Hürriyet Gazetesi'nden İsmet Berkan ve Sebati Karakurt
neredeyse bir aydır sokağa çıkma yasağı olan Diyarbakır Sur
ilçesine gitti.
Sur'da aslından neler olduğunu hepimiz merak ediyoruz.
Bildiğimiz asker ve PKK'nın çatıştığı.
Bunun dışında kaç terörist öldürülmüş, çatışmalar ne durumda,
hendekler açılıyor, kapanıyor gibi haberler de zaman
zaman olayların şiddetine göre artıyor, azalıyor.
Öldürülen çocuklar olduğu haberleri geliyor sonra...
Sosyal medyaya bakarsan "teröristler çocuk
öldürdü" diyenler kadar "devlet çocuk
öldürdü"diyenler de var. Sosyal medyanın manipülatif
yanına aldırmadan geçiyoruz o yüzden. Kafamız"Çocuklar öldürülüyor"
cümlesiyle zonklarken...
Sahi o masum yavrucakların öldürülmesini neye yoracağız?
"Hah, tamam Hürriyet gitti bölgeye, habercilik
yapacak" diye bekliyor haliyle insan.
Hani medyanın amiral gemisi ya, o
bakımdan...
İki gündür sözde Sur haberi okuyoruz Hürriyet'te.
İsmet Berkan'a yapılan eleştirilerin sosyal medyada dozu aşarken
geçmişi karıştırmadan yazıyorum bu yazıyı, bilginize. Hele Kabataş
muhabbetine hiç girmiyorum.
Fakat İsmet Berkan, Sur'la ilgili öyle çok merak edilen konu
varken, ilk gün bindiğin zırhlı aracın teknik özelliklerini
anlattın.
Manşeti de "Kurşun yağıyor" diye attı
Hürriyet.
Sur'da kurşun yağdığını bilmek için Sur'a gitmeye gerek
var mıydı acaba? (Gerçekten sormuyorum elbette)
Sur'dan bildiren İsmet Berkan bize dün özetle: "Asker
böyle çatışıyor, emniyet böyle koruyor, Sur eski Sur
değil..." değil.
Bir aydır sokağa çıkma yasağı olan bir ilçede, her şeyin eskisi
gibi olmasını falan mı bekliyordu acaba?
Hadi dün böyle geçti.
Bugün bakıyoruz Sur'dan bildiren İsmet Berkan haberine şunu
diyor özetle; "Sur eski Sur değil ama Diyarbakır'da hayat
eskisi gibi, kafeleriyle, barlarıyla, tatlıcısıyla
falan..."
Okurken şaştım kaldım.
Şirin bir gezi yazısı okur gibi oluyor insan.
Hazır gitmişken esnafla konuşmayı ihmal etmemiş ama hakkını
yemeyelim.
Esnaf ne diyor, onu da bir özet geçeyim size: "Bu işi
çözerse Erdoğan çözer"...
İki gündür okuduğumuz Hürriyet'in Sur haberlerinden zırhlı aracın
teknik özellikleri dışında neredeyse bilmediğimiz hiçbir şey
çıkmadı. Onu da zaten meraklısı biliyordur muhtemel.
Tam bir hayalkırıklığı, tam bir fiyasko!
Basının amiral gemisi olarak adlandırılan Hürriyet'e bu
Sur Gezisi haberi hiç yakışmadı.
Kamuoyunun kafasındaki sorulara, acabalara ne cevap oldu, ne de
kıyısından köşesinden geçti.
Bir aydır sokağa çıkamayan insanlar ne yapıyor, ne yaşıyor?
Çocuklar ne durumda? Yaşananlardan sonra PKK'ya ve devlete
bakışları nasıl?
"Ne, nasıl, nerede, ne zaman, kim?" Bunların
hiçbirisi yok.
Sadece İsmet Berkan'ın "Sur'da bir tur attım muzaffer mi
muzaffer" pozları var ortada.
Hele bugünkü Sur haberinden sonra aklımızda bu fotoğraf
kalıyor:
"Diyarbakır'da sokaklar ışıl ışıl"...
Tıpkı Enis Berberoğlu'nun Hürriyet'in genel yayın
yönetmeniyken 3 yıl önce Şemdinli dağlarında verdiği bu fotoğraf
gibi: