Leyla Zana Öcalan'ı kızdırdı
Abone olZana'nın kendisine gönderdiği bir mektupta, `dostça' kelimesini kullanması Öcalan'ı kızdırdı.. Öcalan; Ama ben öyle Hasso Hüso değilim." diyerek Zana'yı fırçaladı.
İMRALI Adası'nda ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasını çeken
bölücü başı Abdullah Öcalan, Leyla Zana'nın gönderdiği mektupta
kendisi için kullandığı `Dostça' sözünü kızarak, "Ben öyle Hasso
Hüso değilim. Benimle dostluk öyle kolay olmaz'' dedi. Öcalan, Zana
ve arkadaşlarının Avrupa'daki gazetelerde yayınlanan `Kürtler ne
istiyor?' ilanına da değinirken, "Bakalım bu işin içinden nasıl
çıkacaklar?'' diye sordu, "Zorla ayırsalar da ayrılmayacağız. Bu
konuda mücadele vereceğiz'' dedi. Abdullah Öcalan, geçen çarşamba
günü kendisi ile görüşen avukatlarının getirdiği mont, ayakkabı,
gazete, kitap ve dergiyi alırken, kendisine verilen 'Arkeo Atlas'ın
ilk iki sayısının ardından üçüncüsünü getirmelerini istedi.
Öcalan'ın avukatları ile yaptığı ve örgüte yakın internet
sitelerinde detaylı yayınlanan görüşmesinde, örgütün Suriye gizli
haber alma örgütü tarafından 29 Kasım'da Musul'da öldürüldüğünü
açıkladığı üst düzey 5 yöneticisi ile ilgili bilgi aldı. Öcalan,
"Bu çok saçma bir şey. Bu kadar yönetici nasıl bir arabada
olabiliyor?'' diye sordu. Öcalan, Suriye'nin kendilerine yönelik
politikasında değişiklik olup-olmadığı ve kaynağını öğrenmek
isterken, örgütü yönetenlerin `Şarlatanlık' yaptığını, illegalliği
bilmediklerini iddia etti, "Suriye yönetiminde bana karşı bir
ciddiyet vardı'' diye konuştu. PKK/Kongra-Gel'e ait Suriye'nin
başkenti Şam'daki evlere Suriye'nin el koyduğunu, örgüt arşivi ile
diğer kentlerdeki evlerin olduğu gibi durduğunu öğrenen Öcalan, Şam
yönetimine, "Direkt üzerimize mi geliyorsunuz, savaş mı ilan
ediyorsunuz'' sorularının yöneltilmesini isterken, "Ben Suriye'de
20 yıl kaldım, 1 kişi bile ölmedi, sadece 1 kişi tutuklandı'' dedi.
ZANA'NIN MEKTUBUNA KIZMIŞ Öcalan, Leyla Zana'nın kendisine
gönderdiği bir mektuptan söz ederken, "Leyla mektubunda bir yerde
`dostça' diyor örneğin. Ama ben öyle Hasso Hüso değilim. Benimle
dostluk öyle kolay olmaz'' diye konuştu. Zana'nın mektubunda
izledikleri politikalara kısmen müdahaleler olduğu anlamında sözler
kullandığını ifade eden Öcalan, "Bunlar yanlış, müdahale olmaz''
diye devam etti. Mardin'in Kızıltepe İlçesi'de 21 Kasım'da
düzenlenen operasyonda öldürülen Ahmet Kaymaz ile 12 yaşındaki oğlu
Uğur Kaymaz'ın çatışmaya girip-girmediği konusunda bilgi almaya
çalışan Öcalan'a, olayda çatışma olmadığı, bu ailenin `Yurtsever'
olduğu iletildi. "BU BİLDİRİ İŞİNDEN NASIL ÇIKACAKLAR''
International Herald Tribune başta olmak üzere Avrupa'da yayınlanan
gazetelere verilen Leyla Zana ile birlikte 200 imzalı `Kürtler ne
istiyor?' başlıklı ilana da değinen Abdullah Öcalan, şöyle dedi:
"Meşhur bildiri ortalığı karıştırdı. Bizimkiler bu işin içinden
nasıl çıkacaklar? Benim demokratik çıkışım tarihidir. Devlet
biliyor. Hatta AKP uygulamaya çalışıyor. Ama PKK'nın anladığını
sanmıyorum. Beni `şeyh' yerine koyuyorlar. Benim bilimsel bir
temelim var. Tarihsel dönemler üzerinde ciddi bilimsel düşünüyor,
çok yoğunlaşıyorum. Ben özlü bir insanım. Özlü bir insan kolay
yanıltılamaz. Demokratik konfederalizm Avrupa'nın şu an içine
girdiği eğilimdir. Avrupa'da 400 yüzyıl uluslar, mezhepler
birbiriyle boğazlaştı. 1649 Westfalya, yine 1851 dönemi var; ondan
sonra birinci ve ikinci dünya savaşları yaşandı, yüz binler öldü.
Dinler, mezhepler savaşı oldu. Bunların hepsine yol açan
milliyetçiliktir. Ama şimdi bunlar aşılıyor. Demokratik ulus,
devletçi ulustan farklıdır. Demokratik konfederalizm eşittir,
demokratik ulus; demokratik ulus da eşittir halkın demokrasisi.
Konfederalizm şiddete, ayrımcılığa yer vermeyen gönüllü bir çözüm
modelidir. Benim çözüm tarzım, perspektifim budur. Diyarbakır'daki
mitingde atılan `Farklılıklara evet, ayrılıkçılığa hayır' sloganı
güzel, doğru bir slogandı. Demokraside federe milliyetçilik ulus
anlayışı yok. Ayrılık istemiyoruz, Birinci Meclis'in ruhunu
istiyoruz. Lozan ne kadar Türk'ün anlaşmasıysa, o kadar da Kürt'ün
anlaşmasıdır. İnönü, Lozan Antlaşması'nı iki Diyarbakır
milletvekilini yanına alarak imzalarken, `Biz Kürtler ve Türkler
adına imzalıyoruz' dedi. Bunlarin hepsi tarihte var, kayıtlıdır.
Türk'ün güvenliği için Kürt ne kadar gerekliyse, Kürt'ün güvenliği
için de Türk o kadar gereklidir. Zorla ayırsalar da ayrılmayacağız.
Bu konuda mücadele vereceğiz.''