Hükümete saldıracağız...
Abone olCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Sen terör örgütü üyelerini yetiştirip, Suriye’ye gönderirsen, terör ihraç edersen sonu bu olur. Bu iş...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Sen terör örgütü
üyelerini yetiştirip, Suriye’ye gönderirsen, terör ihraç edersen
sonu bu olur. Bu işin sorumlusu Recep Bey’dir. Eğer komşunuzda
yangın çıkarsa, su alıp söndürmeye çalışırsınız. Söndürmezseniz
yangın size de sıçrar” dedi.
CHP’nin 18 Mayıs-15 Haziran 2013 tarihleri arasında Türkiye’nin
dört farklı ilinde düzenleyeceği “Özgürlük ve Demokrasi”
mitinglerinin ilki Aydın’da gerçekleştirildi. CHP Genel Başkan
Yardımcısı Gürsel Tekin ve CHP’li vekillerin Ege’yi karış karış
gezerek davette bulunduğu miting için binlerle kişi sabahın erken
saatlerinden itibaren Aydın’a akın etti. Geniş güvenlik önlemleri
altında gerçekleşen miting öncesi İstasyon Meydanı’nı dolduran
kalabalık, CHP Muğla Milletvekili Sanatçı Tolga Candar ve Faruk
Demir’in konserleriyle coştu. Uçakla İzmir’e gelen CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise, saat 18.00 sıralarında Aydın’a
ulaşarak partililerine hitap etti. Mitinge CHP Genel Başkan
Yardımcıları Gürsel Tekin, Umut Oran ve Bülent Tezcan ile CHP Ege
Bölgesi milletvekilleri, CHP’li belediye başkanları ve parti
yöneticileri de katıldı. 31 dereceyi bulunan sıcaklığa rağmen
Ege’nin dört bir yanından alanı dolduran partililer,
Kılıçdaroğlu’na sevgi gösterilerinde bulundu.
“Aydın’dan bütün Türkiye’ye selam olsun” diyerek sözlerine başlayan
Kemal Kılıçdaroğlu, “Bugün ülke çiftçimiz zor durumda. Bunun
hesabını sormak benim boynumun borcu. Buradan tüm Türkiye’ye
sesleniyorum. Sadece çiftçiyi, sadece esnafı değil; ülkenin onurunu
da korumak zorundayız. Birlerinin taşeronu olursak karmakarışık
oluruz. Her sabah gazeteleri açan ‘Nedir bu ülkenin hali’ diyor. Oy
verdik. 10 yıldır bir iktidar var. Kardeş kavgası var. O zaman
oturup yeniden düşünmek zorundayız. Dış politika çok önemli. ‘Bütün
komşularla barış içinde olacağı’ diye geldiler. Şimdi bütün
komşularımızla kavgalıyız. Suriye’de demokrasinin olmadığı
söyleniyor. Ne söylenirse söylensin. CHP olarak bizim görüşümüz
Atatürk’ün söylediği gibi ‘Yurtta barış, dünyada barıştır’. Yurtta
ve dünyada barış istiyoruz” diye konuştu.
“ESAD VE ERBAKAN’I SIRTINDAN VURDU”
Türkiye’nin Suriye politikasını eleştiren Kılıçdaroğlu, “Bir
ülkenin başbakanı ‘kardeşim’ dediği, eşiyle birlikte tatil yaptığı
bir ülkeyle bir gece düşman oldu. Batı’nın egemen güçleri ona görev
verdiler, ‘Suriye’ye savaş açacaksın’ dediler. Türkiye Cumhuriyeti,
tarihinde hiçbir zaman bir komşusuna düşmanlık beslemedi. Bu tablo
Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışmıyor. Ama Özgür Suriye Ordusu’nu
burada kurdular. Silah verip, ceplerine para koydular. Suriye’de
akan kanın sorumlularından birisi AKP hükümeti ve hükümetin
başındaki Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bu hükümete saldıracağız ve bu
hükümeti düşüreceğiz. Halkın desteği ve halkın gücüyle bunu
yapacağız. Sen terör örgütü üyelerini yetiştirip, Suriye’ye
gönderirsen, terör ihraç edersen sonu bu olur. Bu işin sorumlusu
Recep Bey’dir. Eğer komşunuzda yangın çıkarsa, su alıp söndürmeye
çalışırsınız. Söndürmezseniz yangın size de sıçrar. ABD’ye
gitmesini biliyor ama Reyhanlı’ya ve Uludere’ye gidebiliyor mu? Ben
Reyhanlı’ya da gidiyorum, Uludere’ye de gidiyorum. O polis
ordusuyla gidiyor ama ben yalnız başıma, milletvekili
arkadaşlarımla gidiyorum. Kendisini en başta uyardım. İlk
uyardığımda Suriye’de 4 kişi ölmüştü. ‘Bu politika yanlış. Bunun
faturası sansa değil vatandaşa çıkar’ dedik. Suriye’de 200 bin
Müslüman öldü. Madem bu kadar demokrattı, Irak’ta 1,5 milyon insan
öldü sesi çıkmadı. Esad’a ‘Kardeşim dedi’ sırtından bıçakladı.
Erbakan’ı arkadan bıçakladı” şeklinde konuştu.
YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI
Seçim meydanlarında ‘Özgürlükçü bir anayasa’ sözünü verdiklerini
anımsatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu iş için arkadaşlarımızı görevlendirdik. İlk başta ‘AKP ile niye
aynı masaya oturdunuz’ diye eleştirdiler. Neden oturduk. Çünkü,
AKP’nin maskesini indirmek için. Hiçbir güç, Recep Bey dahil
anayasadan Türk sözcüğünü çıkaramaz. CHP, asla buna izin vermez.
Hiçbir güç anayasadan ‘Türk milleti’ kavramını çıkaramayacak.
Mustafa Kemal Atatürk’ün kuruculuğu ve önderliği Anayasa’nın baş
kısmında hep yer alacaktır. Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları
asla bunu kaldıramayacak. Anayasanın ilk üç maddesi asla
değiştirilemez. Buna asla izin vermeyeceğiz. Başkanlık sistemi asla
parlamentodan geçmeyecektir. Bizim ölülerimizi ve bedenlerimizi
çiğnemeden Türkiye’de bir rejim değişikliğine asla izin
vermeyeceğiz. Demokratik ve laik hukuk devleti CHP’nin asla
vazgeçemeyeceği temel bir ilkedir.”
İktidarın Anayasa’nın ilk üç maddesinden rahatsız olduğunu öne
süren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Neden bu üç maddeden rahatsızlar? Neden rahatsız oldukları ben çok
iyi biliyorum. Asla ve asla ben ‘TC’nin Başbakanıyım’ diyemiyor. TC
ile senin alıp veremediğin ne? Siyasetçinin görevi sadece
ekonomiyle sınırlı değil. Yöneticinin adaleti de olmalı. Adalet
kamunun vicdanı demektir. Adaletin olmadığı yerde hayat biter.
Devletin temeli adalettir. Adaleti incitirseniz, adaleti yok
sayarsanız; devleti yıkarsınız. Bu mahkemeler, iktidarın
mahkemeleri adalet dağıtıyor mu? Bu ülkenin mahkemelerinin adalet
dağıtmadığın bende biliyorum, sizde biliyorsunuz. Hitler’in
Almanya’sının 21. yüzyıl versiyonu Silivri’de ve Trakya’da
yaşanıyor. Herkes hapiste. Onun için demokrasi ve özgürlük mitingi
diyoruz. Onun için alanlardayız. Yeniden özgürlükleri getirmek için
hep beraber bu mücadeleyi yapacağız. Çocuklarımız için yapacağız.
Gençlerimiz, yaşlarımız ve kadınlarımız için yapacağız. Eğer biz
özgürlüğü ve demokrasiyi yeniden inşa edersek çağdaş bir Türkiye’yi
geleceğe bırakabiliriz. Bunun yolu çalışmaktan ve azimden geçer. Bu
kararlığı hep birlikte göstereceğiz. Türkiye’yi yeniden
kalkındırmak ve özgürleştirmek bizim boynumuzun borcu.”
“DEMOKRAT DEĞİL, DİKTATÖR”
Türkiye’de özgürlük ve demokrasinin kısıtlandığını iddia eden
Kılıçdaroğlu, “Tek parti rejimine doğru gidiyoruz. Birlerinin
gönlünde başkanlık sistemi yatıyor. Bir ülkede gencecik üniversite
öğrencileri hapislerde yatıyorsa, bu rejimin adı demokrasi olmaz.
‘Benim ayaklarıma bağ oluyorlar’ diyen bir adam demokrat değil,
olsa olsa ‘diktatör’ olur. 23 Nisanları ve 19 Mayısları
yasakladılar. Kendi milli bayramlarını yasaklayanlara demokrat
denmez, dense dense diktatör denir. Yıllarca hakim karşısına
çıkmayan, çıkarılamayan, gizlilik kararı olduğu için avukatı bile
neyle suçlandığını bilmeyen bir adama demokrat değil, diktatör
denir. Grev yapmak isteyen işçinin hakkını savunmayan adama
demokrat denmez, diktatör denir. Çiftçiye ‘Al ananı da git’ diyen
adam demokrat denmez, dense dense diktatör denir. Avrupa’nın en
büyük, dünyanın üçüncü büyük barosu olan İstanbul Barosu’nun
yöneticileri haksız bir şekilde yargılanıyor. Bunu sağlayan adama
demokrat denmez, dense dense diktatör denir. Böyle bir insan
dünyanın her yerinde diktatör denir” şeklinde konuştu.
“CHP’Lİ BELEDİYELERİ SORGULAMAZSAN NAMERTSİN”
Aydın Belediyesi’nin de aralarında bulunduğu CHP’li belediyelere
baskı yapıldığın öne süren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“CHP’li belediyelere her fırsatta, sabahın köründe operasyon
yapılmasına izin veren insana demokrat denmez, dense dense diktatör
denir. Aydın’dan sesleniyorum. İster Aydın, ister Antalya, ister
Eskişehir olsun, nerede bir CHP’li belediye varsa üzerine gitmezsen
namertsin. Çünkü bizim verilemeyecek hesabımız yok. Kul hakkı
yemeyiz. 5 kuruşun hesabını veririz. Siyasete yırtık ayakkabıyla
girip, dünyanın en zengin başbakanlarından olmadık. Halka hizmet
etmeyi, Hakka hizmet olarak kabul ettik.”
“Meydanlar bizimdir. Meydanlar Recep Tayyip Erdoğan’ın babasının
malı değildir” diyerek sözlerini sürdüren Kılıçdaroğlu, “İnsanlar
gelecek, meydanlarda özgürce düşüncelerini söyleyecekler. Biz bu
meydanları Köroğlu’nun azmi ve kararlığı ile gümbür gümbür
gümbürdetirsek, kimse halkının gücünün karşısına duramaz. Sizin
sesiniz güçlüdür. Her birimiz bir Köroğlu kararlığında hareket
edersek, yapamayacağımız şey yoktur. Biz bu ülkeyi yolda bulmadık.
Demokrasi ve bayrak için şehitler verdik. Bu bedeller birilerini
alıp götüreceği bedeller değildir. Meydanlarda toplanacağız. Kalkın
gücü iktidarın gücüdür. Halkın gücü gelecek iktidarın gücüdür,
demokrasinin gücüdür. Bu topraklarda insan sevgisi var. Bu
topraklarda kavga değil, barış istiyoruz. Bu nedenle birileri
‘Benim sözüm geçer. Ben ne dersem o olur’ derse ve birileri
milletvekillerini el kaldırma indirme mekanizması olarak görürse
orada demokrasi olmaz. Onun için özgürlüğe ve demokrasimize sahip
çıkacağız. Her mücadele zulme ve zalime karşı yapılıyor.
Mücadelemiz ve kavgamız aydın olsun. Önümüzde seçimler var.
Bağımsız Türkiye için, çocuklarımıza güzel bir Türkiye bırakmak
için beraber mücadele edersek sonuç alırız” dedi.
Alanı dolduran kalabalığa “Akil adamları kabul ediyor musunuz?”
diye soran Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bir kişin akil adamı olmaz. Akil adamları toplum belirler, kişiler
belirlemez. Akil adamlar akıllarını siyasi otoriteye kiralayan
adamlar değildir. Akil adamlar kafasını kalkın sorunlarına yoran
insanlardır. CHP olduğu sürece demokrasi, anayasa ve özgürlükleri
kavramlar ve kişiler ne olursa olsun her yerle korumak için
mücadele edeceğiz. Endişe etmeyin, bize güvenin. Cumhuriyet Halk
Partisi’ne güvenin. Baskılar gelecektir, halka dayatmak
isteyeceklerdir. Halk en büyük güçtür. Siz en büyük güçsünüz.
Gücünüzü gösterin. Kaçanlar kaçsın, meydanlar halkın olsun.”
Büyük sevgi gösterileri arasında kürsüden inen CHP Lideri Kemal
Kılıçdaroğlu, büyük bir güçlükle aracına kadar ulaşarak İzmir’e
doğru yola çıktı. Coşkulu kalabalık Kılıçdaroğlu’nu konvoy
oluşturarak Aydın çıkışına kadar uğurladı.