İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Maltepe Belediye
Başkanlığı seçimlerine AK Parti ve MHP tarafından YSK nezdinde
yapılan itirazların neticeleri ne olur, seçimlerin tekrarlanması
kararı çıkar mı, çıkarsa tekrar ile birlikte ne olur, tekrar kararı
çıkmaz ise ne olur?
Bu günlerde herkesin en fazla merak ettiği konular arasında
kuşkusuz ki bunlar var…
İtirazlar AK Parti tarafından 9 ana başlık halinde YSK’ya
sunulmuş idi. YSK, Kanun Hükmünde Kararname ile devlet
memurluğundan çıkarılmışların seçimlerde oy kullanabileceğine
hükmederek bu yöndeki itirazı karara bağlamış oldu. Ancak diğer
sekiz madde ile ilgili ara karar aldı ve İlçe Seçim Kurullarına beş
günlük süre vererek araştırılmasını istedi.
Ara karara konu olan sekiz madde önemli. Daha önceki yıllarda ve
bu seçimde gerçekleşen seçimlerin iptali ve tekrarı kararları hep
bu yöndeki itirazlar dikkate alınarak gerçekleşmiş.
Maltepe Belediye Başkanlığı için de MHP’nin bu sekiz maddenin
dışında sandık kurullarının teşekkülü ile ilgili itirazı vardı ki,
YSK bu konunun da beş günlük süre içinde araştırılmasını
istedi.
Yani, YSK’nın seçimler üzerinde en ufak bir şaibe oluşmasına
imkan vermeyecek şekilde titizlik içinde olduğu, siyasi partilerin
neticeler üzerine itirazlarını usulüne uygun yapmaları durumunda
değerlendirmeye aldığı bu ara kararlarla birlikte bir kez daha
ortaya çıkmış oldu.
“Seçimlerin tekrarı yolunda bir karar çıkma ihtimali nedir?”
sorusunun cevabını kuşkusuz ki veremeyiz, ancak böyle bir netice
çıkarsa şayet nasıl bir yeni durum çıkar onun üzerine düşünceler
üretebiliriz.
Yaygın ve yerleştirilmek istenen kanaat seçimlerin tekrarı
halinde AK Parti’nin bu kez açık ara kaybedeceği biçiminde.
Yine seçimlerin tekrarına karar verilmesi durumunda ekonominin
bundan olumsuz etkileneceği yönünde de bir düşünce sıklıkla
vurgulanıyor…
Bunların hepsi birer görüştür. Katılırız veya katılmayız, ama
hukukun üstünlüğünün tecellisi daha önemlidir.
Eğer seçimlerin tekrarına karar verilirse bunun anlamı çok
açıktır: Seçimlerde hukuka aykırılık olmuştur…
Seçimlerde hukuka aykırılık varsa bu durum ne ekonomiye kurban
edilebilir, ne de bir partinin alacağı oyun artacağı veya azalacağı
ihtimaline…
Kaldı ki, AK Parti’nin seçimlerin tekrarı durumunda oylarının
azalacağı düşüncesini paylaşmıyorum.
Şu kısacık mazbata bekleme ve mazbata verilmesi sonrası süreç
bile gösterdi ki, Sayın İmamoğlu’nun yönetsel tarzı ile birlikte
İstanbul’da ciddi bir kamplaşma, kutuplaştırma eğilimi
gelişmiştir.
Şimdi AK Parti’li olup seçimde bir şekilde partisine oy
vermekten uzak duran, kendince “ders vermek” isteyenler de o
kanaatteyim ki, verdikleri dersten yeterince “ders”
almışlardır…
Seçmenin kararına saygı esastır. Sandıktan çıkana elbette
diyecek sözümüz yoktur. Herkes hukuk çerçevesi içinde, yetkilerini
aşmadan, görevini hakkıyla yerine getirdiği sürece muteberdir.
Mamafih en son ihtiyaç duyacağız şeyin kamplaşma ve
ötekileştirme olduğu da bellidir.
Kimsenin “devri sabık yaratma”, “rövanşist duygularını” tatmin
etme veya geldiği yerden partisinin liderliğine veya daha ötesi
partisinin Cumhurbaşkanı adaylığına terfi mekanizması olarak
gördüğü bu yerleri koruyabilmek için sürekli çatışma iklimini
muhafaza etmek gibi düşüncelerini makul göremeyiz…
Kazanmış ise haksızlık yapılmasını ister miyiz? Kesinlikle bunu
da kabul edemeyiz.
İşte tam da bunun için diyoruz ki, YSK’nın süreci
sonlandırmasına kadar sakin ve saygılı bir şekilde bekleyelim.
Amacını aşan söz, düşünce, yorumların yararı yok, olmaz.
Hukukun tesisi ekonomiye zarar vermez, hukuk içinde alınan karar
bünyemizi güçlendirir, birbirimize bağlılığımızı pekiştirir.