İşgal edilen vatan toprağı, fetva ile değil ancak yiğitlerin kanıyla geri alınır!

Sevgili dostlar; böyle bir başlık neden gerekti, bunun altında yatan saik ve sebep nedir diye aklınızdan geçirmişsinizdir herhalde.

Prof. Dr. Celal Erbay celalerbay@internethaber.com

İzah edeyim; hepinizin bildiği gibi her ne kadar, Aç Kurtlar Gülistan Antlaşması ile öz toprağımızı KAĞIT üzerinde bölüşmüş iseler de, eskiden beri Müslüman Türk’ün yurdu olarak tarihin tescil ettiği ve dün de, bugün de Azerbaycan’ın vatan toprağı olan, ama 30 yıldan bu yana Ermenistan’ın işgali altında bulunan Karabağ’ın, şehadet aşkıyla vatan imdadına koşan Azerbaycan’ın civanmert yiğitlerinin Tekbir Nidalarıyla düşmandan temizlenerek yeniden fethedildiğine ve bu sonucun bizzat o muzaffer yiğitler tarafından Şuşa’nın minarelerinden Ezan-ı Muhammedîlerle bütün dünyaya ilan edildiğine şahit olduk.

Gel gör ki; bugünlerde ortalıkta bir “FETVA” meselesidir dolaşıyor; kim, ne için ve hangi maksatla vermiş bu “FETVA”yı? Açıklayayım… Fetva’yı İran’ın dinî lideri Ayetullah Hamaneyn vermiş. Peki fetva’nın içeriği ne? Tırnak içinde ifade edildiğinde fetva aynen şöyle “ Karabağ toprağı İslam toprağıdır.” Peki ne zaman verilmiş bu fetva? Başta Ayetullah Hamaneyn’in Azerbaycan’daki birinci temsilcisi Ocag Necat olmak üzere Azerbaycan içindeki İran’ın propagandistlerinin bilhassa sosyal medya üzerinden yaydıkları haberlere bakıldığında, sanki FETVA Karabağ Muharebesinden önce verilmiş ve yine propagandistlerin youmlarından anlaşıldığına göre Karabağ’ın “ İslam Toprağı” olduğu vurgulamakla, bir taraftan savaşa teşvik perdesi arkasında, Karabağ yalnız Azerbaycan’ın değil, İslam Toprağı olması itibariyle onda İran’ın da payı var iması uyandırıyor. 

Halbuki yukarıda ifade ettiğimiz gibi Karabağ, Kadim Türk Yurdu olmakla İla-i Kelimetullah yolunda    feda-ı can eden o yüce millet ve şerefli tarih adına dün olduğu gibi bugünde Azerbaycan Türkü’nün yurdu, Azerbaycan Devletinin vatan parçasıdır.

Bu fetvayı verenler ve O'nun arkasına sığınanlar bu tezatlara ne diyecek?

Öncelikle ifade edeyim ki, bu güne kadar uluslararası toplantılarda ne zaman Ermenistan’ın Azerbaycan’ın toprağı olan Karabağ’ı silah zoruyla işgal etmiş olduğu karar altına alındıysa her seferinde İran bu kararların aleyhine Ermenistan’ın lehine oy kullanmıştır.

İkinci olarak ifade edelim ki; 44 gün devam eden Karabağ savaşı sürecinde İran’ın resmi ajansları ve sosyal medyası, dünyanın dört bir yanından toparlanıp gelen ve Ermenistan saflarında Azerbaycan ordusuna karşı savaşan PKK’lıları görmezden gelerek “Azerbaycan tarafında teröristler dövüşüyor” yaygarasını koparmış ve fiilen Azerbaycan ordusunu terörist olarak göstermek suretiyle Ermenistan’ın yanında yerini almış oluyordu.

Yetmedi dahası var!

30 yıl devam eden işgal döneminde Ermenistan Karabağ’daki Müslüman Türk’e ait ne kadar iz varsa; mescit, namazgah, mezar taşlarını dahil hepsini tahrip edip dağıtırken veya mescitlerimizi adını anmak istemediğim, sizce malum olan o hayvanın ağılına çevirmişken, İran bundan hiç rahatsızlık duymadı ve Ermenistan’la dostane ilişkilerini yürüttü, Ermenistan’ın dünyaya açılan penceresi oldu. O kadar ki, dostane ilişkiler meyvasını vermiş ve yapılan antlaşmalar doğrultusunda İran, Müslüman Türk’ün el emeği olan Şuşa’daki Gövher Ağa mescidini restore edip sanki orası vaktiyle İranlılar tarafından yapılmış gibi ecdadın izlerini silme yolunda bihayli yol almıştı. 

Aynı şekilde Müslüman Türk’ün el emeği olan Erivan’daki Göy Mescid’i Fars Mescidi gibi dünya kamuoyuna taksim edip orasını İran’ın Ermenistan’daki kültür merkezi haline getirmişlerdi.

Bütün bunlar Ermenistan’ın Karabağ’ı işgal ettiği 30 yıllık süre içerisinde oluyordu. Sen bırak FETVA’yı “metfayı”! sen,  söyle bana dostunu, ben de söyleyeyim sana kim olduğunu. Bu kadar kısa ve öz. Sen benim kardeşimin ocağını söndüren, vatanını talan eden Hocalı’da onu soykırıma tabi  tutan bir zalimle kuzu sarması can dostusun, sen benim düşmanımla sarmaş-dolaş dost iken, vatan imdadına koşan,  Azerbaycan’ın yiğitleri, kanlarıyla Karabağ’ı bir kere daha sulayıp atayurdunu azad ettikten sonra sen kalkmış malumu ilan mahiyetinde, ne demek istediği pek anlaşılmayan bir Fetva ile Azerbaycan halkına şirin görüneceksin, yandaşların da o fetvanın arkasına saklanarak iki yüzlülüğün en alasını örnekleyecekler. Hayır mümkün değil, hedefinize ulaşamayacaksınız, Azerbaycan halkı artık uyanmış, bayrağındaki hilal ve yıldızın, alrengin yandaş ve gardaşıyla gönülden kaynaşmış ve bir bütün olmuşlardır.

Peki buna ne diyeceksiniz!

İran’ın Ermenistan’la olan iyi ilişkileri sonucu İran’lı bazı şirketler Azerbaycan’ın Ermeni işgali altındaki topraklarında 30 yıla yakın bir süredir asıl mal sahibinin rızası hilafına oraları ekip biçmektedirler. Bizim bildiğimiz Caferî Fıkhı’nda gasbedilen arazide namaz bile kılınmaz, şayet kılınırsa batıldır. Peki şimdi soruyorum; bu hükme rağmen siz benim Azerbaycan’lı kardeşimin Zalim Ermeni tarafından gasbedilen toprağını 30 yıldır ekip biçiyorsunuz, bunun hükmü ne olacak? Kimden helallik alacaksınız? Paşiyan’la kucaklaşmak sizi kurtaracak mı? Yoksa Fetva’yı yaygınlaştırmakla zımnen Azerbaycan halkından helallik mi dilemek istediniz?

Pes artık!

Bu kadarını hiç tahmin etmemiştim! Nedir diye merak ettiniz değil mi? Söyleyeyim; Azerbaycan toprakları Ermeni işgali altındayken, Ermenistan’da resmî kayıtlara geçip Dağlık Karabağ’a yatırım yapan bizim oralardaki izlerimizi silip oraların ermeni yurduna dönüşmesi için emek sarfeden sermaye ortaya koyan İran şirketlerinin sayısı 50’nin üzerinde.

Emin olun ki bu kadarını hiç tahmin etmemiştim. Onlar he ne kadar yerli işbirlikçileriyle el ele verip Türkiye-Azerbaycan kardeşliği üzerine gölge düşürmeye çalışırsa çalışsınlar, asla muvaffak olamayacaklardır. Biz yalnız sözde “bir millet iki devlet” değiliz. Biz hem sözde, hem de gönülde hem de fiiliyatta bir millet iki devletiz.

Biz artık öz benliğimiz ve kardeşliğimiz içinde özümüze gayıttık, birbirimizin doğma kardeşi olduğumuzu Karabağ’ın azadlığı uğruna akıttığımız müşterek kanımızla pekiştirdik.

Artık bu uğurda şehitlerimizin ana-bacıları, oğul-kızları, hayat arkadaşları narahat olmasınlar, müsterih olsunlar, onların gözyaşları şehitlerin gezip dolaştığı cennette aheste aheste akan ırmaklara karışıp onlara hız katacak, kendileri için de mazilerini arındıran nur damlaları olacaktır. 

Birdir bizin her halimiz

Sevincimiz- Melalimiz,

Bayraklardaki hilalimiz

Azerbaycan-Türkiye

Kalın sağlıcakla sevgili dostlar.