Ilıcak'tan Hakan'a mektup
Abone olAhmet Hakan'ın ‘Başbakan süper, suç danışmanda’ başlıklı yazısına Nazlı Ilıcak, bir mektupla cevap verdi. Hakan, mektubu yayınladı.
Nazlı Ilıcak, Ahmet Hakan'ın ‘Başbakan süper, suç danışmanda’
başlıklı yazısına bir mektupla cevap verdi. Hakan, "Nazlı
Ilıcak yanıt verdi" diyerek mektubu yayınladı.
BAŞBAKAN’ı eleştirmek yerine etrafındakileri eleştirmeyi tercih
edenleri analiz eden ‘Başbakan süper, suç danışmanda’ başlıklı
yazıma gazeteci Nazlı Ilıcak’tan yanıt geldi.
Ilıcak mektubunda hem bana cevap veriyor, hem de Başbakan Erdoğan
ile danışman Ömer Çelik’le ilgili düşüncelerini anlatıyor.
Ilıcak’ın daha önce hiçbir yerde okumadığım bu görüşleri, hiç
kuşkusuz ‘haber değeri’ taşıyor.
Bu nedenle ‘noktasına, virgülüne dokunmadan’ yayımlıyorum:
***
Sayın Ahmet Hakan.
Sözlerinizin bana yönelik olduğu anlaşılıyor. Zaten siz de belli ki
benden cevap bekleyerek bu satırları kaleme aldınız.
1- Ben Tayyip Erdoğan’ı eleştiremediğim için çevresini eleştirmiş
değilim. Çünkü Tayyip Erdoğan’ı başarılı buluyorum. Çevresindeki
birkaç isme yönelik eleştirilerim doğrudan doğruya onlarla
ilgilidir. Zaten yazdıklarımın benzerleri AK Parti içinde birçok
kişi tarafından seslendirilmiş, Tayyip Erdoğan’a yakın/uzak bazı
gazeteciler de dile getirmiştir.
2- Gerektiğinde, Başbakan’ı eleştirmekten hiç ama hiç çekinmem.
Tıpkı, Devlet Başkanı Evren’i (12 Eylül’de), Cumhurbaşkanı
Demirel’i (28 Şubat’ta), Başbakan Turgut Özal’ı, Mesut Yılmaz’ı ve
Tansu Çiller’i en güçlü zamanlarında eleştirmekten çekinmediğim
gibi. Hiçbir zaman ‘Ben sana destek verdim, bedel öde’ gibi küçük
hesap içine de girmem, girmedim. Tayyip Erdoğan, her istediğimde
bana randevu vererek, gerekli nezaketi zaten her zaman gösterdi. Şu
anda da bir randevu talep etmiş ve cevabını almamış durumda
değilim. Dolayısıyla bir beklentim karşılanmadığı için çevresindeki
3 ismi eleştirmedim. Sadece genel bir kanaati sütunuma taşıdım.
3- Tayyip Erdoğan’a hiçbir zaman mülákat bahanesi ile gidip,
gazeteci kimliği altında iş takip etmedim. Tercüman’ın ilk çıktığı
günden beri, mevcut olan ve daha sonra karşılaştığımız bazı
sorunları onunla daima paylaştım. Ayrıca bugün AK Parti’nin ve
Tayyip Erdoğan’ın bu ülke için faydalı olduğunu düşünmesem,
desteğimi de sürdürmem.
4- Bütün gelişmelerde beni üzen ancak bir nokta olabilir.
Samimiyetimizin Tayyip Erdoğan tarafından sorgulanması. Belli ki
eleştirdiğimiz çevre, ‘fikir’ değil ‘fitne’ üreterek şu mesajı
veriyor: ‘Bizim yerimiz sağlam. Bize karşı ağzını açanı pişman
ederiz.’ Tek başına bugünkü durum dahi, haklılığımızı bir kere daha
ortaya koyuyor. Çünkü söylediğimiz gibi gerçekler, maalesef
‘prizma’dan kırılarak ancak yerine ulaşabiliyor. Herkes, ‘başımıza
iş gelebilir’ endişesiyle susmayı tercih ediyor. Başbakan’a açıkça
soruyorum: ‘Mülákat bahanesiyle gelip, sizi bir emr-i vakiyle karşı
karşıya bıraktım mı? Randevu aldığımız konu dışında, başka bir konu
hakkında sizinle görüştüm mü?’
Sevgili Ahmet Hakan.
Ben, gücümü şahsi itibarımdan ve dik tavrımdan alırım. Birileri
gibi, bir siyasi güce dayanarak veyahut sürekli aynı fotoğraf
karesinde görünerek ‘adam’ olmaya veya ‘bakan’ olmaya hiç
çalışmadım. Mesleğimde ulaştığım maddi/manevi seviye, daima siyasi
bir partideki konumumdan değil, şahsi kabiliyet ve birikimimden
kaynaklandı. Başkalarını, onları susturmak için karalama
küçüklüğüne ise hiç düşmedim.
Ne küçük dağları, ne de büyük dağları yarattım. Çünkü
alçakgönüllülüğün en büyük meziyet olduğunu bilenlerdenim.
Nazlı Ilıcak
YAZI:Ahmet Hakan
HÜRRİYET