Gazze'de çocuk olmak

Geç kardeşim geç; ne varsa okuduğun, sana ve gözüne sokulan resimleri…

Mustafa Sadık İNCEDEMİR sadiki@internethaber.com

Geç kardeşim geç; ne varsa okuduğun, sana ve gözüne sokulan resimleri…

Ki zaten biraz akıl ve vicdanın olsa, biraz insanlığın olsa; ne gerek var ki onca acının sana sunulan tablolarına…

 

Sen sadece ama sadece iki dakika sen olma başkası ol. Ya da kendin ol ama geçmişinde unuttuğun kendin ol.

Çocuk ol çocuk…

 

Git; 10 yaşına ve kendini paramparça, yıkık dökük, yanan evlerden oluşan, insanların feryat figan bağırarak ağladıkları, kanla rengi değişmiş bir sokağa koy.

Ortalık toz duman, yer gök sana düşman, kafanı nereye çevirsen; yerlerde ölü ve parçalanmış insanlar olsun.

Kopmuş bacaklar ya da bedensiz kafalar…

Belki el ele oynadığın bir arkadaşının elini gör birde bedensiz…

Gör kendini orada iki dakika…

Ama 10 yaşındasın unutma…

10 bin olsan çekilmez…

 

Ağla ağlayabildiğin kadar ama sesin yok. Ki olsa kıymeti de yok…

Çocuksun ya; her şeyin annen baban o yaşta. Çocuksun işte, onlara muhtaçsın işte…

Tanrı ne ki senin için.

Ve babanı görüyorsun birkaç adım ötende. Beklediğin, sığınmayı hayal ettiğin iki kişiden birini…

Korkunu saklayacağın ellerden birini…

Ama o el artık sana uzak.

O el artık cansız.

O el artık sensiz. Sen de onsuzsun artık…

10 yaşındasın unutma…

10 bin olsan ne fayda…

 

Bir kör kurşun ya da bir ahlaksız, vicdansız, hesapsız bomba onu senden almış.

Aynı tanrının kardeşlerisiniz güya…

 

İstediğin kadar ağla, istediğin kadar küs hayata; birazdan senin cansız bedenini kucağına alacak bir annenin yüreğini tarif edemezsin ki…

 

Daha 10 yaşında meleksin sen...

Gazze de…

 

 

 

 

 

Diğer yazılarım için

 

İletişim için;

 

Facebook kişisel sayfam