Genelkurmay adeta kelle avına çıktı!
Abone olGenelkurmay, hükümeti devirmeye yönelik belgeyi savcıya ileten kişinin peşine düştü. Bu garip durum herkese geçmişi hatırlattı.
Hükümeti devirme planının altında imzası olan Albay Dursun
Çiçek'le ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı'nın hiçbir girişimde
bulunmaması dikkat çekerken, askeri makamların, söz konusu belgenin
orijinalini adli makamlara ileten subay hakkında araştırma
başlattığı öne sürülüyor.
Genelkurmay Başkanlığı'ndan bir subayın hükümeti devirmek için
hazırlanan planın orijinalini savcılara göndermesinden sonra,
belgenin altında imzası olan Albay Dursun Çiçek'in kendi rızasıyla
gidip ifade vermesine ilişkin süre dün doldu.
Genelkurmay Başkanlığı bu büyük
| 9 SUBAYLAR VAKASI NASIL OLDU? |
| 1958'de Kurmay Binbaşı Samet Kuşçu, darbe hazırlığı içinde bulunan tüm cuntayı isim isim deşifre etti. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, soruşturmanın derinleştirilmesi talimatını verdi. Milli Savunma Bakanlığı (MSB) Adalet İşleri Başkanı Hakim Tuğgeneral Arif Onat tahkikatı başlattı. Cemal Tural'ın başında bulunduğu soruşturma heyeti 8 subayı suçsuz bulurken, Binbaşı Kuşçu, “orduyu isyana teşvik” suçlamasıyla bir yıl hapse mahkum edildi. Ancak aradan 2 yıl geçmeden cumhuriyet tarihinin en kanlı darbesi olan 27 Mayıs yapıldı, bir başbakan ile iki bakan idam edildi. Kuşçu'nun deşifre ettiği isimler Milli Birlik Komitesi üyesi oldular. |
sorunla ilgili hiçbir girişimde bulunmazken, karargahta belgenin
orijinalinin ortaya çıkmasını sağlayan isim veya isimler üzerinde
bir çalışma başlatıldığı iddia ediliyor.
Vakit Gazetesi'nde yer alan habere göre hukukçular, sürecin
1958'deki “9 subay vakasına” dönüşmemesi için sivil yargıya ve
cumhuriyet savcılarına büyük görev düştüğüne dikkat çekiyorlar.
Sadece iki yıl sonra cumhuriyet tarihinin en kanlı darbesini
yapacak olan cuntacıları, 1958'de deşifre eden Binbaşı Samet Kuşçu,
bir yıl hapse mahkum olup rütbeleri sökülürken, deşifre olan
cuntacı subayların tümü beraat etmişti. Bu
cuntacılar yıllar sonra yazdıkları anılarında, Genelkurmay'ın
arkalarında durması sayesinde kendileri yerine ihbarcının ceza
yediğini itiraf ettiler.
28 ŞUBAT'TA DA BENZER BİR HADİSE
Buna benzer bir olay da 28 Şubat sürecinde yaşandı. Görevi gereği
Batı Çalışma Grubu'nu (BÇG) ortaya çıkaran ve hükümete karşı darbe
hazırlığı içinde olunduğuna ilişkin belgeleri deşifre eden dönemin
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire eski Başkanvekili Bülent
Orakoğlu ve İstihbarat Daire eski Bşk.Yrd. Hanefi Avcı hakkında
soruşturmalar açılmıştı.
“SAMET KUŞÇU VAKASININ OLMAMASI İÇİN İLGİLİ KİŞİLER
YARGILANMALIDIR”
Anayasa uzmanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, Türkiye'de “9 subay
olayı” gibi hadiselerin unutulmaması gerektiğinin altını çizerek,
skandalda adı geçen kişi ve kişilerin sivil mahkeme tarafından
yargılanmaları gerektiğinin önemine dikkat çekti. Kamalak, şunları
söyledi: “Burada ‘Asıl olan suç işleyen kişilerin
yargılanmalarıdır. Askeri mahkeme, sivil mahkeme, ne fark eder?'
denebilir. İki mahkeme arsındaki farkı anlayabilmek için Samet
Kuşçu olayı ile Şemdinli olaylarını hatırlamak herhalde yeterlidir.
Bilindiği gibi Samet Kuşçu, ‘Askeriyede darbe hazırlığı içinde olan
bir cunta var' diye ihbarda bulunduğu için 1958'de Askeri
Mahkeme'de yargılanarak, asılsız ihbarda bulunduğu gerekçesiyle
Ordu'dan atılmıştı. Ama aradan iki sene geçmeden 27 Mayıs 1960
Darbesi yapıldı. Menderes ve iki bakan arkadaşı idam edildi.”
Kamalak, bu gibi hadiselerin önüne geçmek, kamuoyu vicdanını
zedelemeyecek bir yargısal sürecin ortaya konulması gerektiğini
vurgulayarak, şunları kaydetti: “Halka tepeden bakan, milli
iradeden ümidini kesen darbeci - vesayetçi çevreler, hatta Kanun'a
kabul oyu veren muhalefet partileri bile Kanun'un kabulünü takip
eden günden itibaren bir tenkit kampanyası başlatmışlardır ama
hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.”