Eşref Paşa'nın sırrını bilen herkes öldü
Abone olŞüpheli biçimde yaşamını yitiren Eşref Bitlis'in ekibindeki isimlerinde birer birer öldü. İşte o müthiş bilmece;
Şüpheli bir uçak kazasıyla yaşamını yitiren Eşref
Bitlis'in ekibindeki isimlerin birer birer öldü. İşin en can alıcı
noktası ise Bitlis'in ekibindeki en önemli isim olan Albay
Çillioğlu'nun şaibeli olmasına rağmen ölümüyle ilgili raporun
oldu-bittiye getirilmesi!
Dosyası 'intihar etti' denilerek kapatılan
Albay Kazım Çillioğlu'nun tartışmalı otopsi raporu ve 'kovuşturmaya
yer yoktur' kararını Yeni Şafak ele geçirdi. Dönemin Tunceli İl
Jandarma Alay Komutanı Albay Kazım Çillioğlu 1994'te lojmanında ölü
bulunmuştu. Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde görev yapan bazı
subayların kısa aralıklarla şaibeli kazalarda öldüğü ya da suikasta
kurban gittiği sırada gerçekleşen bu olayla ilgili şüpheler ve
JİTEM ekseninde dönen tartışmalar hiç dinmedi. Otopsi raporu ve
'kovuşturmaya yer yoktur' belgesinde kayıt altına alınanlar, bu
tartışmaları güçlendirecek nitelikte.
SORU İŞARETİ DOLU
Her iki belge de akıllarda soru işaretleri uyandıran ayrıntılarla
dolu. Olayda kullanılan silahın kriminal incelemesi sadece
'çalışıyor mu?' diye yapılmış. Albay Çillioğlu'nun ölümüne sebep
olan kurşunun parası bile ailesinden istenmiş. Bingöl'de şehit olan
33 er olayıyla ilgili iddianameyi hazırlayan askeri savcı İnayet
Taş'ın imzasını taşıyan 'kovuşturmaya yer yoktur' belgesinde
Çillioğlu'nun ölümünden bir gün önce Jandarma Bölge Komutanlığı'na
vekâleten atandığı bilgisi kayıt altına alınmış. 'Bu mesele PKK ve
Kürt meselesi değildir' değerlendirmesi de aynı belgede yer alıyor.
Bu değerlendirmenin 'derin yapıların parmağı var' denilen olaylarda
ölen subaylarla aynı çizgide olması dikkati çekiyor.
SADECE SİLAHA BAKILDI
Albay Çillioğlu'nun ölümü, Kara Kuvvetleri Komutanlığı 8. Kolordu
Komutanlığı Elazığ Askeri Savcılığı tarafından karara bağlanmış.
1994/40 sayılı 'Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı' Bingöl'de 33 erin
şehit edildiği olayı da soruşturan Hakim Kd. Binbaşı İnayet Taş
imzasını taşıyor. Üç sayfalık belgede, Albay Çillioğlu'nun silahı,
sadece çalışıp çalışmadığı ve odadaki çekirdeğin o silahtan çıkıp
çıkmadığı yönüyle kriminal incelemeye tabi tutulduğu anlaşılıyor.
Çillioğlu ailesi, şu soruyu soruyor: "Savcı ve pratisyen
doktorların çıplak gözle görebildiği barut izleri, silahtaki parmak
izi, doku örnekleri neden kriminal raporunda yok?"
TUGAY REVİRİNDE OTOPSİ
Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 03.02.1994 tarihli ve 1994/64
numaralı 'Ölü Muayene ve Otopsi Tutanağı'na göre Albay
Çillioğlu'nun otopsisi tugay revirinde yapılmış. Merkez sağlık
ocağından iki pratisyen hekim, bir zabıt kâtibi, otopsi yardımcısı
iki er, bir hizmetli ve cumhuriyet savcısı tarafından imza altına
alınan rapordaki; "Dış bulgulara göre ölüm nedeni hemen
saptandığından klasik otopsiye gerek bulunmadı, otopsiye son
verildi" kararı, yıllardır tartışma konusu.
KURŞUNA ÇELİŞKİLİ TUTANAK
Otopsi belgesinde bilirkişi ve savcı görüşleri farklılık arz
ediyor. 'Dış Bulgular' başlıklı savcı görüşünde kurşunun sağ
kulağın 4-5 santim üstünden girip kafanın sol arka yanına yakın
bölgeden çıktığı belirtilmiş. Bilirkişi beyanında ise kurşunun sağ
kulağın 5 santim üstünden girip göz hizasında sol kulağın 10 santim
üzerinden çıktığı kaydedilmiş. Çillioğlu'nun ailesi ise kurşunun
çıktığı bölgenin ensenin sol kısmında bulunduğunu iddia ediyor.
BİTİŞİK DEĞİL YAKIN MESAFE
Ailenin dikkat çektiği başka nokta ise kurşun çıkış deliğinin küçük
olması. Bu nedenle, otopsi raporunda geçen 'Bitişik atış, ateşli
silah yarası' tanısına karşı çıkıyorlar. Bitişik atış
yaralanmalarında kurşun deliğinin çok daha büyük olacağını
söyleyerek yaranın 'yakın atış' kaynaklı olduğunu belirtiyorlar.
Kurşunun sağ kulak üstünden girip enseden çıkması durumunda kişinin
silah tutuş şekli açısından kendi kendisini vurmasının mümkün
olmadığına dikkati çekiyorlar.
Şüpheli intihar olayı üzerine düzenlenen 'Kovuşturmaya Yer Yoktur'
belgesindeki, Albay Çillioğlu'nun "Bu mesele, PKK veya Kürt
meselesi değildir" sözleri ile 'intihar notu' diye nitelenen notta
da buna benzer ifadeler vardı. Çillioğlu'nun masasında bulunan o
notta, 'Bu Türklüğün var olma mücadelesidir. Bir an önce ve mutlaka
geniş kapsamlı düşünmeliyiz.' yazılıydı.
AYRINTILAR HABERİN
DEVAMINDA...
Aileden kurşun parası alındı
Albay Çillioğlu'nun şüpheli ölümündeki karanlık noktalar dururken,
askeri savcılık kurşunun parasını tahsilinde titiz davranmış.
'Kovuşturmaya yer yoktur' belgesinde "Olayda harcanan bir adet
mermi bedeli olan 11.709 (eski) TL'nin takip ve tahsili için
Tunceli Muhakemat Müdürlüğü'ne ilgili evrakların tefrik edilerek
gönderilmesine" ibaresi düşülerek Çillioğlu'nun ailesinden şüpheli
ölüm sırasında kullanılan kurşunun parası istenmiş. Makbuzu hala
sakladıklarını ifade eden aile, bu parayı yatırmış.
Cenazede 'ölmedi öldürüldü' mesajı
Albay Kazım Çillioğlu'nun cenazesi Düzce'de düzenlenen törenle
toprağa verildi. Cenaze törenine katılanların taşıdığı bir pankart,
Çillioğlu'nun intiharına yönelik ilginç mesajlar içeriyordu.
Pankartta, 'Şehit albayımız Kazım Çillioğlu da Eşref Bitlis Paşa ve
Bahtiyar Aydın Paşa gbi içimizdeki hainler tarafından
öldürülmüşlerdir. Hesabı sorulacaktır' yazılı mesajla,
Çillioğlu'nun intihar etmediği, öldürüldüğü savunulmuştu.
Not defterinde ne vardı?
Otopsi tutanağında Albay Çillioğlu'nun üzerinden 1 milyon 880 bin
(eski) TL, 2 şarjör mermi ve bir adet küçük defter çıktığı kayıt
altına alınmış. Çillioğlu ailesi, zapt altına alınan bu defterin
ısrarlarına rağmen 'TSK malıdır' denilerek kendilerine
verilmediğini söylüyor. Albay Çillioğlu'nun bölgede yaşanan
sıkıntılardan yapılan operasyonlara, görüşmelerinden fikirlerine
kadar notlarını bu ajandada tuttuğunu belirten aile üyeleri,
"Teslim edilmeyen dokümanlar birçok konuyu aydınlatabilir"
diyor.
Eşref Paşa'nın sırrını bilen öldü
1991-1994 arası Jandarma Genel Komutanlığı açısından karanlık
yıllar olarak tarihe geçti. Bu dönemde özellikle yolu
Diyarbakır'dan geçen subaylar ya suikast sonucu ya da şaibeli
kazalar nedeniyle öldü. Dönemin Jandarma Genel komutanı Eşref
Bitlis ve ekibinden birçok isim şüpheli şekilde öldü ya da
öldürüldü.
•Devletin Kürt politikasını eleştiren Jandarma Korgeneral Hulusi
Sayın 30.01.1991'de taranarak şehit edildi. Cinayeti Dev-Sol
üstlense suikastin devlet içindeki derin yapıların gerçekleştirdiği
konuşuldu.
•Jandarma Korgeneral İsmail Selen, PKK ile mücadele konusunda
dönemin yöneticileriyle ters düştü. Görevinden alınmak istendi.
Emekli olduktan sonra 23.05.1991'de taranarak şehit edildi. Aynı
gün Adana Jandarma Bölge Komutanı Temel Cingöz de suikaste
uğradı.
•Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis şaibeli uçak
kazasında şehit oldu. Ergenekon davasında Bitlis Paşa'nın ve Cem
Ersever'in örgütün PKK'ya silah satışından haberdar olduğu için
öldürüldüğü gündeme geldi.
•Bitlis Paşa'nın emrinde çalışan Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı
Bahtiyar Aydın da terörün şiddetle bitirilemeyeceğini, bölge
halkının kazanılması gerektiğini dile getiren subaylardandı. O da
22.10.1993'te Diyarbakır Lice'de hala açıklanamayan bir suikaste
kurban gitti. Cinayet silahı Kanas ortadan kayboldu.
•JİTEM'in kurucularından Binbaşı Cem Ersever, 04.11.1993'te
Ankara'da ölü bulundu. Ersever, Diyarbakır JİTEM'in başındaki
isimdi. Kürt sorunu ve PKK ile mücadelede devlet politikasına
aykırı fikirler ortaya atmaya başlayınca hayatından oldu.
Ersever'den sonra 03.02.1994'te Tunceli Jandarma Alay Komutanı
Albay Kazım Çillioğlu evinde ölü bulundu.
•Bitlis Paşa'nın ekibinden Albay Rıdvan Özden, Mardin'de görev
yaptığı sırada JİTEM'in PKK ile koordineli yürüttüğü kaçakçılık ve
uyuşturucu ticaretini ortaya çıkardı. İki koruması ile
12.08.1995'te öldürüldü.
Yeni Şafak