Kurtlar Vadisi, bir ilke imza attı
Abone olTürkiye, perşembe akşamları Kurtlar Vadisi'ne kitleniyor. Dizi, son bölümünde bir ilke daha imza attı. Tanyel Yılmaz, bu konuyu Fatih Altaylı'ya gönderme yaparak ele aldı.
Medyanın Kurtlar Vadisi Kurtlar Vadisi, beğenin beğenmeyin,
abartın ya da basite indirgeyin bir Türkiye gerçeği. Kurtlar Vadisi
ile ilgili her türlü çalışma, hem bilimsel hem de magazin boyutu
ile yapılabilir. Ama şunun altı çizilmelidir ki, Soner Yalçın,
gazeteci, araştırmacı kişiliği ve birikimiyle bu diziye çok şey
katmıştır. Kurtlar Vadisi, Türkiye’nin illegal; karanlık, derin mi
derin vadi sistemleri ile ilgili ipuçları veriyor. Zaman zaman
gerçeklere atıfta bulunuyor, zaman zaman yaratıcılığa sığınıyor.
Ama kim ne derse desin, eksiğiyle fazlasıyla bir Türkiye gerçeğine
parmak basıyor. Bunu yaparken doğrudur, bazen şiddet unsurunu biraz
fazla kullanıyor. Düne kadar Kurtlar Vadisi dizisini Kanal D’ye
transfer etmeye çalışan Fatih Altaylı, rating canavarı dizi
ellerinden uçup gidince başladı kalemini bu yolda kullanmaya.
Sevgili Fatih, madem böyle düşünüyordun, ne diye bu yazını
pazarlıklar sırasında ya da öncesinde yazmadın? Fatih Altaylı’nın
yazısı ve dizinin son bölümündeki bazı detaylar, Kurtlar
Vadisi’ndeki konseyden çok “Doğan Yayın Konseyi”nde neler olduğunu
sorduruyor insana. Neden mi? Diziye karşı bu eleştirileri dile
getiren, hem Hürriyet Gazetesi hem de Kanal D’deki en etkili
isimlerden biri, Fatih Altaylı... Kimi yanlarıyla haklı da olsa,
konumu dolayısıyla haksız yüklendiği dizinin “konsept” danışmanı
da, gazetecilik de Fatih Altaylı’yı fersah fersah geride bırakan
bir isim; Soner Yalçın... O da CNNTürk’ün ağır toplarından... Ve
son bölümde Türk medyasında pek olmayan bir şey oldu. Muhteşem
güzel bir yayıncılık yapıldı. Her televizyon, yerli dizilerinde
yazılı basın kullanmak gerektiği zaman kendi yayın grubunun
gazetesini kullanıyor. Atv’deki dizilerde Sabah, Kanal D’deki
dizilerde Hürriyet, Show’daki dizilerde Akşam, Star’da da Star
Gazetesi... Sanki memlekette başka gazete ya da tv yok... Ama
Kurtlar Vadisi son bölümünde yayın yapılan bir tv kanalını
“yaratıcılıkla” olmayan bir kanal ismiyle realize etti. Röportaj
yapan bir başka kanal ise CNNTürk oldu. Hatta daha da ileri
gidelim, CNNTürk’ün başarılı ismi Cüneyt Özdemir... Şimdi bunda ne
var diyeceksiniz? Çok şey var, hem de çok şey. Doğan Konseyi’ndeki
tarafların aldıkları pozisyon Kurtlar Vadisi’ne kadar yansıdı
neredeyse... İlk defa bir dizi, yayınlandığı kanal değil bir başka
kanalı ve o kanalın önemli bir ekran yüzünü kullandı... Dahası, bu
olurken, aynı grubun önemli bir ismi, buna rağmen kılıcını çekti ve
hücuma geçti... Bakalım Fatih Altaylı aynı gruptan, hatta aynı
binadan mesai arkadaşlarının bu dizide bu şekilde yer almalarını
nasıl karşılayacak? Kalesindeki bu golü nasıl çıkartacak? Bu arada
önemli bir not. Fatih Altaylı kardeşimiz, Kurtlar Vadisi dizisinin
“mafyalaşmayı” özendirdiğini yazıyor. O zaman sanırım Kanal D’deki
“Sihirli Annem” dizisi için neler söylemeli? Bu dizide insanları ve
çocukları “büyü” yapmaya mı özendiriyor? Peki bu arada haber
bültenlerine ne demeli? Şiddet, kan, patlama, çığlıklar... Bu gözle
bakınca yayınlanan her şeyin neleri özendirdiği noktası geçekten
ciddi değerlendirilmeli... Küçük bir not: TCK (Türk Ceza Kanunu)
Resmi Gazetde yayınlandı. Yeni yasa doğal olarak CMUK’un da (Ceza
Muhakemeleri Usulü Kanunu) değişmesini zorunlu kılıyor. TCK, suç ve
cezaları tanımlar; CMUK da gözlem altına alma, tutuklama, yargılama
ve infaz süreçlerini belirler. Hürriyet Gazetesi CMUK Yasası
diyerek tam bir Türkçe katliamı yapmıştı ki, ben yazımı yazarken
NTV’de Gece haberlerini dinlediğin başarılı spiker Banu Hanım,
“Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu Yasa Tasarısı“ deyiverdi... Bir
zamanlar da GAP projesi denirdi, belki hala diyenler vardır, kim
bilir? Düzeltelim lütfen, kanun ile yasa aynı anlama gelir.
Kısaltmaları kullanırken, açılımlarını mutlaka bilelim, yoksa
anlamını bilmediğimiz argo kelimeleri kullananların düştüğü komik
duruma düşeriz. Yani CMUK Yasası ya da CMUK Yasa Tasarısı demek
Türkçe açısından olanaksızdır; ama sanırız bizler aynı Türkçe’yi
kullanmıyoruz...