Eric Gerets büyülendi
Abone olİlk yılında Galatasaray'ı şampiyon yapan Eric Gerets merak edilen herşeyi cevapladı.
Gerets, mükemmel restorantlara sahip İstanbul'un görülecek
birçok yerinin olduğunu, her geçen gün daha da büyülendiğini
söylüyor.Ancak şu saptaması çok ilginç: Ama boğazda yemeğimi
yedikten sonra girdiğim trafikte bu büyü hemen bozuluyor
Eric Gerets... Gösterişsiz, tantanasız ve sessiz-sedasız geldi.
Daha ilk yılında şampiyonluğu kucakladı.
Keskin virajlardan, yüksek engellerden ve onca sıkıntıdan geçti.
Sakalı beyazdı, burada ak pak oldu. Ancak sıkıntılarını hiç belli
etmedi. Ağzından bir gün şikayet çıkmadı. Hep işini yaptı.
Futbolcuların en sıkıntılı dönemlerinde, dağılma noktasına geldiği
anlarda "kol kanat" gerdi, onlara sahip çıktı. Gerets sayesinde
Galatasaray tarihinin en önemli şampiyonluğunu kazandı.
Gerets.... Ona, sorulmayan soruldu. "Bana ne" demedi, yanıt verdi.
.
TRAFİK ŞOKU
İstanbul'da ikinci yılınız. Bu şehir için gözlemleriniz
nelerdir?
Profesyonel futbolculuk zamanımda birçok yere gittim. Türkiye'ye de
daha önce gelmiştim. Ama, örneğin Kapalıçarşı'yı ilk kez şimdi
gördüm. Ancak görülecek çok yer var. Mükemmel restorantlara
sahipsiniz. Bazı yerler var ki, gözlerinize inanamıyorsunuz.
Özellikle de geceleri, ışıklar altında İstanbul çok farklı oluyor.
Büyüleniyorum. İstanbul'da çok mutluyum. Ama bir de boğazda
yemeğini yedikten sonra, eve dönmek yok mu? İşte o beni
bitiriyor.
Trafik sizi çok mu şaşırttı?
Evet ama, bu şaşırmak değil bir şok. İlk geldiğimde arabaların
çokluğu dikkati çekmişti. Sonra trafikte yol almak. Bir
bakıyorsunuz sağdan makas, soldan makas kimin nereden geçtiği,
gittiği ya da solladığı belli değil. Bazen arkadaşlarım geliyor,
çok şaşırıyorlar. Ama üç gün sonra alışıp, İstanbul'un
güzelliklerine dalıyorlar. İstanbul trafiğinde yaptıklarınızı gidip
Belçika'da uygularsanız kendinizi en yakın karakolda
bulursunuz.
MUTLULUK FORMÜLÜ
Buna rağmen mutlusunuz.?
Evet. Ama bu durum değişebilir. Şimdi beş maç kaybedeyim, bakalım
mutlu olabilir miyim. Bu ayrı bir şey. Ben mağlup olduğumuz zaman,
kötü oynadığımız zaman dışarıya çıkmıyorum. Doğru evime gidip ya
çalışıyorum, ya da köpeğimle ilgileniyorum. Yani mutluluğumuz
sahada aldığımız sonuçlara bağlı.
Spor basını için ne düşünüyorsunuz ?
Medya
bazen benim maçım hakkında konuşuyor, yazıyor. Başka maçlar
hakkında da fikirlerini belirtiyorlar. Ama bazen benim maçı
yorumladıklarında, acaba hangi maç diye düşünüyorum. Ama sorun
değil. Ben her zaman medya ile iyi geçinirim. Sadece geçtiğimiz yıl
kısa boylu, güneş gözlüklü bir gazeteci ile sorunum olmuştu hepsi
bu. Her gazetecinin bir görüşü vardır ve buna saygı duyarım. Bu
görüşlerle ya da tenkitlerle birlikte yaşıyorum. Kimsenin fikrini
değiştiremem. Herkesin benim için doğruyu düşünmesi elbette çok
zor.
Hayatınız hakkında ne düşünüyorsunuz?
Çok iyi bir hayatım oldu. Şanslı bir insanım çünkü rüyalarımı
gerçekleştirdim. Futbol benim hayatımın büyük bir bölümünü işgal
ediyor. Antrenörlük elbette güzel. Ama futbolculuk antrenörlükten
10 kat daha güzel.
Gelecek için planınız ne ?
Şu anda söylemek çok zor. Ancak dört yıl daha antrenörlük
yapacağımı ve sonra bu işi bırakacağımı söyleyebilirim. Nerede
yaşayacağımı henüz bilmiyorum. Ama öncelikli hedefim kendi evimi
inşa etmek. Yerleşeceğim yer Türkiye de olabilir. İki yıldır
buradayım. Belki yeni bir sözleşme yaparsak, burada yaşamayı da
düşünebilirim.
BOMBALAR ÜZDÜ
Gündemi takip edebiliyor musunuz?
Evet takip edebiliyorum. Buna Türkiye'deki durumda dahil. Ancak
Antalya ve Marmaris'teki bombalamalar beni son derece üzdü. Çünkü
turizmin Türkiye için ne kadar önemli olduğunu çok iyi
biliyorum.
Türkiye Ligi'nin Avrupa'daki yeri nedir?
Çok üst düzey takımlar var. Ancak ölçü, Şampiyonlar Ligi. Şu anda
sadece bir takım bu ligde. Türk takımlarının, Şampiyonlar Ligi'nde
üst sıralara, çeyrek finallere, yarı finallere çıkması gerekiyor.
Ancak şu var; şu anda Türkiye 6 yabancı ile oynuyor. Ama
Şampiyonlar Ligi'nde karşınıza çıkan takımlarda bu sayı çok fazla.
Örneğin Chelsea. Yabancı sayısının kısıtlı olması Türk Milli Takımı
için çok önemli. Birçok genç oyuncu, kendini orada bulabiliyor.
Eğer yabancı sayısı çok daha fazla olursa, bu şansları bulamazlar.
Çünkü takımlarında oynayamazlar. O yüzden sayının artması Türk
futbolu için negatif bir durum olabilir. Ama Şampiyonlar Ligi için
de pozitif bir durum. Bunun çözümü ise transferde üst düzey
futbolcular alabilmektir. Ama burada da şöyle bir sorun var; genç
ünlü futbolcular ilk tercihlerini Türkiye için kullanmıyorlar. Hep
İngiltere ve İspanya gibi ülkelere gidiyorlar. Asıl problem bu
Türk seyircisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Çok garip buluyorum. Örneğin Fenerbahçe'ye gittiğimizde bir düşman
gibiyiz. Buraya kadar normal. Bu dünyanın her yerinde böyle. Ama
maç bitiyor. Normal yaşantıma dönünce dışarıya çıkıyorum. Örneğin
boğaza gidiyorum. Herkes müthiş birer dost. Fenerlisi, Beşiktaşlısı
yanına geliyor kahve çay ısmarlamak istiyorlar ve hep dostça
karşılıyorlar. Hatıra fotoğrafları çekiyorlar, çocukları ile
tanıştırıyorlar. Bugüne kadar en ufak bir problem olmadı. Bu beni
çok şaşırttı. Gerçekten çok garip ama aslında her yerde böyle
olması gerekiyor. Türkler maç sonrasında her şeyi bir kenara
bırakıyorlar ve herkes dost oluyor. Bu gerçekten çok önemli.
HEP HÜCUM
Futbolun sizin için önemi nedir?
Futbol benim hayatım. Futbolun en önemli parçası seyircisidir.
Takımlar seyirci için oynamalıdır. Takımların hedefi elbette
kazanmaktır. Ama hedeflerin yarısı seyirciyi mutlu etmektir. Keşke
herkes hücum futbolu oynasa. Futbol asla seyircisiz olmaz.
Yani 5-4'lük galibiyeti 1-0'a tercih
edersiniz.
Hayır 5-4'ü değil 5-0'ı tercih ederim. Ben hayatım boyunca defans
oynadım, o yüzden gol yemeyi sevmem. Dünya'da belki çok iyi
değildim, ama Avrupa'da üst düzeydeydim. O yüzden defans
oyuncularını çok iyi anlayabiliyorum.
DEFANSA KIZAMAM
Defans oyuncularıma 10 saniye kızıyorum, ama sonra vazgeçiyorum.
Çünkü onlara kızamam. Ben onların babası, arkadaşı gibiyim. Bir
düşman değil, iyi ilişkileri olan bir baba olmalıyım. Ve onların
insan olduğunu asla unutmamalıyız. Herkes hata yapabilir. Her şey
maçta yaşanır, sonra biter. Bu, sadece futbolcularım için değil
hakemlerde de geçerlidir. Asla onların yerinde olmak istemem.
Dünyanın en zor işini yapıyorlar. O yüzden onları da anlayışla
karşılıyorum.
Bir Belçikalı oyuncu yani Bosmann tüm dünyada kuralları
değiştirdi. Acaba bu transfer değişiklikleri futbolu nasıl
etkiledi?
Bosman kuralları futbolcular için çok iyi oldu. Ancak futbola zarar
verdi. Futbolcular finans olarak iyi ve daha çok para kazanıyorlar.
Ama futbol için iyi olmadı. Futbolcular bir formada uzun süre
kalmıyorlar. Birçok takım değiştiriyorlar. Ben 7 yıl PSV'de kaldım.
Yani futbolcularda artık forma aşkı kalmadı.
Türkiye huzurlu
Terörizm, dünyanın her yerinde var. Ancak Türkiye'nin, bu konuda
birçok ülkeden daha iyi, yani huzurlu olduğunu söyleyebilirim.
İnsan kendi hayatını her şeyin üstünde tutmalı ve değer vermeli.
Vücuduna bomba bağlayıp intihar etmek çok anlamsız. İnsanların
terörizme teslim olmaması lazım. Korktuğunuz zaman bu eylemler
amacına ulaşır. Şu dengesizliği de unutmamalıyız; dünyada birçok
insan güzel evlerde, güneş ışığı altında yaşayıp, iyi yiyeceklerle
besleniyorlar, ama bir kısmı da açlıktan ölmek üzere. Bu tüm
sıkıntılar için önemli bir nokta.
Marşınız çok etkili
Stadlar muhteşem. Dört büyüklerin maçında seyirci harika. Maç
sonuna kadar hiç susmuyorlar. Her maçtan önce söylenen milli
marşlar beni çok şaşırtmıştı. İlk geldiğimde ne olduğunu
anlayamadım. Ama sonra ben de alıştım. Dünyanın hiçbir yerinde
böyle bir şey yok. Fenerbahçe Stadı'nda 45-50 bin kişinin söylediği
milli marş beni çok etkiliyor. Şu anda bunu konuşurken bile
tüylerim diken diken oluyor. Almanya, Belçika ya da Hollanda'da
böyle bir şey göremezsiniz.
Camide rahatladım
Burada bulunmaktan çok mutluyum. Hayatımda ilk kez camiye gittim.
Sultanahmet'te Mavi Camii'ye. İçeride çok değişik duygulara
kapıldım. Barışçı ve sessiz. Büyük rahatlık hissettim. Orada
hissetiklerim Belçika'da ya da Almanya'da, müslümanlara karşı
hissedilen duygulara pek benzemiyordu. Ayrıca her insan birdir.
Katolik de, müslüman da ve diğerleri de aynı sokakta yan yana
birlikte yürürler.
Kaynak: Milliyet
Röportaj: Halil Özer