Maymunlar Altemur Kılıç'ı işinden etti
Abone olYazar Altemur Kılıç'ın Yeniçağ'daki yazılarına son verilme gerekçesi ortaya çıktı. Milliyet yazarı Can Dündar, bugünkü köşesinde olayın perde arkasını yazdı.
Altemur Kılıç'ın Cumhuriyet'te yazı yazdığı gerekçesiyle
Yeniçağ'daki yazılarına son verilmişti. Ancak son verilme gerekçesi
Cumhuriyet'te yazması değil bu gazetede yazdığı bir yazının
içeriğiydi. İnsanların maymundan geldiğini savunanları desteklemesi
Yeniçağ okurlarında büyük tepki yaratınca yazılarına son
verilmişti. İşte bu gerçeği Milliyet yazarı Can Dündar yazdı.
'İnsan maymundan mı geliyor?" Bu çocuksu sorunun 150 yıldır dünyayı
altüst ettiğine inanmak kolay mı? Ankara Mamak'taki sınıf öğretmeni
Zeliha Avcı hakkında, Hayat Bilgisi dersinde Darwin'i anlattı diye
soruşturma açılınca evrim tartışması da yeniden başladı. Zeliha
öğretmen, "8 yaşındaki çocukların beyinlerinde tahribata yol
açmak"la suçlanıyordu. Yeniçağ gazetesi yazarı Altemur Kılıç, bu
haber üzerine Cumhuriyet'te "Maymun Davası" başlıklı bir yazı yazdı
ve Mamak'taki "Darwin soruşturması"nın, 80 yıl önce Amerika'daki
"Maymun Davası"yla tıpatıp benzeştiğini anlattı. Derste "evrim
teorisi"ni anlatan bir öğretmen aleyhine açılan o dava, bir anda
bütün Amerika'yı etkisine almış ve "yaradılış inancı" ile İncil'in
sorgulandığı bir mecraya dönüşmüştü. Kılıç'a göre "Maymun Davası",
"aydınlığın taassuba karşı bir zaferi"ydi. * * * Lakin "dokunanı
yakan" "Maymun Davası", 80 yıl sonra Altemur Kılıç'ı da işinden
etti. Yazı Cumhuriyet'te çıkmıştı gerçi, ama Kılıç, Yeniçağ'da
yazıyordu. Gazete yönetimi "Çok tepki aldık, bir süre yazmayın"
diye haber gönderince Kılıç da "Bağrıma taş basarak veda ediyorum"
diye bir yazı yazdı ve ayrıldı. Yeniçağ'ın "eski çağa özgü"
tahammülsüzlüğünü kınarken, sağ cenahta radikal fikirleriyle
tanıdığımız Altemur Kılıç'a da "düşünce suçluları alemine hoş
geldiniz" diyoruz. * * * Söz "Maymun Davası"ndan açılmışken,
meseleyi çok yakından izleyen bir akademisyenin kitabından söz
etmek istiyorum. Tayfun Atay, geçen hafta İletişim'den çıkan "Din
Hayattan Çıkar" başlıklı "antropolojik denemeler"inde, Türkiye'de
ve dünyada evrim tartışmalarını özetlerken çok önemli bir noktaya
dikkat çekiyor. İnsanın "eşref - i mahlukat" ("yaratılmışların en
şereflisi") olduğuna inananlarla "maymundan gelme" olduğuna
inananlar arasındaki tartışmanın iki cenahta da Batı'ya endeksli
olarak sürdürüldüğünü belirten Atay, "Oysa İslam düşünce tarihinde
Abbasilere kadar giden bir evrimci yaratılış kavrayışı mevcuttur.
Batılı kuramcılardan çok önce, hayli sistematik biçimde gündeme
getirilmiş, son derece çarpıcı ve şaşırtıcı görüşlerle tartışmaya
açılmıştır" diyor. Örnek mi? İşte 18. yüzyıl Osmanlı alimi
Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın "Marifetname"sinden satırlar: "Bu
şerefli vücudun yükseliş başlangıcı madenler olmuştur ki, onların
başlangıcı kaygan çamurdur. Sonra ondan taşlar mertebesine
yükselmiştir. Ta iş ve surette insana benzeyen nesnas ve maymun
mertebesini bulmuştur. O mertebeden dahi yükselip insan suretine
gelmiştir". (Cilt I, s.71) 12. yüzyılda, hayatın başlangıcını
doğada bulunan bazı madde ve gazların kimyasal bileşiminin
evrimleşmesiyle açıklayan İbn Tufeyl'e de atıf yapan Atay,
Darwin'den asırlar önce ortaya çıkan bu "İslami evrimcilik"i "Bir
erken doğum" olarak niteliyor ve bu tartışmanın, "dinsizlik"
suçlamaları yüzünden gelişemediğini belirtiyor. * * * Bırakalım
tartışmaya son noktayı Mevlana koysun: "Mineral öldüm ve bir bitki
oldum, Bitki öldüm ve hayvan doğdum, Hayvan öldüm ve insan oldum.
Korku niye? Ne zaman daha az ölümsüzüm?"