Devletin Bekası, Liderin Kararlılığıyla Anlam Bulur.
Zaman Yorulmak Zamanı Değil, Koşmak Zamanıdır.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın ifade ettiği “Benim
tekrar seçilme veya tekrar aday olma gibi bir derdim yok”
sözü, Türk siyasetinin sularını aniden dalgalandırdı. Bu sözler,
siyasetin üst düzey aktörleri tarafından farklı şekillerde
yorumlandı. Bu açıklamaya en net, en tutarlı ve en yerli-milli
cevap Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet
Bahçeli’den geldi.
Sayın Bahçeli, yayımladığı yazılı açıklamayla, Cumhurbaşkanı
Erdoğan’a bir destek mesajı verdi.
“Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk milletinin, yeni yüzyılın
yol haritasını çizen Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a çok ihtiyacı
olduğu tartışmasız bir tarih ve hayat gerçeğidir.”
Erdoğan’sız Bir Yüzyıl mı?
Bahçeli’nin bu çıkışı, salt bir siyasi ittifak dayanışmasının
ötesinde bir anlam taşıyor. Mesele, yalnızca bir “adaylık” değil;
milletin mukadderatını taşıyacak iradenin sürekliliğidir. Bugün
Türkiye, içerde ve dışarda kıskaca alınmak istenen bir milletin
adıysa, onun yürüyüşünü yönetecek liderlik de sıradan biriyle
mümkün olamaz.
Sayın Erdoğan'ın 20 yıllık siyasi cesareti ve liderliği bir
tercihten öte, bir tarihî zarurettir.
Erdoğan’ın liderliği, milletin istikametidir; bu istikamet
kaybolursa yönsüzlük başlar, kaos başlar. O nedenle Erdoğan’ın
liderliği tarihsel mecburiyettir. Fedakarlıktır…
Devletin sürekliliği, milletin birliği ve bayrağın ebedî
dalgalanışı için istikrarlı, kararlı ve karizmatik bir liderliğe
ihtiyaç vardır.
Devlet Bahçeli Ne Diyor?
Sayın Bahçeli’nin şu cümlesi, meseleyi tüm çıplaklığıyla ortaya
koyuyor:
“Derdi vatan ve millet olan bir Cumhurbaşkanının yolundan
caymaya hakkı yoktur.”
Bu sadece Sayın Erdoğan’a değil, aslında Türkiye’nin geleceğini
şekillendirecek tüm iradelere yöneltilmiş bir çağrıdır.
Liderlerin inanç dünyasında, liderlik bir hırs değil, bir
fedakârlık makamıdır. Görev, emaneti yere düşürmemek; milletin
duasını boşa çıkarmamaktır.
Türk toplumu, özellikle kriz dönemlerinde lider arayışına girer.
Bu tarih boyunca böyle olmuştur. Osman Gazi’den Atatürk’e,
Alparslan Türkeş’ten Recep Tayyip Erdoğan’a kadar pek çok dönemde
milletin önüne çıkan liderler, sadece yöneten değil; yön
gösteren olmuştur.
Bugün Sayın Erdoğan’ın liderliğine dair verilen her destek,
aslında milletin sosyolojik ihtiyaçlarına bir cevaptır. Halk;
tereddütsüz, kararlı, devleti bilen ve var olan lideriyle ilerlemek
istiyor. Sayın Bahçeli bu durumu doğru okuyarak, sadece bir ittifak
ortağı gibi değil, Türk milliyetçiliğinin tecrübeli bir rehberi
gibi konuşmuştur.
Sayın Bahçeli’nin durduğu yer, devlet aklının ve millet
vicdanının kesiştiği noktadır.
Sayın Erdoğan’ın yeniden aday olması gerektiğini dile getirmesi,
bir parti stratejisinden çok bir tarihsel sorumluluğun
gereğidir.
Sayın Erdoğan’ın bu tecrübe ve ileri devlet aklıyla
vazgeçme lüksü yoktur.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın “Benim derdim
yok” sözleri, belki yorgunluk, belki tevazu, belki de
taktiksel bir manevraydı. Ancak bu millet, liderinden yorulsa da
yol yürümeyi bekler. Sayın Bahçeli, ahde vefa ve millet iradesine
sadakati samimiyetle göstermiştir.
Sayın Bahçeli, Sayın Erdoğan’a seslenirken aslında millete
tercüman oluyor: “Yorulma değil, yürüme
zamanıdır.” Diyerek.