi…

“Vallahi, cehaletten kurtulmak için önce bizi yönetenlerin cehaletinden kurtulmamız lazım. Demokrasiyle bu mümkün değil. Çünkü halk, kendi gibi cahili seçmeyi seviyor.”

Onlar seçince aydın, biz seçince cahil oluyoruz. Ah şu tahammülsüzlüğün gözü çıksın kardeşim! Demiyorsun yıllardır ezdiğimiz hor gördüğümüz halk artık söz sahibi olmuş, oda ortaya iradesini koymaya başlamış bundan ala demokrasi mi olur da hazımsızlığın nirvana yaptığı bu bey amcamız 7’den 70’e hepimizi cahil olarak nitelendirir olmuş.

Aysun Kayacı vardı bir aralar kendini Kaf Dağı’nda zanneden bu ablamız da “Dağdaki çobanın oyuyla benim oyum bir mi?” diyordu ki tam bu tarz geri kalmış basık düşüncelerden arındık diyorduk ama olmadı.

Çıktı bir ihtiyar Kayacı’da solladı. “Cahillerin demokrasisine karşıyım” mı demedi “Okuma yazma bilmiyorsan oy kullanmayacaksın” mı demedi ama ne demedi…

Keşke biraz toplum içine çıksaymışsınız da Kenan Evren'in bu ülkeyi ne hale getirdiğine şahit olsaymışsınız.

 Freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı uçan bu profesörümüz hızını alamadı en sonunda lağım kuyularına öyle bir bodoslama daldı ki; 12 Eylül dönemini savunayım derken dışkı yedirmenin işkence olmadığını bile dile getirdi! Keşke biraz toplum içine çıksaymışsınız da Kenan Evren'in bu ülkeyi ne hale getirdiğine şahit olsaymışsınız.

“Bal gibi de yerim” diyor kendileri… Iyy iğrençlikte son nokta. Valla ne dilim ne elim varmıyor yazmaya bir insan ancak bu kadar baştan aşağı necaset kokabilir. Makarna edebiyatı yapan bu monsieur gibi sözde aydınlarımızın düştüğü duruma bakın hele: Necaset! E bize de "Afiyet olsun hocam!" demek düşer.

İnsanlar bilgisiz doğar, aptal değil; sadece eğitilerek aptal olurlar.

 Atalarımız Kılavuzu karga olanın burnu boktan çıkmaz dediler ama bu aydın amcamız olayı yanlış anlamış olsa gerek ağzıda çıkmıyor…

 Bertrand Rusell’in şu güzel cümlesi konuyu kapatayım bende İnsanlar bilgisiz doğar, aptal değil; sadece eğitilerek aptal olurlar."