Hasetçigiller'i bilir misiniz?

Aslında biliyorsunuz ama adlarını kendinize göre başka bir şey koymuşsunuzdur. O yüzden yadırgadınız şimdi.

Coşkun Karaca coskunk@internethaber.com

Aslında biliyorsunuz ama adlarını kendinize göre başka bir şey koymuşsunuzdur. O yüzden yadırgadınız şimdi.

Hani siz ne yaparsanız yapın bir türlü beğendiremediğiniz kişiler var ya, işte onların bağlı olduğu familya... Aslında onlarda içten içe takdir eder kimi zaman. İçinden takdir etmek zorunda kaldığı şeylerin sonucunda, sizlerin elde ettiği başarıları daha da katı şekilde reddeder ve küçümserler.

Örneklendirerek devam edeyim. Bir arkadaşımdan bahsedeceğim size!..

Okumayı çok sever ve birikimlerini, etrafındakilere, konuşmak yerine yazarak sunmak isterdi.

 Okumayı çok sever ve birikimlerini, etrafındakilere, konuşmak yerine yazarak sunmak isterdi.

Bu yazma tutkusu öyle büyümüştü ki içinde, ilk olarak bundan 9 yıl önce bir blog sitesinde yazarlığa başladı. Hevesle, etrafındakilerle paylaştı sevincini ama beklediği geri bildirimi alamadı. Ne de olsa altı üstü bir blog yazarıydı!

Bir müddet sonra daha çok ziyaret edilen başka bir blog sitesinde yazarlığa başladı. Ama değişen bir şey yoktu, nihayetinde altı üstü bir blog yazarıydı!

Bir kaç yıl sonra internet üzerinden yayın yapan bir haber sitesinde yazarlığa başladı. Heves etti ve bakın böyle böyle oldu dedi. Yine olmamıştı. Çünkü bu site henüz bir kaç yıllıktı ve bu konuda henüz çömez sayılırdı. Yani öyle takdir edilecek bir tarafı yoktu arkadaşımın.

Aradan yıllar geçti. Ankara'nın önemli yerel gazetelerinden birinde yazarlığa başladı arkadaşım. Artık resmen bir gazeteciyim. Bu sefer başardım mı acaba diyecekti ki; "Yok arkadaş, hala olmadı. Çünkü bir ulusal gazete bile değil. Hemen şımarma" dediler ona.

Gel gelelim ülkemizin en eski, en köklü ve en önemli haber sitelerinden birinde yazarlığa kabul edildi arkadaşım. Öyle ki, bu sitenin günlük görüntülenme sayısı 2 milyon 800 binden fazla. "Arkadaşlar, bakın ben bir şeylerin gayreti içerisindeyim, kendi çapımda, yavaşta olsa yükseliyorum" demek istedi ama bu seferde; "Yazı yazmak iş mi yani? Bir kişinin yazabilmesi için çok okuması! Daha çok düşünmesi! Daha çok araştırması gerekmiyor ki!" dediler...

Halbuki o iyi niyet arıyordu. Aman her yazdığımı beğenip beni pohpohlayın demiyordu zaten. Ama hani beğenmediğiniz bir yemek önünüze konulduğunda, sırf ortada bir emek var diye gülümseyip beğendiğinizi ima edersiniz ya, sadece onu beklemişti...

Sağlıcakla kalın...

facebook.com/coskun.karaca.15