Mehmet Ali Birand bu işe şaştı kaldı
Abone olİngiliz Parish ailesi, emekli olunca 1997'de İngiltere'deki herşeylerini satıp Milas'a yerleşmiş. Ne olduysa 5 yıl sonra olmuş. Gerisini Mehmet Ali Birand'dan dinleyin
Yabancıların toprak ve mülk satın alması kamuoyunun gündeminde.
Kimileri karşyı çıkarken kimileri de savunuyor. Mehmet Alie Birand
da Geldiğine geleceğine pişman olan bir İngilizin
öyküsünü köşesine taşımış.
Parish ailesi, emekli olunca 1997’de İngiltere’deki herşeylerini
satıp Milas’a yerleşmiş, 3 parselden oluşan 800metrekarelik bir
toprak alıp, kendilerine küçük bir ev yapmışlar. 5 yıl sonra birgün
kapıları T.C. Devleti tarafından çalınmış. Ogün bugün hayatları
zehir olmuş.
Türk toplumunun bir bölümünde garip bir korku vardır.
Yabancıların ülkemizde gayrimenkul almaları, “vatan topraklarının
talan edilmesi” veya “cennet vatanımızın satılmas” anlayışı ile
eşit görülür. Kimileri daha da ileri gider ve Güneydoğu’da
Arapların büyük topraklar kapattıklarını, Hatay’da yer aldıklarını,
Rum’ların Pontüs imparatorluğunu yeniden kurmak için Karadeniz’de,
Ermenilerin’de Kars-Ardahan’da ev satın alıp “Büyük Ermenistan”
rüyasını gerçekleştirmeye çalıştıklarını iddia ederler. İşin garip
yanı, bu söylentileri resmi yetkililer de ciddiye alırlar. Birkaç
kafadan çıkan ses, herkesi etkiler.
O kadar ki, kısa bir süre öncesine kadar, Türkiye’nin neresinde
olursa olsun yabancıya gayrimenkul satılmazdı. Hala bazı bölgelerde
yasak sürüyor. Hala askerden izin alınması gerekiyor.
Dünya mümkün olduğunca yabancıları yatırım yapmaya, gayrimenkul
almaya cesaretlendirir, biz ise kornkutup kaçırmak için elimizden
geleni yaparız.
Ancak bu kadar önlem almamıza hiç gerek yok.
Ne Genelkurmaşy izni ne birşey... Bırakın, bizim bürokrasimiz ve
çarpık düzenimiz vatanı koruma görevini (!) her kurumdan daha
etkili şekilde gerçekleştiriyor.
İşte basit bir örneği...
PARISH AİLESİNİ PERİŞAN ETTİK...
Nigel Parish ve eşi Milas’ta oturan altmışlarında bir İngiliz çift.
İngiltere’nin bir bankasının üst düzel yöneticiliğinden emekli
olduktan sonra , hayran kaldıkları Türkiye7ye yerleşmeye karar
verirler. Herşeylerini batıp, 1997 yılında Ören kasabası Yalı
mahallesinde 3 ayrı parseli sahibinden alıp ev yapma planlarını
uygulamaya koyarlar.
İlk şoklarını “burada yabancıya mal satılmaz. Asker yasağı var” ile
yaşarlar. Türkler canım koyları mahvedip, birbirinden çirkin
gecekondular ve yasak inşaatlar yaparken kimse sesini çıkartmaz,
ancak bayancı gelince hemen kaşları çatılır.
Parish ailesi “boşver canım, arsayı en iyi tanıdığın bir Türk
üzerine yaparsın, olur biter” diye yol gösterenlerin mantığını,
bizlerin kendi kendimizi aldatma alışkanlığımızı, anlayamazlar,
ancak artık yola çıkmışlardır.
Tapudan, arsaların temiz olduğu, özel sahibi bulunduğu ve inşaat
yapılmasında hiçbir sakınca olmadığına dair belge alırlar. Ardından
3 parseli birleştirip 1998’de de evlerini inşa ederler.
Artık çok mutludurlar. O kad rki, genç bir İngilizce öğretmeninin
ricasıyla yerel okula yardım ederler. Bizzat İngilizce sınıfını
boyar, ruhsuz ve renksiz sınıfları renklendirirler. Okulun müdürü
aydın bir kişi olduğu için, aralarında güzel bir ilişki
kurulur.
Ancak, herşey 5 yıl sonra (2002’de) değişir.
Maliye Bakanlığı, aldıkları üç parselden birinin kendine ait
olduğunu, ertesi yıl (2003’te) da Orman İdaresi diğerinin Orman
malı olduğunu belirtip, arsaları boşaltma istemiyle hamkeme
açarlar.
Parish ailesi ne olduğunu şaşırır. Ellerindeki tapuları
gösterirler, tanıklara koyarlar, mahkeme koridorlarında sürünürler,
bilirkişiler, yerinde incelemeler, hiçbir işe yaramayan avukatlar
ve dünya kadar da masraf.
Sonuçta mahkeme Tapu’ya değil, DEVLETE hak verir. Üstelik 675
milyar TL ceza da keser.
Parish ailesinin şaşkınlığını herhalde tahmin edersiniz. Nereden
baksanız, akıl ve mantığa sığmayan bir durum. Bizlerin dahi
kaldıramayacağımız bir karmaşa.
Parish’ler çaresiz ve üzgün. Herhalde herşeylerini satıp,
Türkiye’yi ikinci vatan görüp yerleşmiş olmaktan pişmanlar.
Ziyaretlerine gelen İngiliz dostlarına başlarından geçenleri
anlatınca, herhalde düşünenler dahi Türkiye’de mal almaktan
vazgeçerler.
Dedim ya, Cennem Vatanı korumak için Askerden izin almaya veya
kısıtlayıcı yasalar çıkartmaya hiç gerek yok. baksanıza satış
yöntemimiz, kayıtların kötülüğü ve adalet mekanizmamız yeterince
caydırıcı oluyor.
Parish ailesi şunu bilmeli... Bu durum sadece onlara özgü değil.
Yabancı olduklarından dolayı böyle bir muameleyle karşılaşmış
değiller. Aynı durumda canı yanan Türk vatandaşlarını bir görseler,
kendi sorunlarını unutur, bizi teselli ederlerdi...
Yazı: Mehmet Ali Birand
Kaynak: hurriyetim.com.tr