Mumcu'dan gezi eleştirisi
Abone olAnavatan Partisi lideri Erkan Mumcu, Başbakan Erdoğan'ın uzun süren yurt gezilerine çattı. Mumcu, hükümetin kalan az zamanını gezme ve tozmayla geçirdiğini savundu.
Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, ''Hükümete, kalan az
zamanlarını gezme ve tozmayla değil, vatandaşın gerçek
meseleleriyle ilgilenmek üzere eğerlendirmelerini tavsiye
ediyoruz'' dedi. Mumcu, partisinin Başkanlık Divanı toplantısının
ardından basın toplantısı düzenledi. Kadınlara seçme ve seçilme
hakkı verilmesinin yıldönümü olduğunu anımsatan Mumcu, bu hakkı
kazandıran Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmet ve minnetle andıklarını
kaydetti. Siyasi partilerin tüzüklerinde pozitif ayrımcılığı
emredecek değişikliklerin yapılmasını sağlayan ''siyasi partiler
kanununda değişiklik'' teklifini verdiklerini, ancak bu teklifin
diğer partilerden destek görmediğini belirten Mumcu, kendi
tüzüklerinde yaptıkları değişiklikle bütün yönetim kademelerinde ve
aday listelerinde 3'te 1'lik bir kotanın gençlere ve kadınlara
ayrılmasını zorunluluk haline getirdiklerini söyledi. Mumcu bu
değişikliklerin başka siyasi partilere de örnek olmasını istedi.
-SUÇ ORANLARI- Özellikle büyük şehirlerdeki suç olaylarındaki
artışların kaygı verici olduğunu belirten Mumcu, suçla mücadele
konusunda yeni Ceza Kanunu ve CMK'nın getirdiği hükümleri bir
dezavantaj gibi görmek ve göstermek eğiliminde olan çevrelerin,
hukuk devleti olmanın gereklerine uyum sağlayamamanın şikayeti
içerisinde olduklarını savundu. Bu hükümlerin çağdaş hükümler
olduğunu ifade eden Mumcu, başta İçişleri Bakanlığı olmak üzere
suçla mücadeleyi hukuk çerçevesinde yürütmekle sorumlu olan
kurumların, yasadan ve hukuktan şikayet etmek yerine daha etkili,
verimli çalışmalarının gerektiğini söyledi. Mumcu ''kendi
verimsizliklerini, etkisizliklerini hukuka ve yasaya kusur
atfederek örtmeyle çalışmamalıdırlar'' dedi. Diğer yandan emniyet
teşkilatının içinde bulunduğu koşulların da zor ve acıklı olduğunu
belirten Mumcu, polislerin çalışma koşullarının zor ve kötü
olduğunu, ekonomik imkanlarının üzüntü verici durumda olduğunu
savundu. Mumcu bu durumun düzeltilmesini isteyerek, polis açığının
da giderilmesi gerektiğini kaydetti. Büyüyen suç olgusunun
arkasında fakirleşme, göç ve afların olduğunu ifade eden Mumcu,
''Türkiye, son 5 yıl içerisinde uyguladığı fakirleştirici büyüme
programından vazgeçmelidir'' diye konuştu. Mumcu, Türkiye'nin
herhangi bir ekonomik kriz ihtimali karşısında bu krizi sadece
ekonomik ölçekte değil, kapsamlı sosyal olaylarla karşılamak
zorunda olacağını savundu. Türkiye'yi fakirleştiren ekonomik
politikaların suçu ve suçluyu da azdırdığını savunan Mumcu,
''hükümete kalan az zamanlarını gezme ve tozmayla değil, vatandaşın
gerçek meselelerle ilgilenmek üzere değerlendirmelerini tavsiye
ediyoruz'' diye konuştu. Mumcu, Başbakanın yurt dışı gezileri ile
ilgili bir soru üzerine, ''Eğer görev sürenizin yarıya yakın bir
kısmını yurt dışında geçirmişseniz, bu temaslarınızdan elde
ettiğiniz verimliliğin ne olduğuna dair topluma hesap vermeniz
gerekir'' dedi. Mumcu, işadamlarının bu gezileri, hükümetle
çözülecek işlerini konuşmak üzere Başbakan ile buluşma fırsatı
olarak değerlendirdiğini, resmi programlara bakıldığında da ikili
görüşmeler dışında ciddiye alınabilir bir durumun olmadığının
görüldüğünü savundu. -GAZETECİLERE DAVA- Erkan Mumcu, İstanbul'daki
Ermeni Konferansı'nı iptal eden mahkeme ve hakime hakaret ettikleri
gerekçesiyle köşe yazarlarına açılan davayla ilgili soru üzerine de
şunları kaydetti: ''Bu konferansın gerçekleşmesi bu kadar
sansasyona yol açmadan mümkündü. Nasıl? Adalet Bakanının bu
konudaki kışkırtıcı beyanları olmasaydı... Bu konferansın
düzenlenmesi ihtimalini, kışkırtıcı bir tutumla vatana ihanetmiş
gibi sunan Adalet Bakanı, daha sonra bu konuda verilen bir yargı
kararını etkisizleştirecek yöntemi de önermek gibi bir talihsizliği
yaşamıştır. Hatırlarsanız soykırımı savunan bir filmin gösterilmesi
için Kültür Bakanı olarak izin verdim ve film gösterime girdiği gün
gösterimden kaldırıldı ve sadece 7 kişi izledi. İzin vermemiş
olsaydım, bu konu üzerinden günler süren tartışmalar çıkacaktı.
Siyaset yapanların görevi Türkiye'yi kazadan, beladan korumaktır.
Kimsenin hak etmediği bir kahramanlığı, olmayan bir kahramanlığı
varmış gibi göstermeye ve bu konuları sansasyonelleştirerek
Türkiye'ye zarar verici boyutlara taşımaya hakkı yok. Yazarların
yargıya sevk edilmiş olmaları hiç de memnuniyet verici değil,
üzücüdür. İnsanlarımızı düşüncelerini ifade etmek istediklerinde
mahkeme ile korkutmaktan vazgeçelim. Yasalar özgürlükleri
genişleten bir yorumla ele alınmalıdır. Ermeni konferansının iptali
ile ilgili yazarlara açılan davanın kendisi dahi, bu konferansın
yaratacağı iddia edilen zarardan daha büyük bir zarar meydana
getirebilir.''