Kan sulandırıcı ilaçlar tarihe karışacak
Abone olKalp hastalığı sebebiyle felç olma riski olan hastaların kullanmak zorunda olduğu kan sulandırıcı ilaçlar artık tarihe karışacak.
AVRUPA'da ve dünyada yaklaşık 7 yıldır
uygulanan şemsiye şeklindeki özel yapım kapatma cihazı ile hastalar
beyin felcinden ve kalp için gerekli olan kan sulandırıcı
ilaçlardan kurtuluyor.
Hastaların, pek çok ilaçla etkileşime girdiği için riskli görülen
kan sulandırıcı ilaçlardan kurtulmasını sağlayan yöntemi, 76
yaşında atriyal fibrilasyon (kalp ritm) bozukluğu ve kalp
çarpıntısı nedeniyle beyin kanaması geçiren İzmirli bir hastaya
başarıyla uygulayan Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi
Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Spor Hekimliği
Anabilim Dalı Başkanı Profesör Doktor Daimi Kaya ve ekibi, 75 yaş
üstü hastalarda kullanılmaya başlayan yeni tedavi yöntemini
İzmir’de ilk kez başarıyla uyguladı. Prof. Daimi Kaya ve Doç. Dr.
Hüseyin Durgun kasıktan girerek yarım saat içinde gerçekleştirilen
operasyonun felç riskini minimuma indirdiğini belirtti.
Hastanın durumunun iyi olduğunu belirten Prof. Kaya, “Hastamız 76 yaşında. Çarpıntı hastalığı nedeniyle felç geçirmiş. Sonra mide kanaması geçirmiş. Sonra düşmüş, başını yaraladığı için kan sulandırıcı kullanamıyor. Şu anda mecbur kalınan durumlarda kan sulandırıcı verirken bile korktuğumuz bir hasta. Dört dörtlük bu tedaviyi hak eden, tam yerinde kullandığımız bir hasta oldu. Bir iki gün tutup, kontrollerini yaptıktan sonra taburcu edeceğiz” dedi.
İZMİR’DE İLK KEZ
UYGULANDI
Avrupa’da ve dünyada yaklaşık 7 yıldır uygulanan 20-30 milimetre
çapındaki, şemsiye şeklindeki 20-30 mm çapındaki özel yapım kapatma
cihazının kulakçık bölgesine yerleştirildiğini belirterek, yöntemi
İzmir’de ilk kez uygulamaktan mutlu olduklarını belirtti: “Bilim
adamları uzun zamandır riskli olan bu kan sulandırıcılardan
kurtulmanın, bu ilaçları kullanmadan da felç olmayı engelleyecek
yeni tedavi yöntemleri peşinde idi. Sol kulakçık bölgesinde apendix
dediğimiz sol kulakçığın uzantısı olan küçük bir bölge var ki orası
pıhtıların çoğunun kaynağı. Orayı bir şemsiye vesilesiyle tıkarsak,
orada artık pıhtı oluşmaz mantığıyla yeni bir cihaz geliştirildi.
Küçük bir şemsiye gibi. Su şişesinin kapağı kadar, boyları 20-30
milim çapında, özel yapım bir kapatma cihazı. Bu cihaz 2009
yılından bugüne dünyada kullanılmaya başlanmıştı. Kan
sulandırıcılar kadar işe yaradığı ortaya çıktı. Avrupa'da daha çok
uygulandı. Çalışmaları sürüyor. Biz bunu kateter ile yapıyoruz.
Açık ameliyat değil bu. Yaşlı insanlarda kullandığımız bir tetkik
bu. Hastayı hafif uyutup, kasık bölgesinden girerek, o bölgeye
ulaşıyoruz. Kulakçık bölgesinde ölçümler yapıyoruz. Ölçüme göre
uygun cihazı seçip, o şemsiye şeklindeki cihazı kulakçığa
yerleştiriyoruz. Tıkanıp tıkanmadığını kontrol ediyoruz. 6 aydan
sonra sadece küçük bir aspirin vererek hastalarımızı, kan
sulandırıcı ilaçlardan ve felçten kurtarabiliyoruz .Buçığır açan
yeni bir tedavi yöntemi oldu. Onu da İzmir'de ilk kez uygulamaktan
mutlu ve gururluyuz.”
Atriyal fibrilasyon denilen halk arasında kalp çarpıntısı olarak da
bilinen ve 75 yaş üstünde sıkça görülen hastalığın, kalbin kulakçık
kısmında düzenli kasılma olmaması nedeniyle kulakçıkta pıhtı
oluşturduğunu ve o pıhtıların beyne attığında beyin kanaması
vakalarının ortaya çıktığını anlatan Prof. Dr. Daimi Kaya, felci
önlemek için kullanılan kan sulandırıcıların ise pek çok ilaçtan
etkilendiğini, sürekli doz ayarı gerektiğini ve bu yöntemle
hastaların tüm bu risklerden kurtulduğunu ifade etti.
“KAN SULANDIRICILAR KANAMA RİSKİ
OLUŞTURUYOR”
Kan sulandırıcı ilaçların felç riskini ortadan kaldırmasına rağmen
çeşitli komplikasyonları olduğunu aktaran Prof. Dr. Daimi Kaya “Kan
sulandırıcılar Coumadin gibi kullanımı oldukça zor, pek çok ilaçtan
etkilenen, hastanın diyetinden bile etkilenen, o yüzden etkili
alanda tutmaktan zorlandığımız, çoğu kez düşük kaldığımız bazen doz
aşımında hastalarda kanamaya yol açan bir ilaç. Bu ilaç halen
mekanik kalp kapağı takılan hastalarda da mecburen vermek zorunda
olduğumuz bir ilaç. Hastaların felcini önlüyor ama kullanım zorluğu
nedeniyle hastaların ancak üçte biri gerçekten doğru
kullanabiliyor. Ayda 1 ya da 15 günde bir gidip tahlil yaptırıp doz
ayarını yaptırması gerekiyor. Bu takibi gerektirmeyen yeni ilaçlar
çıktı. Gerçekten yeni ilaçlar daha etkili. Ama tüm kan
sulandırıcıların bir kanama riski var. Belli bir yaştan sonra, 75
yaş gibi, hastaların nasıl felç olma riski yüksek ise, kanamaya
yatkınlıkları da yüksek oluyor” ifadelerini kullandı.
“KANSER HASTALARI İÇİN DE
UYGULANIYOR”
“Şu anda güncel klavuzlarında genellikle kan sulandırıcı ilaçları
tolere edemeyen veya komplikasyon gelişmiş hastalarda bu yöntem
öneriliyor. Ama gün geçtikçe daha fazla uygulanacak” diyen DEÜ Tıp
Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Daimi
Kaya, bu cihaz kullanılarak uygulanan yeni yöntemin kimlerde
kullanılabileceği ile ilgili de açıklamalar yaptı: “Çarpıntısı
olan, ritim bozukluğu bulunan ve bunun için bir kapak hastalığı
bulunmayan hastalarda, kan sulandırıcı alırken, kan sulandırıcı ile
ilgili bir komplikasyon yaşamış, mesela bir mide kanaması yaşamış,
damar tıkanıklığı değil de beyin kanaması şeklinde bir felç ile
ikinci kez karşılaşmış bir hasta olursa, biz bu hastaların
sorunlarını bu yöntemle kapatabiliyoruz. Öte yandan kanser
hastalarının tedavisinde sürekli girişimsel tedavilere ihtiyaç
duyuluyor. Bu hastalara da kan sulandırıcı ilaç vermektense bu
tedaviyi yapıp sadece aspirinle felçten korumak çok daha
mantıklı.”