İktidara ağır sözlerle yüklendi
Abone olBaykal yine iktidara yüklendi.. Yargıdaki krizle ilgili konuşan CHP lideri çözüm için partilerini adres gösterdi...
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, yargı krizinde yaşananları darbe
dönemlerine benzetti, "Sanki darbe yapıldı da haberimiz yok, toplu
gözaltılar, adalet dışı yargılama süreçleri başladı" dedi.
Yargıdaki krizi değerlendiren CHP lideri Baykal, "Türkiye bunu taşıyamaz. Böyle gitmez" dedi. 5 yıl önce bu böyle gitmez dediğini anlatan CHP lideri demokrasinin askıya alındığını savundu
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Bolu'da partisinin il kongresinde konuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Şimdiki yaşanan olaylar, sanki
Türkiye'de bir darbe yapıldı haberimiz yok, ilan edilmedi darbe,
darbe doğrultusunda icraatlar başladı. Toplu gözaltına almalar,
tutuklamalar, özel adalet dışı yargılama süreçleri, gözaltılar,
iftiralar, Türkiye'de yaygınlaştırıldı'' dedi.
Partisinin Bolu Kültür Merkezi'nde yapılan il kongresinde konuşan
CHP Genel Başkanı Baykal, ''Bir
'Kürt açılımı yapacağız' dediler. Bu açılımdan sonra geldiğimiz
noktada bunlar memlekete ne kazandırdı Allah aşkına? Bu açılım
tartışması ile Türkiye ne kazandı? Bu gün Türkiye halk kaynaşmış,
birbirini seven, güvenen insanların Türkiyesi mi? 'Onun etnik
kökeni şu, bunun etnik kökeni bu'... Kuşkuların ortaya çıktığı
birbirimize kuşku duyar hale dönüştüğümüz bir toplum haline
getirdiler'' dedi.
''Bu açılımın Kürt kökenli insanlarımızı kucaklamaya, farklılık
taleplerini karşılamaya, onları Türkiye ile kaynaştırıp
bütünleştirmeye yönelik bir yaptırımı olmamıştır'' diyen
Baykal, şunları söyledi:
HABUR'DA HUKUKUN IRZINA GEÇİLDİ
''Terör yapanların suyuna giderek, terör yapanlarla el ele vererek
onlarla işbirliği yaparak sanki terörü önleyebilirlermiş gibi bir
politikanın içine girmişlerdir ve onları kucaklamışlardır. Kürt
kökenli insanları değil, teröristleri kucaklamaya kalkmıştır.
Habur'da sınırda Türk kanunlarına göre suçlu oldukları halde
ellerini kollarını sallayarak sınırdan içeriye girmelerine imkan
verecek şekilde orada seyyar çadır mahkemesi kurdurmuşlardır.
Savcıları oraya göndermişlerdir, hakimleri oraya göndermişlerdir.
Gelenler de 'Ben terör örgütünden ayrılmadım, Öcalan'ın mektubunu
getirmek üzere buraya geldim, pişman da değilim' dediği halde
onlara 'geç, geç' diye mahkeme kararlarıyla Türk Ceza Kanunu'nun
ilgili maddelerini yok sayarak, hukuku katlederek, hukuka tecavüz
ederek, hukukun ırzına geçerek, onları içeriye almıştır.''
''Onlardan bir yetkili diyor ki 'Habur'a gelmeden 3 gün önce
DTP'nin Genel Başkanı Ahmet Türk'le İçişleri Bakanı özel
buluşup...' bu buluşma İçişleri Bakanlığında mı yapılan bir buluşma
mı? Fotoğrafları çekilen, 'saklımız, gizlimiz yok' dedikleri bir
buluşma mıydı?'' sorularını yönelten Baykal, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Atatürk Orman Çiftliği'nin bir işletmesinde, oradaki özel bir
odada kamuoyundan gizli kamuoyuna yansımaması arzusu içerisinde
gizli bir buluşma yaptılar. Ne zaman? Habur'dan 3 gün önce, bunu
bir milletvekili söylüyor. Yine aynı milletvekili diyor ki
'programlandığı gibi gelsinler biz hakimleri, savcıları ayarladık'
diyor. Bunu nerede söylüyor bu milletvekili, yargılandığı mahkemede
hakimin önünde ifade diye söylüyor. Hakime mahkemede bu
milletvekili 'hakimleri, savcıları ayarladı İçişleri Bakanı' diye
ifade veriyor. Türk milletinden neyi saklıyorsunuz siz, Türk
milletini nasıl aldatmaya çalışıyorsunuz siz. Böyle bir ayarlama
olmasa Allah aşkına elinizi vicdanınıza koyun, bir PKK'lı
teröristin, pişmanlık dile getirmeden, 'örgütten ayrıldım' demeden,
gelip elini kolunu sallayarak, serbest içeriye girmesi mümkün
müdür? Olabilir mi böyle bir şey? Nasıl oluyor bu iş. Hangi hukukçu
bilinci, sorumluluğu, eğitimi, vicdanı böyle bir kararın alınmasına
imkan verebilir. Bu ancak ayarlama ile olur. Hukuk ayarlanmış, peki
hukuku kim ayarladı. Hukuku İçişleri Bakanı mı ayarladı, oradaki
hakimi kim ayarladı. Burada ayarlama olduğu kesin. Ayarlama öyle
bir şey ki bir başladı mı her yerde ayarlamaya kalkarsın.''
ERZİNCAN'DA YAŞANANLAR
Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in tutuklanmasına da
değinen Baykal,''Vicdan var, hak
var, adalet var, insaf var. Niye tutukladılar? Çünkü o bir
soruşturma başlatmış. Bir cemaatle ilgili bir soruşturma
başlatmış'' dedi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı'nın savcıyı arayarak ''Bu
soruşturmayı derhal bırak ve gözaltına aldıklarını salıver'' dediği
iddiasını yineleyen Baykal, şöyle
konuştu:
''Şimdi hani bağımsızdı adalet. İş buradan başlıyor. Yani tutuklama
öncesi olaylar nasıl gelişti bilelim. Savcının bir soruşturma
dosyası dolayısı ile ona müdahale ediyor. Kim ediyor? Hükümetten
Başbakan Yardımcısı. Bu müdahale orada başlayınca orada biter mi?
Oradan artık alıyor başını gidiyor. O ısrar edince 'sen o dosyayı
bırak, Erzurum'a ver'. 'Ya niye vereyim benim alanımda olan bir
şey'. Bir ihbar mektubu geliyor. Diyorlar ki 'bunlar terörist
faaliyet yapıyor, silahlı bir çetedir'. Senin 'suç işledi' dediğin
insanlar. 'Silah varsa, terör varsa o zaman özel yetkili mahkeme
bakacak'. 'Özel yetkili mahkeme de Erzurum'da sen o dosyayı
Erzurum'a ver'. Erzincan'daki diyor ki 'Ben silah milah görmedim.
Benim bilgim yok silah konusunda' diyor. 'Olsun silah var, bize
ihbar mektubu geldi' diyorlar. Kendileri ihbar ediyorlar
kendilerini 'silahlıyım' diye. 'Madem silahlı sen bakamazsın'
diyorlar, alıyorlar'' şeklinde konuştu.
Baykal, Başsavcı Cihaner'in
''uydurma'' iddialarla suçlandığını, son olarak gizli tanıkla
''Ergenekon'' suçlamasında bulunulduğunu ifade ederek, sözlerini
şöyle sürdürdü:
''Ne diyor bu tanık? 'Ankara'daki Albay Dursun Çiçek, Erzincan'a
geldi 2009 yılında, seninle buluştu, birlikte tezgah yaptınız,
gizli tanık bize bunu anlattı diyor'. 'Gizli tanık nerede'
diyorlar, gizli tanık kayıp, bulunamadı.
'Ne görüştüm ne buluştum ne telefonla görüştüm. Ankara'daki albayla
hiçbir ilgim yoktur' dedi. Albay'a sordular 'Sen geçen yıl
Erzincan'a gitmişsin, konuşmuşsun'. 'Ben 1992 yılında bir kere
Erzincan'a gitmiştim, onun dışında gitmişliğim yok'. Böyle hukukun
işlediği bir yerde hukuktan, demokrasiden söz etmek mümkün mü?
DARBE DÖNEMİ
Böyle haksızlıklar, zulümler bazı durumlarda bazı ülkelerde
ortaya çıkar. Türkiye'de de böyle haksızlıkların yapıldığı zamanlar
olmuştur. Bu kadarını ben hiç hatırlamıyorum da. Ama darbe
dönemlerinde hukuk askıya alınır, iftira işler, yalan işler,
haksızlıklar yapılır, bazen zulüm düzeyinde haksızlıklar yapılır.
Ama bunlar darbe dönemlerinde olur. Birileri gelmiştir, yönetimle,
devletin organları ile temsilcileri ile görülecek hesabı vardır. O
hesabı görmek için tutuklatır, gözaltında tutar, aylarca mahkemeye
çıkılmaz, her türlü hukuk ihlali olur. Ne zaman olur? Demokrasinin
askıya alındığı dönemde olur. Şimdiki yaşanan olaylar, sanki
Türkiye'de bir darbe yapıldı haberimiz yok, ilan edilmedi darbe,
darbe doğrultusunda icraatlar başladı. Toplu gözaltına almalar,
tutuklamalar, özel adalet dışı yargılama süreçleri, gözaltılar,
iftiralar, Türkiye'de yaygınlaştırıldı...''