Bir süredir hasta olmam sebebiyle
yazı yazamadım ve dolayısıyla köşem boş kaldı. Şükürler olsun,
tekrar sizlerleyim. Salgın var sanırım. Aman dikkat edin kendinize.
Bayağı sıkıntılı oluyor atlatması. Neyse, Allah başka dert vermesin
diyor ve konularıma başlıyorum.
Biz devlet geleneği olan bir ülkeyiz. Bize
sığınanlara tarih boyunca her zaman kucak açmayı bildik. Zorda
olana sırtını dönmek diye bir adetimiz yoktur.
Biliyorsunuz ki, Suriye'den gelen
mültecileri elimizden geldiğince kabul ediyoruz. Onları zor durumda
bırakmamak bizler için mühim. Ancak artık biz zorlanmaya başladık.
Mültecilerin temel ihtiyaçlarını karşılamak adına maddi olarak
ciddi bir pay ayrılmış durumda. Yıllardır yapılan bu harcamalar
artık ekonomimize yük getirmeye başladı. Manevi olarak ülkemizin
göğüslediği yükün onda birini bile yüklenmeyen Avrupa ülkeleri,
utanma belasına maddi anlamda bir şeyler yapmaya kalkıştı. AB,
bizim yaptığımız harcamalara nazaran devede kulak denebilecek kadar
küçük bir rakamda karar kıldı. Ancak İtalyan hükümeti şuanda bize
yapılmak istenen 3 milyar Euro gibi komik bir rakamın ödemesinin
yapılmasına muhalefet ediyor!
Biz devlet geleneği olan bir
ülkeyiz. Bize sığınanlara tarih boyunca her zaman kucak açmayı
bildik. Zorda olana sırtını dönmek diye bir adetimiz yoktur. Gelin
görün ki; İtalyan hükümeti farkında olmadan kendilerini rezil
etmekle meşgul! Nasıl bir geçmişiniz ve geleneğiniz var ki, zorda
olanlara yeterince yardım etmiyor, yardım etmeye çalışanlara da
köstek oluyorsunuz! Ha bu arada unutmadan, rakama sakın takılmayın
lütfen. 3 Milyar Euro bizi fakirde etmez, zenginde ama iş şeklen
yanlış...
***
Kuralcılık önemlidir. Yaşamımızdaki
doğruları bulmalı ve onları koruma adına kurallar koymalıyız.
Devlette de işler böyle yürür. Toplumun güvenliği ve huzuru adına
bir takım kurallar vardır. Şimdi burada mesele, kuralları net
olarak koymak ve onları uygularken keskin olmak.
Geçen gün yaşadığım bir olayı
sizlerle paylaşayım. 5 genç bir ticari taksiye binmek istediler.
Taksici ise 5 kişinin taksiye binmesine karşı çıktı ve gençlere
sadece 4 kişi binebilir dedi. O sırada konuşmayı dinleyen diğer bir
taksici, gençlerin tamamını kendi taksisine aldı ve yola koyuldu. E
bunlar olabilecek şeyler ne var bunda demeyin. Ben gençleri
taksisine almayan kişiyle görüştüm. Bana güvenlik açısından doğru
olmadığını söyledi. Haklıydı. Bunun nedeni emniyet kemerinin
sayısından gelir. Ben yurtdışında bir çok ülkeyi gezme fırsatı
bulan biri olarak, gelişmiş ülkelerin tamamında bu uygulamayı
gördüm. Çünkü bir araçta toplamda 5 tane emniyet kemeri olur. Bu
sebeple araçlara şoför dahil en fazla 5 kişi binebilir. Mantığı
buradan gelir gelmesine ama bizim ülkemizde bu uygulanıyor mu?
Herkes emniyet kemerini takıyor mu? Hadi o olmuyor da, peki biri
için güvenli olmayan, diğeri için nasıl olağan olabiliyor. Yani
kural nedir bu konuda? Yolcu güvenliğini sağlamanın faktörleri
kişiden kişiye değişir mi? Tabi buradaki örneğe takılmayın. Çünkü
birçok alanda bu tutarsızlığı yapıyoruz. Diyorum ki;
yapmayalım...
Sağlıcakla kalın...