Engin Ardıç resmi tarihi ters yüz etti
Abone olEngin Ardıç 'Şu çılgın Türkler'in yazarı Turgut Özakman'a göndermede bulundu. İzmir'in kurtuluşunda çıkan yangını konu alan Ardıç resmi tarihi ters yüz etti.
Akşam yazarı Engin Ardıç tabu olan İzmir yangınını ele aldı. En
koyu Atatürkçü Falih Rıfkı Atay'ın bu konuyla ilgili yazılarının
bile sansürlendiğini yazan Ardıç, yazısıyla kimseni konuşmaya
cesaret edemediği konuları ele aldı.
Yazı: Engin Ardıç
Kaynak:
-Yirmi yıl kadar önce Nokta Dergisi’ndeki “izlenimler” sayfamda
“İzmir yangınını” anlatmak istediğimde, Allah selamet versin Adil
Özkol “yazmayın Engin Bey” demişti, “askeri istihbarat sizi kara
listeye alır”...
Askerliğimi yapalı epey geçmiş olduğundan ve “yedeksubay okulundan
çavuş çıkarılmak” gibi bir korkum bulunmadığından, şaşmıştım...
İzmir yangını “tabu” konulardan biriydi.
Belki de bunun için, “en koyu Atatürkçü” Falih Rıfkı Atay’ın o çok
ünlü “Çankaya” adlı eserinden bile, “İzmir’i niçin yakmıştık?” diye
başlayan paragraf yeni baskılarda çıkarılmış, Falih Rıfkı sansür
edilmişti.
Turgut Özakman hayranları bunları bilmezler... Bizde öyle
çılgınlıklar vardır ki o kitaba sığmaz.
Yeni kuşaklar aval aval bakacaklardır, “bizi ilgilendirmez”
diyeceklerdir ama, eskilerden kime sorarsanız size İzmir’i Nurettin
Paşa’nın yaktırdığını söyleyecektir. Meşhur “Sakallı Nurettin”...
Doğru mu yalan mı, o ayrı...
Karşı çıkanlar açıklama getirsinler: Bize okullarda İzmir’i Yunan
ordusunun “kaçarken yaktığı” öğretildi, oysa Yunan ordusu 8 Eylül
günü çekilmiş, ordumuz şehre 9 Eylül sabahı girmiş, yangın 11 Eylül
günü başlamış, 12 ve 13 Eylül günleri yayılmış, 15 Eylül günü
sönmüştür.
Sıkıysa, Atatürk’ün İzmir’e girdiğinde önce Kraemer Palas oteline
yerleştiğini, sonra, “yangının yaklaşması” üzerine Uşaklıgil’lerin
Göztepe’deki köşküne geçtiğini ve Latife Hanım’la da o gün orada
tanıştığını inkâr edin, size gülsünler.
Niçin yangında Rum, Ermeni ve Frenk mahalelleri yanıyor da Türk ve
Yahudi mahallelerine bir kıvılcım düşmüyor?
Elbette yangını “şehirde gizlenmiş Yunan ordusu artıklarının”
başlattığı şeklinde bir iddia da vardır ama, heriflerin “kendi
soydaşlarının” evlerini yakıp Türk mahallesine hiçbir zarar
vermemeleri tuhaf değil midir?
Nurettin Paşa’nın İzmir metropoliti Hrisostomos’u da Kemeraltı
çarşısında linç ettirdiği söylenir.
Metropolit masum muydu? Hayır. Yunan ordusuna kucak açmıştı, fakat
Osmanlı “tebaı” olduğu için hain konumuna düşmüştü ve yargılanması
gerekirdi. Çok çok büyük bir ihtimalle idam kararı verilecekti.
Burada korkunç olan, linç “ettirme” eylemidir.
Nurettin Paşa daha sonra İzmit’te de Ali Kemal’i linç ettirdi.
Ali Kemal masum muydu? Hayır. Kurtuluş savaşına başından beri
şiddetle karşı çıkmakla kalmamış, sürekli hakaret de etmişti.
Yalnızca “yanlış ata oynamakla” kalmamış, doğru ata tekme de
atmıştı. Yargılanması gerekirdi, ceza çok çok büyük ihtimalle idam
olacaktı. İstiklal Mahkemesi’nden ya beraat çıkardı ya idam.
“Basın şehidi” midir? Hayır. Linç edilmesi çirkindir.
Nitekim Atatürk de (Gazi Mustafa Kemal Paşa desem şimdi gene
kızacaklar), İsmet Paşa da, Nurettin Paşa’nın yaptıklarına şiddetli
tepki gösterdiler.
Basında kaç gündür süren “Ali Kemal tartışmasını” gülerek
izliyorum.
Ali Kemal’e kızan ulusalcılar, Nurettin Paşa’ya laf etmeye cesaret
edemiyorlar.
Çünkü “iyi sıhhatte olsunlardan” ödleri patlıyor. Memlekette
demokrasi var ya, ondan herhalde...
Şimdi beni kara listeye alacak olan arkadaşlar, hemen başuçlarında
duran Nutuk’u açsınlar ve orada Atatürk’ün Nurettin Paşa hakkında
söylediklerini okusunlar. Atatürk’ün yerden yere vurduğu bir adamı
savunmak için beni kim kara listeye alacaksa alsın da tarihe bir
güldürü anıtı olarak geçsin.
Bir de bana bildirsinler, Avrupa Birliği’nde “generaller
eleştirilemez” şeklinde bir uygulama var mıdır? Örneğin Viyana’yı
ele geçiremediği için Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’ya da
kızamayacak mıyız?
Attila İlhan gibi bir sivil bile eleştirilemediğine göre, olsa
gerek! Özür dilerim. Bütün söylediklerimi geri alıyorum.