İnanmak başarının yarısından fazlasıdır

Bugün sizlerle çok sevdiğim bir hikayeyi paylaşmaya karar verdim. Umut ediyorum, sizlere yaşamınız boyunca artı katacaktır...

Coşkun Karaca coskunk@internethaber.com

Bugün sizlerle çok sevdiğim bir hikayeyi paylaşmaya karar verdim. Umut ediyorum, sizlere yaşamınız boyunca artı katacaktır.

“Eski zamanlarda, korkusuzluğuyla nam salmış bir komutan varmış. Bu komutan, kendi devletinden çok daha güçlü bir devletle savaşa girmiş.

Her iki tarafta savaş meydanında buluşmak üzere ordularıyla yola çıkmışlar. Ancak ortada bir sorun varmış. Bu komutanın ordusu, düşman ordusunun neredeyse yarısı kadarmış. Dolayısıyla bu durum askerler arasında huzursuzluk yaratmaya başlamış. Komutan kazanacağına emin olsa da, buna askerlerinin de inanması gerektiğini düşünüyormuş.

Aklına bir fikir gelen komutan, savaş meydanına gelmeden önceki son tapınağın önünde durmuş. Ordusuna dönmüş ve ‘Bu tapınakta dua edeceğim. Dışarı çıkınca sizlerin gözünün önünde yazı-tura atacağım. Eğer yazı gelirse bu savaşı kazanacağımız, tura gelirse kaybedeceğimiz anlamına gelsin’ demiş.

Tapınağa girdikten yaklaşık beş dakika sonra dışarı çıkan komutan, askerlerine dönmüş ve parayı havaya fırlatmış. Yere düşen paraya ön sıralarda duran diğer komutanlar ve askerler heyecan içinde bakmışlar. Yazı gelmiş. Askerlerin morali biraz olsun düzelmiş. Kendi aralarında: ‘Kazanabiliriz. Neden olmasın?’ demeye başlamışlar.

Savaş günü geldiğinde ise motivasyonları en üst seviyeye gelmiş. Sonuç olarak savaşı sayıca az olmalarına rağmen kazanmayı başarmışlar. Savaştan sonra komutanın yanına gelen yakın koruma askeri: ‘Komutanım, gördük ki askerler başlarda boşuna tedirginlik yapıyorlarmış. Zaten kazanacakmışız’ demiş. Komutan ise cebinden çıkardığı her iki tarafı da yazı olan parayı gösterdikten sonra: ‘Kim bilebilir ki?’ diyerek efsanevi bir cevap vermiş.”

Gelelim bu hikayenin kıssasına… Eğer üstesinden gelmemiz gereken bir şey varsa ve biz başaracağımıza tüm kalbimizle inanmamışsak, sonucun istediğimiz gibi olması pek mümkün değil.

Tersten okursak şayet, bir iş ile ilgili başarılı olup olamadığımız konusunda bir yargıya varabilmemiz için, o işin üstesinden geleceğimize tüm kalbimizle inanmış olmamız lazım. Şayet kendimize tam olarak inanmadan bir şeye kalkıştıysak ve başaramadıysak, bu durum bizim gerçekten başarısız olduğumuz anlamına gelmez!

Unutmamak gerekir ki; kendimizi ne çok yükseklerde, ne de çok aşağılarda görmememiz her zaman için en doğrusu olacaktır.

***

Dolu başak eğik durur...

Bazı insanlar istisnasız olarak hiçbir şeyi beğenmezler. Etrafındaki kişilerin yaptıklarını daima küçük ve önemsiz görürken, kendi yaptıklarını öve öve bitiremezler.

Her şeyi bildiklerini düşünmelerinin sebebi ise; kendilerini geliştirememiş bomboş insanlar olmalarından kaynaklanır. Zaten öğrenmeye başlasalar; yeni şeyler öğrendikçe, mevcut bilgilerinin aslında ne kadar kısıtlı olduğunu bilir ve daha temkinli konuşurlar.

Etrafındaki insanlara laf yetiştirmek için harcadıkları enerjiyi, kendilerini geliştirmek için harcasalar, biraz daha tahammül edilebilir insanlar olurlar aslında.

Gelelim bu problemin çözümüne...

Her saçmalığa "hıhı" demek en geçerli yoldur. Karşınızdakini, gözünüzde ilkokul talebesi olarak canlandırıp, umursamaz bir tavır takınmak da geçerli olabilir. Sizinde söyleyecekleriniz varsa bana yardımcı olursanız ziyadesiyle mutlu olurum. Çünkü cahille uğraşması hakikaten zor!

***

Köroğlu...

Köroğlu tebdili kıyafetle şehre doğru gelirken bir çeşmenin başında, elini yüzünü yıkamak için durmuş.

Yan tarafta birkaç yaşlı teyze söyleniyormuş: "Gözün kör olsun Köroğlu..."

Bu duyan Köroğlu teyzelerin yanına yaklaşmış ve sormuş: "Teyze, Köroğlu kimdir? Size ne yaptı?"

Teyzelerden biri atılmış ve ağzından şu sözler dökülmüş: "Biz Köroğlu'nu tanımıyoruz. Herkes böyle diyor, bizde diyoruz."

İnsanların söylediklerini dikkate almayalım demiyorum lakin olaylar hakkında tam olarak bilgi sahibi olmadan, bilgi sahibi olduktan sonra ise kendi akıl süzgecimizden geçirmeden yorum yapmamalı ve bir sonuca varmamalıyız sanırım.

Sağlıcakla kalın…