Hakim Kuban tahliye rekoru kırdı
Abone ol12. Ağır Ceza Mahkemesi üye hakimi Oktay Kuban, Balyoz'dan tutuklu bulunan 19 başvurunun tamamını serbest bırakarak tahliye rekoru kırdı.
Balyoz darbe planı iddialarına ilişkin
soruşturma kapsamında iki gün içerisinde 28 zanlı tahliye edildi. 9
zanlıyı İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti serbest bırakırken
12. Ağır Ceza Mahkemesi üye hakimi Oktay Kuban, 19 başvurunun
tamamını serbest bırakarak tahliye rekoru kırdı.
Kuban'ın tahliye gerekçeleri arasında şüphelilerin kaçma, delilleri
gizleme, mağdur, tanık veya başkaları üzerinde baskı girişiminde
bulunmaları hususlarında somut olgunun bulunmayışının yanı sıra
zanlıların toplumsal konumlarının değerlendirilmesi de yer
aldı.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi hakimi Oktay Kuban
avukatlarının talebi üzerine emekli Orgeneral Çetin Doğan, Emekli
Tuğgeneral Süha Tanyeri, Emekli Korgeneral Engin Alan, Tümamiral
Ali Semih Çetin, Albay Ümit Özcan, emekli Albay Suat Aytın, emekli
Tuğgeneral İzzet Ocak, emekli Albay Kubilay Aktaş, emekli Albay
Bülent Tunçay, Albay Mustafa Önsel, Albay Abdullah Zafer Arısoy,
Astsubay Musa Fariz, Yarbay Hanifi Yıldırım, Albay Recep Yıldız,
Yarbay Ali Rıza Sözen, Albay Yüksel Gürcan, Albay Levent Çehreli,
emekli Tümgeneral Bekir Memiş, Tümgeneral İhsan Balabanlı'yı
tahliye etti. Kuban, 19 başvurunun da tamamını tahliye etmiş oldu.
Bu kararla birlikte Balyoz soruşturması kapsamında tutuklu sayısı
7'ye düştü.
Hazırlanan kararda, "Türkiye Cumhuriyeti yürütme organını
cebren ıskat ve vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs
etmek" suçundan tutuklanan 19 kişinin tahliyesi konusunda
savcılığın "tahliye taleplerinin reddine karar
verilmesi" şeklinde görüş bildirdiği belirtildi.
Hakim Oktay Kuban kararında "5271 sayılı CMK'nın 100/1.
maddesinde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve
bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık
hakkında tutuklama kararı verilebileceği, işin önemi, verilmesi
beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde,
tutuklama kararı verilemeyeceği hükme bağlanmıştır"
dedi.
CMK'nın 100/2. maddesinde tutuklama nedenlerinin hangi hallerde
varsayılacağının düzenlendiğini kaydeden Kuban, kararında
"Buna göre, şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya
kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular var ise şüpheli veya
sanığın davranışları, delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme
veya tanık, mağdur ve başkaları üzerinde baskı yapılması
girişiminde bulunma hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa ancak
bu hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabileceği kabul
edilmiştir" görüşüne yer verdi.
"CMK'nın 100/3. maddesine göre, bu maddenin 4/a fıkrasında
sayılan suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin
varlığı halinde, tutuklama nedeni varsayılabileceği
belirtilmiştir" denilen kararda, bu düzenleme ile
getirilen sistemin en temel özelliğinin 'suç
katalogu'nun belirlenmesi olduğuna vurgu yapıldı. Bu
katalogda sayılan suçlar söz konusu olduğunda ve ancak bu suçların
işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebepleri varsa tutuklama
nedeninin varsayılabileceğinin anlatıldığı kararda şu ifadeler yer
aldı:
"İsnat edilen suçların CMK 100. maddede sayılmış katalog
suçlardan olması tutuklama için yeterli görülmemiştir. CMK'daki
düzenlemeden açıkça anlaşılacağı üzere bir şahsız tutuklanabilmesi
için öncelikle suçu işlediğine dair kuvvetli şüphenin varlığı
gerekmektedir. Bununla birlikte yasada sayma yöntemiyle belirlenmiş
tutuklama sebebi var sayılabilecek sebeplerinde bulunması
gerekmektedir. Tutuklama kararının verilebilmesi için başka
tedbirlerle yargılamanın amacına ulaşamayacak olması
gerekir."
Hakim Kuban kararında tahliye gerekçelerini, "Soruşturma
dosyasındaki mevcut bilgi ve belgeler ile, şüphelilerin üzerine
atılı suçun tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yasadaki suça
ilişkin kanuni unsurlar, şüphelilerin eylemlerinin bulunduğu aşama
ve niteliği, haklarında kuvvetli suç şüphesi varlığını gösteren
olguların bulunmaması, şüphelilere isnat edilen suç tarihinden
sonraki eylemleri, şüphelilerin işleri, sabit ikametgah sahibi
olmaları, toplumsal konumları birlikte değerlendirildiğinde, yasada
örnek kabilinden sayılan tutuklama nedenlerinin şüpheliler yönünden
söz konusu olmadığı, bu anlamda şüphelilerin kaçmaları,
saklanmaları, delilleri gizleme, yok etme veya değiştirmeleri ya da
mağdur, tanık veya başkaları üzerinde baskı girişiminde bulunmaları
hususlarında somut hiçbir olgunun bulunmayışı." şeklinde
sıraladı.
Kuban kararına şöyle devam etti: "Aynı soruşturma
kapsamında, aynı suçlardan ve aynı konumda başka bir kısım
şüphelilerin Cumhuriyet Savcılığı'nca tutuklanmaları talebiyle
sorgu hakimliğine sevk edilmeden serbest bırakılmış olmaları, bir
kısım şüphelilerin tahliye talebi üzerine hakimlikçe, bir kısım
şüphelilerin ise itiraz üzerine mahkeme heyetlerince serbest
bırakılmış olmaları, şüphelilere yüklenen eylemin hukuki vasfının
da değişmesi ihtimali, şüphelilerin tutuksuz yargılanmalarının
yargılamanın amacına ulaşmasına engel oluşturmaması ve tutuklamanın
bir tedbir olma niteliği göz önüne alınarak şüpheliler
müdafilerinin tahliye taleplerinin kabulüne karar vermek gerektiği
kanaatine varılmıştır."