Geç kardeşim geç; ne varsa okuduğun, sana ve
gözüne sokulan resimleri…
Ki zaten biraz akıl ve vicdanın olsa, biraz
insanlığın olsa; ne gerek var ki onca acının sana sunulan
tablolarına…
Sen sadece ama sadece iki dakika sen olma
başkası ol. Ya da kendin ol ama geçmişinde unuttuğun kendin
ol.
Çocuk ol çocuk…
Git; 10 yaşına ve kendini paramparça, yıkık
dökük, yanan evlerden oluşan, insanların feryat figan bağırarak
ağladıkları, kanla rengi değişmiş bir sokağa koy.
Ortalık toz duman, yer gök sana düşman, kafanı
nereye çevirsen; yerlerde ölü ve parçalanmış insanlar
olsun.
Kopmuş bacaklar ya da bedensiz
kafalar…
Belki el ele oynadığın bir arkadaşının elini
gör birde bedensiz…
Gör kendini orada iki dakika…
Ama 10 yaşındasın unutma…
10 bin olsan çekilmez…
Ağla ağlayabildiğin kadar ama sesin yok. Ki
olsa kıymeti de yok…
Çocuksun ya; her şeyin annen baban o yaşta.
Çocuksun işte, onlara muhtaçsın işte…
Tanrı ne ki senin için.
Ve babanı görüyorsun birkaç adım ötende.
Beklediğin, sığınmayı hayal ettiğin iki kişiden birini…
Korkunu saklayacağın ellerden
birini…
Ama o el artık sana uzak.
O el artık cansız.
O el artık sensiz. Sen de onsuzsun
artık…
10 yaşındasın unutma…
10 bin olsan ne fayda…
Bir kör kurşun ya da bir ahlaksız, vicdansız,
hesapsız bomba onu senden almış.
Aynı tanrının kardeşlerisiniz güya…
İstediğin kadar ağla, istediğin kadar küs
hayata; birazdan senin cansız bedenini kucağına alacak bir annenin
yüreğini tarif edemezsin ki…
Daha 10 yaşında meleksin sen...
Gazze de…
Diğer yazılarım için
İletişim için;
Facebook kişisel sayfam