Daha önceki yazılarımda bahsetmiştim. Yıllar önce NBA ile ilgili
yazılar yazardım ve o zamandan beni takip eden bazı arkadaşlarım ve
okuyucularım ara ara NBA ile ilgili yazmamı istediler. Gelen
e-postaları geri çevirmiş olmamak için hafta sonu yazıları şeklinde
NBA’e dair bir şeyler yazmaya gayret edeceğim.
4 sayı çizgisi…
İlk olarak dört sayı çizgisiyle başlamak isterim. Bir ara
gündeme gelmiş olmasına karşın şu anda çok konuşulmuyor. Ben
geleceğe yatırım olsun diye şimdiden yazmak istedim.
Basketbolda dört sayı çizgisi olsun mu olmasın mı? Soru bu.
Benim cevabım çok net: Olsun.
Şimdi nedenlerimi sıralıyorum. Öncelikle NBA’deki değişime göz
atarsanız şunu görebilirsiniz:
Artık neredeyse herkes üçlük atabiliyor. Herkes derken tabi ki
mübalağa ediyorum. Ancak şu bir gerçek ki, eskisi gibi değil. Artık
üçlük atmak, daha çok kısa oyuncuların işi falan değil.
Demarcus Cousins (2.11 m), Kristaps Porzingis (2.21 m), Anthony
Davis (2.11 m), Karl Anthony Towns (2.13 m) vesaire…
Örnekler artırılabilir. Yukarıda da belirttiğim gibi bu boylarda
olup, üçlük atabilen oyuncular eskiden de vardı. Lakin şimdi
sayıları çok daha fazla... Efsane koç Jerry Sloan, üçlük deneyen
pivotunu cezalandırmak için hemen kenara alırdı mesela. Bu uç bir
örnek belki ama basketbol oralardan buralara geldi. Belki de 10
sene sonra, koçlar üçlük atamayan pivotları takımlarında görmek
istemeyecekler.
Dört sayı çizgisinin gerekliliğiyle ilgili bir nedenim daha var.
Uzunlardaki değişimden bahsetmişken, kısalardaki değişime de
değinmek lazım.
Artık birçok oyuncu üçlük atmak için üç sayı çizgisinin dibine
kadar gelme ihtiyacı duymuyor. Çizginin 1 metre hatta bazı
oyuncular 1.5 metre gerisinden rahatlıkla üçlük kullanabiliyor.
Mesela Stephen Curry denen olağanüstü şutöre değinelim. Curry,
yarı sahayı geçer geçmez, rakip, baskı yapmaya başlıyor. Çünkü
neredeyse Curry rakip yarı sahaya girdiği anda üçlük tehdidi
başlıyor.
Dolayısıyla oyunculardaki yani oyundaki bu değişime basketbol
kuralları da ayak uydurmalı diye düşünüyorum.
LeBron James’in takım seçimi…
Biliyorsunuz ki LeBron James’in önümüzdeki sene Cleveland’da
kalmama durumu var. Bu durum söz konusu olduğu için hangi takıma
gideceği konusunda dedikodular hiç bitmiyor.
Ben dedikodular üzerine konuşmayı sevmem ama çok kısa olarak
bazı noktalara değinmem lazım.
Şayet söylentiler doğru çıkar da Houston Rockets’a giderse,
(Bence bu olasılık çok zayıf ama her ihtimale karşın değinmek
istedim) James birçok kişinin gözünden düşecektir. En azından benim
için öyle olacak.
“LeBron James bir efsane ama bu kadar korkak olunmaz ki!” derim
sanırım.
Miami’ye giderken yanında Chris Bosh’ı da yanında götürmüştü.
Zaten Dwyane Wade’de Miami’deydi. Yıldızlarla birlikte
şampiyonluklar yaşadı ve geri geldi.
Şimdi de James Harden’ın yanına gidecekse hakikaten yazık
olacak. Ama ben böyle olacağını düşünmüyorum. Her ihtimale karşın
yazdım.
MVP meselesi…
Son üç senedir MVP olacak oyuncuyu tahmin etmeyi başardım. Geçen
sene Russell Westbrook’un olacağından kendi adıma %100 emindim. Bu
sene de James Harden’ın haricinde kimsenin kazanma ihtimalinin dahi
olduğunu düşünmüyorum. Diyor ve kapatıyorum.
Sağlıcakla kalın…