Kur'an; “eleştiri kültürü” ve “benlik/kibir” için ne diyor?!..

Göktan AY goktanay57@gmail.com

Siz, değerli okurlarımın Ramazan Bayramı'nı kutluyor, aklın/bilimin/sanatın önceleneceği günler diliyoruz.

Prof.Dr.Mehmet Okuyan, Ramazan boyunca (TV8); Kur’an’ı önceleyin, anlamaya çalışın, hayatınıza geçirin” diyerek ayetlerden örnekler verdi. Ve, asıl noktayı koydu; “Sözün en güzeli ve yücesi Kur’an’dır”

Ülkemizde garip ve yanlış  olan, bir “kültür” gibi yayılan “ben” egosu, kişileri “başarısızlığa” götürüyor ve insanın “kaybetmesine” yol açıyor.

Günümüzde; her Bakan, her Rektör, her Danışman, her Genel Müdür, her Dekan, her Müdür, her Daire Başkanı v.b. kendini “başarılı” ve “eleştirilemez” görüyor.

Kişinin söylediği bir sözü ya da uyguladığı bir işi eleştiriyor/yanlışlarını söylüyorsunuz, hemen diyor ki; “bak, bana karşı” diyor ve ötekileştiriyor. Oysa, yazıyı okusa, dersler çıkarsa, düzeltse bir adım daha ileri gidecek ve kendi kazanacak...

Bir Belediye Başkanı, Belediye Meclisi’nde, muhalefete şunları söylerdi; Değerli arkadaşlar, sizler de aynı ilçedesiniz. Eksikleri lütfen söyleyiniz, dile getiriniz, eleştiriniz. Eleştirdiklerinizi yapınca ben kazanırım, lütfen çekinmeyin.” Doğru bir yaklaşım değil mi?

Bir insanın her yaptığının doğru olması mümkün değil!..

Kur’an; “eleştirileri” düzenliyor, “doğruyu” söylemeyi emrediyor ve  doğruları dile getirdiğiniz için edilen “hakaretlere dayanmayı” öğütlüyor.

Çünkü; eleştiri “farzdır”, Kur’an baştan sona “eleştiri kitabıdır.”

“Eleştirmek, seçici davranmak demektir. Toptan kabul veya toptan red hastalığına düşmeden, iradesini ortaya koyarak doğruyu yanlıştan çekip çıkarmaktır. Hakkı batıldan, eleyerek ayrıştırmaktır. Vahiyden beslenen aklını devreye sokarak iradeli hareket etmektir. Çünkü eleştiri, bir irade kullanma sanatıdır.” (Musab Seyithan/Dinihaber)

“Gerçekleri gizlemeyin ve gizlenmesine göz yummayın” (Bakara, 44, 159)

“Bir topluma olan öfkeniz sizi saldırganlığa, aşırılığa itmesi. Adil olun sizden olanı değil hakkı savunun” (Maide, 8)

“Bilmediğiniz, kesin emin olmadığınız ve delilini görmediğiniz hiçbir şeyi savunmayın” (İsra, 36)

“Kişisel açıkları araştırmayın gizli yapılan yanlışları gizli, açıktan yapılan yanlışları açıktan tenkit edin ve gıybetten uzak durun” (Taha, 44; Hucurat, 12)

Konuşurken açık adreslere açık mesajlar verin. Şeffaf olun neyi reddettiğiniz ve neyi kabul ettiğiniz net bir şekilde anlaşılır olsun” (Ahzab, 70-71)

“Sövmeye hakkımız yoktur zaten gerek de yoktur. Ancak dilleri ile bize haksız yere saldıranlara cevap verme hakkımız vardır. Bütün bunlara rağmen sabretmek en iyisidir” (En’am, 108; Nisa, 148; Al-i İmran, 186)

“Kendini beğenmek” yani “kibir” ise Kur’an’da da  yer alan bir olumsuzluk…Özellikle, siyasette çok öne çıkan ve sürekli dile getirilen bir kavram “kibir” İnsanın, hangi yerde/makamda olursa olsun; dengesini bozan “benlik duygusu!” dur.

Bu ne kadar güzel bir ayettir; “Yaptığın iyilikleri Allah'tan, kötülükleri ise nefsinden bil!..” (Nisa-79)

Bir makalede okumuştum:

“Yaptığı iyilikleri hep kendi nefsinden bilen bir adam, kendisini çevredekilerin en büyüğü olarak görmeye başlar. Bu gibi üstünlük duyguları içinde iken de mescide girer. Efendimiz (sas) adamın içindeki benlik duygusunu keşfetmekte geç kalmaz da sorar:

- Buraya gelirken içinden ne gibi duygular geçirdin, anlatır mısın?

- Bu cemaatin içinde benden değerli biri yoktur, diye düşündüm.

- Senin farkın nedir ki, kendini bu cemaatin en değerlisi olarak gördün? Adam, kendine göre yaptığı iyilikleri hayal eder. Bunları kendi yaptığı için büyük olduğu yorumunu yapar. Ama bu yorum kabul görmez. Çünkü insanın iyiliklerini kendine mal etmeye hakkı yoktur. İyiliği yapma imkanını da, şevkini de veren Allah'tır. Bunu nefsine mal etmesi ise bir duygu sapmasıdır. İşte bu duygu sapmasından Allah'a sığınan Efendimiz, orada ellerini açar:

- İhfazna ya Rab! der... Bizi böylesi benlik duygusundan koru!.. Derler ki: - Sen de mi Allah'a sığınıyorsun böyle duygulardan? Efendimiz, şöyle açıklar durumu:

- İnsanın kalbi, Allah'ın kudret parmakları asındadır. Çevirmesi bir an meselesidir. İnsan niyetini değiştirirse Allah da onun kalbini değiştiriverir, bir de bakarsınız ki, 'ben.. ben..' diyerek kendini herkesten üstün görmeye başlayan bir kibir örneği çıkmıştır ortaya! Evet, iyilikleri hep Allah'tan, kusur ve yanlışları nefsinden bilecek insan ki, kibir örneği haline gelmesin, ben bu cemaatin en üstünüyüm.. gibi iddialara yönelmesin. Mütevazı bir insan mütekebbirin teki durumuna düşmesin..”

“Kendilerini (övgüyle) temize çıkaranları görmedin mi? Hayır; Allah, dilediğini temizleyip yüceltir. Onlar, 'bir hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar' bile haksızlığa uğratılmazlar.” (Nisa, 49)

Doğru uygulamaları; “kendini aşmış”, makamın “büyüsüne” kapılmamış, kendisini “arkadaşlarından uzaklaştırmamış”, “birikimli” ve “akıllı”  insanlar yapabilir.

  İslam dininde ve Kur’an’da böyle yazıyor.

Ayetlerden şu anlaşılıyor ki; Allah, “benlik duygusuna sapan” insanları sevmiyor, onlara “ihsan ettiği nimetleri” zamanla geriye alıyor, nefsine mal etmeyen “mütevazı kimselere” veriyor...