Ey sinemacılar! Çekin o ellerinizi Kur’an-ı Kerim'den…

Filmleri izleseniz sanırsınız ki Kur’an-ı Kerim bir büyü kitabı. Bütün kötülüklerin ve korkuların kaynağı!

Mustafa Sabri Beşer msbeser@internethaber.com

Hani derler “Hiç kimseden çekmedim senden çektiğim kadar…”

İşte aynen o misal İslamiyet’te sinemacılardan ve sinema sektöründen çektiğini hiçbir şeyden çekmedi.

Dünya sinemasının, özellikle de Hollywood’un İslamiyet’e ve Müslümanlara bakış açısı malum.

Filmlerde Müslümanlar genellikle terörist olarak gösterilir. İslam ülkeleri ve halkları ise geri kalmış, medeniyetten nasibini almamış yerlerdir.

Nerde bir kötülük, bir cahillik, zorbalık varsa İslam ve Müslümanlar vardır Batı menşeli filmlerde.

Ve dünya bu filmlerle tanır İslamiyet’i ve Müslümanları! Tabii ki bütünüyle yanlış bir bakış açısıyla…

Ülkemiz sinemasında da durum çok farklı değil aslında.

Bir zamanların Yeşilçam filmlerinde din adamları ve camii imamları geri kafalı, çağdışı, çıkarcı, üstü başı pislik içinde tipler olarak resmedildi beyaz perdeye ve dahi televizyon kanallarının yayınlarına.

Özellikle son on yıl içerisinde ise yeni bir akım başladı Türk sinemasında. Belki artık din adamları eskisi kadar tahkir edilmiyor ama bu sefer İslamiyet’i kötülemenin mecrası değişti.

Hedefe kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim kondu.

Tüm bu satırları yazmama neden olan özellikle metropol şehirlerde reklamı yapılan bir filmin afişini görmem oldum.

Filmin ismi Sir-Ayet.

Kelimenin aslı normalde “Sirayet”. Başkalarına geçme, bulaşma anlamına geliyor. Kelimenin Sir-Ayet olarak dejenere edilerek kullanılması manidar.

İnsanın aklına hemen ayet ve kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim geliyor. Filmin fragmanının daha ilk saniyelerinde ezan sesi kullanılıyor. Devamında ise Kur’an-ı Kerim ayetlerinin büyü yapmak ve üç harflileri çağırmak için kullanılması konusu işleniyor.

Aslında bu konu Türk sinemasında yeni bir olay değil. Son on yıl içinde büyü ve üç harflilerle ilgili tüm filmlerin isimlerinde ve içeriğinde Kur’an-ı Kerim ayetleri kullanılıyor.

“Siccin” filmi mesela… “Siccin” kelimesi Kur’an-ı Kerim’de geçen bir kelime ama ne hikmetse bir büyü filmine isim oluvermiş.

“Dabbe” filmi buna başka bir örnek. “Dabbe” kelimesi de Kur’an-ı Kerim’de geçen ve çok bilinen kelimelerden.

“Şeytan-i Racim” ve hakeza…

Yapımcılara ve yönetmenlere sorsanız Kur’an-ı Kerim ve ayetler hakkında bilgileri neredeyse sıfırdır!

Belki de hayatlarında bir kere bile Kur’an-ı Kerim okumuş değillerdir. Ama gelin görün ki konu bir korku, büyü veya üç harfliler olunca adeta uzman kesilirler. Sözüm ona hangi ayet, hangi kelime ile büyü yapılır çok iyi bilirler.

Filmleri izleseniz sanırsınız ki Kur’an-ı Kerim bir büyü kitabı. Bütün kötülüklerin ve korkuların kaynağı!

İnsanlar bu kutsal kitaba sadece büyü yapmak için başvuruyorlar sanki!

Belki de oluşturulmak istenen algı tam da budur.

Yani Kur’an-ı Kerim’in kutsiyeti bu şekilde yıkılmaya çalışılıyordur. Bu tarz filmlerin tek hedefi de budur belki de.

Yoksa daha önce gişe hasılatı olarak başarısız olmuş filmlerin devamı niteliğinde bir film niye çekilir ki?

Ey sinemacılar…

Lütfen o kirli ellerinizi kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’den çekiniz.

Sizin ve sizin gibiler 1400 yıldır Kur’an-ı Kerim’e zarar vermeye çalışıyorlar ama nafile.

Sizin o karanlık ufuklarınız Kur’an-ı Kerim’i algılamaktan çok uzak.

Siz gidin uzmanlık alanlarınızda sanat eserleri üretin de millete bir faydanız dokunsun bari…

(NOT: www.internethaber.com ve Özışık ailesine başsağlığı diliyor sabr-ı cemil niyaz ediyorum. Babaları Seyyid Tahir Özışık'ın cenazesine iştirak ederek son yolculuğuna uğurladık. Rabbim rahmeti ile muamele eylesin...)

SOSYAL MEDYA TAKİP 

twitter.com/msbeser

facebook.com/msbeser
instagram.com/msbeser