Hakareti meziyet saymak!

Geçtiğimiz günlerde, bazı filmlerde görev yapmış, kendisine sanatçı diyemeyeceğimiz bir adam çıktı...

Coşkun Karaca coskunk@internethaber.com

Geçtiğimiz günlerde, bazı filmlerde görev yapmış, kendisine sanatçı diyemeyeceğimiz bir adam çıktı ve İzmir Marşı’na hakaret etti. Daha doğrusu hakaret ettiği bir video internete sızdı.

Bu konu aslında o denli utanç verici ki, hiçbir şey yazmamak ve söylememek gerekirdi belki de. Ancak kişiyi ve sözlerini çok da ciddiye almadan ufak hatırlatmalar yapmakta fayda görüyorum.

Öncelikle, konu ne olursa olsun hakaret etmek; dinimizce günah, sosyal değerlerimizce ayıp ve yasalarımızca suçtur. Bunu kendisine bir kere daha hatırlatmak isterim. Ayrıca, İzmir Marşı’na hakaret ederek milyonlarca vatandaşımızın da kalbini son derece kırdığını bilmesi gerekir. Gerçi küfür ederken bütün bu saydıklarımı düşünmeyen bir kişiye, şimdi bunları söylemek bir anlam ifade eder mi bilmiyorum!

Eleştiri yapmakla hakaret etmek arasındaki farkı ya da sevmemekle hakaret etmek arasındaki farkı nasıl yapsak da anlatsak acaba! Allah ıslah etsin. Bu arada hukuken hak ettiği cezayı alacağından hiç şüphe duymuyorum. Özür dileyerek bu yapılanın unutulmasını beklemek abesle iştigaldir.

*

19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun. Bu ülkeyi bizlere armağan edenlere ve onların bize bıraktığı değerlere sahip çıkmaya devam edeceğiz.

***

THOF’daki tutarsızlık…

Geçtiğimiz günlerde, Türkiye Halk Oyunları Federasyonunda (THOF) ilginç şeyler oldu. 24-26 Mart 2017 tarihleri arasında Ankara’da düzenlenen Müzik İhtisas Hakemliği mülakat sınavlarının sonuçları birkaç gün önce açıklandı. Ancak açıklanan sonuçlar ile Müzik Kurulu üyelerinin belirlediği isimler birbirini tutmadığı gerekçesiyle Müzik Kurulu üyelerinden bazıları görevlerinden istifa ettiğini sosyal medya hesaplarından duyurdu.

Şüphesiz bu durumda bir gariplik vardı. Bunun üzerine ben de bütün gelişmeleri yakından bilen bir büyüğüme detayları sordum. Elbette ki, kaynağımı söylemeden o detaylara gelelim.

Çok fazla sayılara ve rakamlara boğmadan, işin özetini çıkarmak ve bir takım sorular sormak isterim.

Mülakat sınavı öncesinde bir toplantı yapılmış ve sınav kriterleri belirlenmiş. O toplantıda belirlenen baraj puanı 50 miydi? Yoksa sonradan 50’ye mi düşürüldü? Yönetim Kurulunun yönetmelikten aldığı yetkilerle baraj puanını değiştirme hakkı var mı bilmiyorum. Ancak varsa dahi bir tutarsızlık söz konusu olmamış mıdır?

Müzik Kurulu üyelerinin istifalarını sosyal medya hesaplarından açıkladıklarını yukarıda söylemiştim. Neden bu kadar ciddi bir tepki vermişlerdir?

Nihayetinde müzik konusunda ehlivukuf kişilerin yani Müzik Kurulu üyelerinin belirlediği kazananlar listesi ile açıklanan liste birbirine uymuyorsa burada düşünülmesi gereken bir şeyler vardır.

 Federasyonun yaptığı yarışmalarda hakem olarak oturacak kişilerin tam olarak bu işi yapabilecek donanıma sahip olması ve yarışmalarda sıkıntıların yaşanmaması adına hakemlik sınavları çok önemlidir. Mevcut soru işaretlerinin giderilmesi ve şeffaflık ilkesi gereği kamuoyunun aydınlatılması son derece önem arz etmektedir.

***

Fenerbahçe’nin Euroleague’deki mücadelesi…

Biraz da basketbola ve dolayısıyla Euroleague’e bir göz atmak lazım. Final Four’dayız ve geçen senenin finalisti temsilcimiz Fenerbahçe, bu sene de son dörde kalmayı başardı.

Yarı finalde rakip Real Madrid. Esasında tek tek oyuncular üzerinden değerlendirmeler yapmak mümkün olsa da, köşemin içeriğinin gereği olarak bir basketbol yazarı gibi detaya girmek istemedim. Lakin yine de birkaç şeye dikkat çekmek isterim.

Kabaca şunları söylemek mümkün: İstatistiklere teker teker göz atarsak zaten Fenerbahçe’nin Real Madrid’den daha etkili bir play-off süreci geçirdiğini belirtmek doğru olacaktır.

Fenerbahçe takımında Ekpe Udoh ve Jan Vesely’nin pota altındaki etkili oyununa ek olarak Bogdan Bogdanoviç ve Luigi Datome’nin tüm boşlukları doldurma işlemini kusursuz olarak yapıyor olması son derece ümit verici. Bütün bunların yanında müthiş işler yapan Yunan gard Kostas Sloukas’ı ve Koç Zeljko Obradovic’i de hesaba katarsak sanırım finale kalacak takımın Fenerbahçe olacağını söylemek mantıksız olmayacaktır.

Tabi ki Real Madrid cephesinde Sergio Llull ve Jaycee Carroll gibi çok ama çok etkili gardlar var. Yılların tecrübesi Felipe Reyes’i de önemli bir forvet olarak eklemek lazım ama temsilcimiz, Real Madrid’in kulesi Anthony Randolph’a karşı pota altını kaybetmezse, Fenerbahçe’nin finale kalan taraf olacağını düşünüyorum.

Sağlıcakla kalın...