Konda’nın; “toplumsal değişim raporu” ne diyor?!..

Toplumdaki değişimi, sosyologlar yorumlamalıdır.

Göktan AY goktanay57@gmail.com

Konda, 10 yıllık toplumsal değişim raporunu yayınladı. Raporda 2008 ile 2018 arasında çeşitli alanlarda karşılaştırmalar yapıldı, hayat tarzlarının yanı sıra kimi önemli ekonomik veriler de yer aldı. Bazı maddelere yorumlarımla  bakalım.

1/ “Rapora göre ev sahibi olan kişilerin oranı yüzde 74'ten yüzde 66'ya geriledi. Kiracıların oranıysa yüzde 21'den yüzde 29'a çıktı. Raporda apartmanda oturanların oranının yüzde 33'ten yüzde 59'a yükselmesi de dikkat çekti.”

İnsanların iş yerlerine yatırım yapması yaygınlaştı. Son yıllarda faizin iyi getirmesi de elinde parası olanları etkiledi. Ev almaktansa, geliri ile kirada oturmak cazip hale geldi. Zaten, ekonomik sıkıntının özellikle inşaat firmalarını etkilediği, satışların durduğu, konkordato isteyen firmaların arttığını görüyoruz.

2/ “Rapora göre 2008 yılında "Mutluyum" diyenlerin oranı yüzde 57'yken, bu oran 2018'de yüzde 52'ye geriledi.”

İnsanların gerilim/stres içinde olduklarını görüyoruz. Zaten resmi rakamlarda bunu teyit ediyor. Toplumun %30’unun, stres giderici/psikolojik ilaçlar aldığı açıklanıyor...Dövme, sövme, kavga, bağırma, dayak v.b. arttığı basına yansıyor. Boşanmaların artması da ayrı!..

3/ “Rapora göre ‘Dindar’ olduğunu söyleyenler de 10 yılda yüzde 55'ten yüzde 51'e geriledi. ‘İnançlı’ olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 31'den yüzde 34'e çıkarken, ‘Sofu’ olduğunu söyleyenlerin oranıysa yüzde 13'ten yüzde 10'a düştü. Kendisini ‘Ateist’ olarak tanımlayanların oranı 3 kat artarak yüzde 1'den yüzde 3'e yükseldi, ‘İnançsız’ların oranıysa yüzde 1'den yüzde 2'ye çıktı”

Dindarlık ölçütleri çok değişti. Son yıllarda, menfaat için dindar gözükenler, namaz kılanlar, başarını örtenler çoğaldı. Camilerde anlatılan ile güncel yaşantıda bilinenler birbirini tutmamaya başladı. İhalelerin belli kişilere verilmesi, dindar geçinen insanların kibir içinde olmaları, türbanlı kadınların lüks jipler ile gözükmesi, türbanlı kadınların yaşantılarının değişmesi, bu değişimi geçmişin intikamı gibi gösterme gayretleri  v.b. Kur’an ile çelişmeye başladı. Camilerde daha sert ve iktidara yakın söylemlerin artması, Zaten İslam’ın kurallarına çok bağlı olmayan/uygulamayan  insanların sorgulamasına yol açtı.

4/ “Raporda yer alan ‘ibadet’ ve ‘örtünme’ bölümlerine göreyse oruç tutanların oranı yüzde 77'den yüzde 65'e geriledi. Başörtüsü kullanma  oranı yüzde 52'den 53'e çıkarken, ‘türban’ oranıysa yüzde 13'ten yüzde 9'a düştü.”

Her geçen yılda, ibadet için camiye gelenlerin (Cuma hariç) azaldığını söylemek mümkün. Mesela, Peygamberimizin (a.s.m.); "Kim sabah namazını kılarsa, Allah'ın garantisi altındadır." (Kütüb-i Sitte, c.17, s.541) dediği bilindiği halde, sabah namazını kılanların %20’yi geçmeyeceğini tahmin ediyoruz.

Tesettür;kapanmak,örtünmek,gizlenmek v.b. anlamına gelmektedir. Yani kadın ve erkeklerin namahremlere vücutlarının haram kısımlarını örtüp göstermemeleridir. Ancak, son yıllarda türbanlı sayısı mı arttı, yoksa, “sokağa çıkın, hayata karışın, görünün mü denildi” bilmiyoruz, ama muhafazakar kesim kadınların kıyafetlerinden/makyajlarından rahatsız.

5/ “2008'de gazete okuduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 61'ken, bu oran 10 yılın ardından yüzde 26'ya geriledi. Televizyondan haber izleyenlerin oranıysa yüzde 98'den 84'e düştü. Sosyal medya kullanım oranıysa yüzde 38'den 72'ye çıktı.”

Yazılı basın çökmeye devam ediyor. Bunda belki tek tip habercilik, aynı haberleri paylaşma, aynı anlamda köşe yazıları yazma, toplumun dertlerine/sorunlarına yer vermeme, sürekli iktidar lehine yazma v.b. etkisi büyük. TV’de;, aynı görüşte kişilerin konuk olduğu programlarda izlenmiyor, çünkü sinerji yaratmıyor. Sonra da, neden satamıyoruz, neden okunmuyoruz” diyorlar. Bütün iş devletten/reklamlardan alınacak maddi desteklere bağlanıyor. O zaman da; rahat yürünemiyor/habercilik yapılamıyor!..

6/ “Kadınların dış görünüşü değişiyor. Estetik müdahale de son 3 yılda çok daha kabul görür olmuş.”

Sadece kadınlar mı, erkeklerde değişiyor. Estetik artık yeni gençlerin çok kullandıkları bir alan. Biraz parası olan, sertifikalı veya kapı altı yerlerde bıçak altına yatıyor. Bu gibi hallerde; doğal yollardan, doğal ilaçlarla destek alınması daha doğru olacaktır.

7/ “Toplumun kadınlara bakışında gelişme var. Kadının çalışmak için eşinden izin alması gerektiğini düşünenlerin oranı yüzde 69'dan yüzde 55'e düştü.”

Bu konunun %50 altına düşmesi imkansız. Çünkü, sonuçta bir aile içinde çalışan olacaksa, birlikte karar verilmeli, erkeğin çalışması şart olduğuna, izne gerek olmadığına göre, kadının şartlar gereği izin alması normaldir. İdeal olanı, kadının çalışmamasıdır. Çünkü, kadının evindeki çalışması kendisine yetip de artar bile. Dinen; kadının kazancı kendine aittir, eğer koca kadına çalışması için izin verirse kazancına ortak olamaz.

8/ “Kentleşmenin de etkisiyle türkü dinleme oranı azaldı, pop arttı. Ancak, fantezi müziği dinleyenlerin oranı değişmedi.”

Pop; hergün bir kişi üretiyor ve ortaya bırakıyor. Ancak, türküler kendi hallerinde halk arasında okunmaya, öğrenilmeye, çalınmaya devam ediliyor. Bir ara çok yaygın olan ‘türkü barlar’ yine devam ediyor. Kentleşme ile türkü/şarkı dinlemenin azaldığını görmüyoruz. Müzik dernek/vakıfları, müzik merkezleri, İBB kursları, HEM kursları, Gençlik merkezleri tıka basa dolu!..