İran’a Esad eleştirisi
Abone olDışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye Devlet Başkanı Esad’ın, halkına güvenmeyerek 2011 yılında çok adaylı bir seçimi göz önüne almadığın...
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye Devlet Başkanı Esad’ın,
halkına güvenmeyerek 2011 yılında çok adaylı bir seçimi göz önüne
almadığını ve şuanda bunun doğurduğu bir faciayla karşı karşıya
olunduğunu söyledi. Davutoğlu, İran yönetimini de Esad’a "güçlü
mesajlar iletemediği" gerekçesiyle eleştirdi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, New York’taki Grand Hyatt Hotel’de
gerçekleştirilen Asya’da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler
(AİGK/CICA) 2. Gayri resmi Dışişleri Bakanları Toplantısı’na
katıldı. Davutoğlu, toplantı sonrasında gazetecilerin sorularını
cevaplandırdı.
Türkiye’nin kimyasal silahların yasaklanması yönünde her türlü
desteği vereceğini söyleyen Davutoğlu, “Bunda kimsenin tereddüdü
olmasın ve bu olumlu gelişmeyi de her zaman takdir ettik. Ama
sadece kimyasal silahlar üzerinden tartışıp sanki kimyasal silahlar
sorunu çözülürse Suriye’yle kalıcı bir barış sağlanır gibi bir
kanaatle BM Güvenlik Konseyi kararını sadece buna inhisar ettirmek
doğru bir yaklaşım değil. 120 bin insan kimyasal silahla ölmedi ve
milyonlarca insanın mülteci durumuna düşmesi de sadece bu sebeple
olmadı. Bu konular ihmal edilirse aksine bundan sonra rejim
kimyasal silahlar dışındaki silahlarla çok daha büyük bir baskı
uygular ve çok daha büyük mülteci akımlarına sebebiyet verir. Bunun
önüne geçilmesi lazım” dedi.
“BM GÜVENLİK KONSEYİ KARARI OLMAMASI DAHİ BÜYÜK BİR AYIPTIR”
Bu konuyla ilgili bütün BM Güvenlik Konseyi üyeleriyle
konuşulduğunu ifade eden Davutoğlu, “Bu konunun gündemde olmasını
ve mutlaka bir şekilde insani duruma atıfta bulunulmasını söyledik.
Bunun atıfta bulunulmaması gerçekten BM Misyonu açısından da ciddi
bir zaaf teşkil eder. Bunu BM Genel Sekreteri’ne de ifade ettik.
Böylesi bir insani trajedi yaşanırken şuana kadar Suriye’deki
insani durumla ilgili hiçbir BM Güvenlik Konseyi kararı olmaması
dahi büyük bir ayıptır, büyük bir utançtır. Geçen sene 30
Ağustos’ta bunun için BM Güvenlik Konseyi toplantısı yapmıştık”
ifadelerini kullandı.
BM Güvenlik Konseyi’nin mülteciler konusunda bir basın
açıklamasında bile anlaşamadığını dile getiren Davutoğlu, “New
York’tan Cenevre’ye geçeceğim. Cenevre’de yine BM Mülteciler Yüksek
Komiseri’nin başkanlığında komşu ülkeler olarak, diğer ilgili
ülkelerle birlikte BM’de bir araya geleceğiz. Dolayısıyla orada da
bunları tartışacağız. Mülteciler sorunu Türkiye, Ürdün, Lübnan ve
Irak’ın üzerine terk edilmemelidir. Biz elimizden geleni yapıyoruz
ancak mülteciler konusunda mutlaka daha kalıcı adımlar atılması
lazım. Dolayısıyla bunları hep muhataplarımızla ele alıyoruz. Ümit
ederiz ki güçlü bir karar tasarısı çıkar. İnsani duruma da cevap
verecek bazı tedbirler alınır” diye konuştu.
“İRAN, ESAD YÖNETİMİNE GÜÇLÜ MESAJLAR İLETEMEDİ”
Davutoğlu, İran’ın her zaman Suriye ve bölgesel konularda katkı
yapacağına inandıklarını belirterek şunları söyledi:
“Bunun içindir ki ikili angajmanla, Suriye yönetimiyle yaklaşık 10
ay sürdürdüğümüz çabalar sonuçsuz kalınca benim ilk ziyaret ettiğim
ülkelerden biri İran oldu, Temmuz 2011’de. Ve İran tarafının da
devreye girerek Suriye’deki bu baskıların sona erdirilmesi ve
reform sürecinin başlaması için tavsiyelerde bulunmak için birlikte
çalışma teklifinde bulundum. Daha sonra da İran’la çok değişik
düzeylerde ikili temaslarımız hep devam etti bir çözüm bulunması
yönünde. Geçen sene de Türkiye-İran-Mısır üçlüsü olarak, Dışişleri
Bakanları olarak yine geçen sene Güvenlik Konseyi marjında da bir
araya geldik. Birçok toplantılar yaptık ama Esed yönetimi
Türkiye’den veya bölgeden gelen bu seslere kulağını tıkadı ve her
türlü zulmü yapmaya devam etti. Ancak üzücü olan şuydu ki; İran
yönetimi de bu konuda Esed yönetimine o dönemler güçlü mesajlar
iletemedi. Şimdi yeni bir yönetim var İran’da. Bütün bu
değerlendirmeleri yaptıklarına, yapacaklarına inanıyoruz. Sayın
Ruhani’nin yemin töreninde yaptığımız görüşmede de bunun üzerinde
durduk. Sayın Cevad Zarif’le de dün çok pozitif bir görüşme yaptık.
Konuları çok pozitif ve hiçbir önyargı olmaksızın ele almak
konusunda da mutabık kaldık. Nehir kenarında yaklaşık 45 dakikalık
bir yürüyüşle yaptığımız görüşmede çok olumlu bir intiba edindim.
Ve ilk fırsatta Türkiye’ye gelecek. Daha detaylı konuşacağız.”
“ESAD HALKINA GÜVENMEDİ”
Ruhani’nin seçilmesinin bir umut uyandırdığından bahseden
Davutoğlu, “Biz de çok saygı duyuyoruz kendisinin geçmiş birikimine
ve önümüzdeki dönemle ilgili verdiği mesajlar da son derece
olumludur. Ama nasıl İran halkı Sayın Ruhani’yi birçok aday
arasından seçme hakkı buldu, birçok aday arasında adil eşit bir
seçimle Sayın Ruhani seçildi ve bütün dünyaca da hem meşru hem de
çok saygın bir muamele gördü. Aynı şekilde Suriye halkının da böyle
bir seçim yapma hakkı var. Suriye halkı da şimdiye kadar maalesef
böyle bir hak hiç kullanamadı. Keşke Beşar Esad 2011 yılında bir
seçimi bu anlamda göz önüne alıp böyle bir tercihte bulunsaydı ve
çok adaylı bir seçim içinde kendi meşruiyetini yenileseydi bugün
Suriye bu acıları yaşamamış olurdu. Ama Esad kendi halkına
güvenemedi, güvenmedi. Bunun doğurduğu büyük bir faciayla karşı
karşıyayız. İran’dan bugün beklentimiz ve görüşmelerde de hep ele
aldığımız, alacağımız husus da bütün diğer halkların tercihlerine
saygı duyulması gibi Suriye halkına da kendi yönetimini kendi
liderini seçme hakkının tanınması. Bu anlamda demokrasi ve istikrar
temelinde yeni Suriye’nin güçlü bir şekilde tekrar bölgemize bir
istikrar unsuru olarak dönmesi konusunda İran’la yapılabilecek
bütün çalışmaları yapacağız” şeklinde konuştu.
“BEŞAR ESAD’IN İDARESİNDE BİR SURİYE ARTIK MÜMKÜN DEĞİL”
Beşar Esad’ın sürecin parçası olacağının hiçbir yerde
söylenmediğini kaydeden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “Aksine geçen
senenin Haziran’ında 1. Cenevre Konferansı’nda varılan sonuç şudur;
‘Eli kana bulaşmamış yetkililerden oluşacak iki taraf arasında bir
geçiş hükümeti kurulması ve bu geçiş hükümetinin tam bir yetkiye,
bütün yürütme gücüne sahip olması.’ Şimdi buradan çıkacak herhalde
kimse Beşar Esad’ın elinin kana bulaşmamış olduğunu iddia edemez.
Dün Sayın Obama’nın da konuşmasına baktığınızda aslında verilen
mesaj açıktır. Sayın Obama da Beşar Esad’lı bir formülün
yürümeyeceği veya Beşar Esad’ın idaresinde bir Suriye’nin artık
mümkün olmadığı konusunda açık bir mesaj vermiştir. Bu anlamda
Cenevre 2’de dahil bütün barışçıl süreçlere destek vermeye devam
edeceğiz ama kendi halkını böylesine bir katliama maruz bırakmış ve
kimyasal silah kullanmış bir liderin de kendi ülkesine barış
getirebileceğine inancımız geçmişte de yoktu, son katliamlardan
sonra bu inancın sadece bizde değil hiçbir makul uluslararası
aktörde kalmamış olduğuna inanıyorum.
(İHA)