Gözler öğrenimi etkiliyor
Abone olTedavi edilmeyen göz hastalıklarının, öğrenme bozukluklarına neden olduğu belirtildi.
Tedavi edilmeyen göz hastalıklarının, öğrenme bozukluklarına ve
çocuğun kendine olan güveninde azalmaya neden olduğu belirtilerek,
ailelerin çocuklarını düzenli olarak göz doktoruna götürmesi
gerektiği bildirildi.
Şişli Etfal Hastanesi Göz Kliniği Şef Muavini Op. Dr. Ulviye Yiğit,
tedavi edilmeyen göz hastalıklarının şiddetlenebileceğini, bunun
öğrenme bozuklukları ve çocuğun kendine olan güveninde azalmaya
neden olabileceğini söyledi. Görme bozukluklarının, okul öncesi 20
çocuktan birini, okula giden 4 çocuktan birini etkilediğini
belirten Yiğit, ''Göz problemleri erken çağda başladığı için
çocukların göz muayenelerinin yapılması çok
önemlidir. Tedavi edilmeyen göz kusurları, çocuğun okul hayatını,
kişilik gelişimini ve okula uyumunu zorlaştırır'' diye konuştu. Tıp
dilinde ''ambliyopi'' denilen ve halk arasında göz tembelliği
olarak bilinen sorunun, sık görülen rahatsızlıklardan biri
olduğunun altını çizen Yiğit, bu rahatsızlığın oluşumunda şaşılık
veya iki gözün görme kalitesindeki farklılığın önemli rol
oynadığını bildirdi. Yiğit, ''Her iki durumda da bir göz, diğerine
üstün hale geçer ve kuvvetli gören göz zayıf olan gözü bastırır. Bu
durum tedavi görmezse zayıf
olan göz kullanılamaz hale gelir'' dedi.
ŞAŞILIĞA DİKKAT
''Bir gözün baktığı cisme doğru diğer gözün aynı hizada
bakamaması'' olarak tanımlanan şaşılığın da bir diğer göz
rahatsızlığı olduğunu anlatan Yiğit, bunun halk arasında estetik
bir sorun olarak görülse de, tedavi edilmediğinde görme
tembelliğiyle sonuçlanabildiğine dikkati çekti.
Yiğit, görme problemlerinden birinin de ''renk körlüğü'' olduğunu
belirterek, bunun körlükle karıştırılmamasını istedi. Bu sorunu
yaşayan çocukların sadece bazı renkleri diğerlerinden daha zor
ayırdıklarını ifade eden Yiğit, ''12 erkek çocuktan birini ve
sadece 200 kız çocuktan birini etkileyen bu durum kalıtsaldır''
dedi. Yiğit, erken doğan bebeklerin gözlerinde ortaya çıkan en
önemli sağlık sorunlarından birinin ''Prematüre retinopatisi'' adı
verilen
rahatsızlık olduğunu söyledi. Normalde bebeklerin gözlerindeki
damar sistemlerinin doğuncaya kadar gelişmeye devam ettiğini
belirten Yiğit, erken ve düşük kilolu doğumlarda bu gelişme
sürecinin tamamlanamadığını söyledi. Yiğit, ''Erken doğan bebekleri
yaşatmak için kullanılan oksijen, gözdeki damarların anormal
gelişmesine neden oluyor. Bu yeni damarlar bebeğin retina, yani ağ
tabakasını etkilediği için sürekli körlük nedeni olabiliyor. Bu
yüzden erken doğan bebeklerin muhakkak göz hekimi kontrolünden
geçmesi ve izlenmesi gerekiyor'' diye konuştu.
MİYOPİ VE HİPERMETROPİ
Uzağı görememe sorunu olan ''miyopi''nin, göz küresinin uzunluğunun
gözün odaklama gücüne göre çok uzun olmasından kaynaklandığını
anlatan Yiğit, bu yüzden uzaktaki cisimlerin bulanık gözüktüğünü
belirtti.
Yakını görememe sorunu olan ''hipermetropi''de ise, göz küresinin
uzunluğunun gözün odaklama gücüne göre daha kısa olduğunu ifade
eden Yiğit, ''Çocukların göz merceği bu duruma uyum sağlayabilir,
uzakta ve yakında net görüş sağlayabilir. Fakat harcanan efor, göz
yorgunluğuna
ve gözün içe kaymasına (şaşılığa) sebep olabilir'' dedi. Gözün ön
bölgesinin şeklinin düzgün olmaması olarak tanımlanan
''astigmatizma''nın ise, kornea yani gözün ön saydam tabakasının
şekliyle ilgili olduğunu belirten Yiğit, ''Astigmatı olan çocuklar
dik çizgileri yatay çizgilerden daha net görürler. Bazen de tam
tersi durum söz konusudur'' diye konuştu.
Ailelere okul öncesinde çocuklarını muhakkak düzenli olarak doktora
götürmelerini öneren Yiğit, şunları söyledi: ''Bu sayede bir veya
her iki gözde görme azlığı problemi, buna neden olan hastalık ve
şaşılık erkenden tespit edilir. Ayrıca düşük göz kapağı, nistagmus
adı verilen titreşimli gözler ve baş
pozisyonlarına da bu dönemde erken tanı konularak tedavi
edilebilir. 16 yaşına kadar çocukların gözlerini korumak için
doğumdan hemen sonra, 6 aylıkken, okula başlamadan önce ve okul
süresince düzenli göz muayenesi yapılması gereklidir.''