Kasımpaşa, çete mahellesi oldu
Abone olKasımpaşa'nın Hacı Hüsrev Mahallesi insanları korkutmaya yetiyor. Sürekli gasp ve kapkaç olaylarının yaşandığı mahallede can güvenliği yok denecek kadar az.
İstanbul Kasımpaşa'daki Hacı Hüsrev Mahallesin'de üç gün önce,
aynı mahallede oturan kapkaççıların Hikmet Bakça'yı öldürülmesiyle
başlayan olaylar, semtteki çete ilişkilerini tekrar gündeme
getirdi. Kapkaç ve uyuşturu ticaretiyle özdeşleşmiş durumda olan
Haci Hüsrev mahallesine taksiciler girmeye korkarken, bazı
vatandaşlar can güvenliklerinin olmadığı gerekçesiyle çocuklarını
okula göndermiyor. Halk yaşanan olayların sebebinin devriye
polislerinin de içinde yer aldığı çeteler olduğunu iddia ediyor.
Mahalleli, geçtiğimiz pazar günü yaşanan ve ardında 1 ölü, 4 ağır
yaralı ve 5 yakılmış ev bırakan olayların, medyada yansıtıldığı
gibi Roman-Kürt kavgasından çıkmadığını öne sürüyor. Sorunun
ardında, aralarında polisin de yer aldığı uyuşturucu ve kapkaç
çetelerinin bulunduğunu söyleyen halk, İçişleri Bakanlığı'nı göreve
çağırıyor. Mahalleyi kötü namından kurtarmak için 1990 yılında
kurulan "İstiklal ve Hacı Ahmet Mahallesi Güzelleştirme Derneği"
üyesi Salih Çağlar, "Burada yaşanan olaylar münferit olmaktan
çıktı. Bizler her gün kapkaç, uyuşturucu gibi işlerle uğraşan,
hatta bu işleri mahallede yapan kişilerle yaşamaktan bıktık.
Gençlerimiz, ya onlara katılılıyor ya da onların müşterisi olmak
zorunda bırakılıyor. Bu kişiler maalesef rüşvetle bazı kurumları da
kendi tarafına çekiyor. Artık bu duruma ciddi çözüm gerekiyor.
Hikmet, dileriz son ölümüz olur" dedi. ROMAN-KÜRT KAVGASI YOK 80
yıllardan beri Hacı Hüsrev'de oturan ve Elektrik teknisyeni olan 32
yaşındaki Sabri Çayır, mahalede yaşanan olayları şöyle anlatıyor.
"Bu olayın medyada yazılan kadar gizli bırakılan yönü var. Biz
geçen akşam arkadaşımız Hikmet Batça'nın evinin önünde çaldıkları
çantayı paylaşan kapkaçılar tarafından kurşunlanarak öldürülmesi
üzerine onları mahalleden kovduk. Bu olayda hırsızlık ve uyuşturucu
ticareti yapmayan tek bir vatandaşa tepki göstermedik. Roman-Kürt
kavgası yok. Biz polise belki yüz defa şikayette bulunduk. Polis bu
kişilerden açıktan rüşvet alıyor. Hepsi sabıkalı, burada uyuşturucu
gün gözüyle satılıyor. Okuların önünde peynir ekmek gibi hap
satılıyor. Biz bunlara müdahale edince öldürülüyoruz, aynı Hikmet
gibi. Adam diyor ki defolun başka yerde paylaşın çaldıklarınızı,
çoluk çoçuğuma kötü örnek olmayın. Ardından adamı vuruyorlar,
hırsları geçmiyor, evlerin camını kırıyorlar. Medya bizi terörist
diye lanse ediyor. Polis bizim üzerimize gaz bombası atıyor. Bu
semte dürüst güvenlik görevlileri istiyoruz." SEN DEVLET MİSİN?
Yaşanan olaylarda evi kurşunlanan 25 yaşındaki özel güvenlik
görevlisi Zeki İçli ise tepkisini şu sözlerle dile getiriyor. "Bu
olay ilk değil. 1996 yılında yine aynı şahıslar hap alıp okulun
camlarını kırdılar. Ben olayı gördüm ve müdahele ettim. Bunlar
birleşip evimi bastılar. Şikayetçi oldum. Polis bunları aynı gün
bırakırken, ben 4 ay adliyelerde süründüm. Polis, 'Sen devlet
misin, kırarlarsa kırsınlar' diyerek beni suçlu gösterdi. Geçen
akşam Hikmet'i vurduktan sonra benim evimi kurşunladılar. Ardından
sokağa dökülüp bunları mahalleden kovduk. Yine geleceklermiş
gelsinler. Artık hırsızları ve çeteleri mahalleye sokmayacağız.
Polisi dürüst olmaya çağırıyorum. Burada birkaç polis yüzünden halk
bütün teşkilattan soğuyor. Gözlerimizle görüyoruz satıcılardan para
alıyorlar. İçişleri Bakanlığı bu duruma müdahele etsin." FİZANA
GİDERİM HÜSREVE GİTMEM Ali Koç adlı taksi soförü ise kendi doğduğu
semt olmasına rağmen Hacı Hüsrev'e müşteri taşımadığını, oraya
giren hemen her şoförün soyulduğunu anlatıyor. Küçük çocukların
arabanın camlarını kırdığı, ardından ailesi olarak gelen
hırsızların taksiyi soyduğunu söyleyen Koç "Bu zamanda böyle bir
yer olamaz. Can ve mal güvenliği yok" şeklinde konuşuyor BİRGÜN