Erdogan'dan İsrail'e tepki
Abone olErdoğan, "Vücudunun üçte ikisi olmayan bir insana atılan bombalar barışa gölge düşürdü" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TGRT'de yayınlanan "Ankara'nın
Gündemi" programına katıldı. Başbakan Erdoğan, Murat Odabaşı'nın
sunduğu programda Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fuat Bol,
İhlas Haber Ajansı (İHA) Genel Müdürü Fevzi Kahraman ve Türkiye
Gazetesi Yazarı Rahim Er'in gündeme ilişkin sorularını cevapladı.
Başbakan Erdoğan, Büyükşehir Belediye Başkanlığı deneyimi olmasının
kendisine bir avantaj sağlayıp sağlamadığı ve AK Parti'nin hizmet
anlayışının ne olduğu sorusu üzerine, belediye başkanlığı
deneyiminden gelmiş başbakan olarak ülkeye hizmet yolunda heyecan
içinde olduğunu belirtti. 28 Mart seçimlerinin, AK Parti'nin
kurumsallaşma sürecini tamamlama testi olacağına işaret eden
Erdoğan, belediye seçimleriyle birlikte bu süreci güçlendirerek
devam ettireceklerin vurguladı. Erdoğan, "Gittiğimiz yerlerde
gördüğümüz şu; halkımız 15 aylık dönemde partimizin çalışmalarından
memnun. Asıl güvenin nerede olacağı sorusunun cevabını 28 Mart'ta
halkımız verecek" diye konuştu. 3 Kasım öncesini bugünle
kıyasladıklarında özellikle ekonomideki farkın dikkat çektiğine
işaret eden Erdoğan, 14 aydır elektriğe ve akaryakıta zam
yapmadıklarını, doğalgazda ise iki kez fiyat indirimi yaptıklarını
hatırlattı. Erdoğan, "Bu Anayasa'nın sosyal kısmı pek
çalıştırılmazdı. Bu bizi sosyal belediyeciliği de güçlendirmeye
doğru götürecek. Belediyeler demokrasinin halka en yakın
yerleridir. İnanıyorum ki halkımız fiziki bir değişimi ak ellerle
yaşayacak, sosyal belediyeciliği yakından tanıma imkanı bulacak"
değerlendirmesinde bulundu. "Şeyh Edebali'nin bir nasihatı var.
Yetki makamında bulunanların naz çekmelerinden bahsediyor. Sizin
vatandaşa karşı sert davrandığınız anlamında eleştiriler var.
Stressli bir ortam mı var?" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, şöyle
konuştu: "Benim vücut dilimi pek anlayamıyor medya. Halkımla
kurduğum diyalogu meydanda herhalde kurabilen pek yoktur. Halkımla
diyalogumda monolog hakim değildir. Nabzı okuma vardır orada. Biz
halkımızla teklifsiz konuşuruz. Toplu konut var, niye almıyorsunuz
diyorum. 'Para yok' diyor. Yastık altında var ya diyorum. Sonra var
var var diyor. Benim halkıma saygısızlık yapmam, halkıma hakaret
etmem, benim kitabımda böyle şeyler yazmaz. Vatandaş diyor ki
'Mazotlar ne olacak?' Ben diyorum ki 'Yüzde 35 ucuzlatmadık mı?'
'Daha da ucuzlat' diyorlar. El insaf diyorum. Bu el insaf deyişimi
medya hakaret diye yansıtıyor. 1.5 milyon aileye kömür dağıttık. Bu
kömürü dağıttımızı vatandaşımız yeni yeni görüyor. Bunu biz
anlatmak durumundayız. Namaza yaklaşmayınız, sekir halindeyken
kısmını kimse almıyor. Cımbızlıyorlar, önünü arkasını kimse gündeme
getirmiyor. Biz ne aldatan olacağız, ne aldanan olacağız. Ben
vatandaşımı aldatamam. Bazen arkadaşlarım geliyor, 'Başbakanım şunu
da desen' diyor, 'Şimdi olmaz' diyorum. Ben bunu bilmiyorum ki ne
var ne yok bunda. Eğer planda yoksa niye kalkayım halkıma
anlatayım. Bugün açmışlar bir pankart, 'İlçe olma hakkımızı
gaspettiler' diyor. Ben onlara 'Alışık bir Başbakan değilim,
Kaldırın onu' diyorum. Olmayacak yerleri il yaptılar. Hizmet
gitmiyorsa il olmasının ne anlamı var. Derdimiz buradan geliyor.
Muhalefet lideri 40 dakikalık konuşmasının 35 dakikasını bana
ayırmış. Sermayesi yok başka." "HALKIN TEVECCÜHÜ SİZİ ŞIMARTMASIN,
KİBİRLENDİRMESİN" "AK Parti tek kale maça gidiyor dendi. Böyle bir
maça gitmek sizi yarınlar adına kaygılandırmıyor mu? Tek adamlığa
yönlendi eleştirileri var. Ne düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine
Erdoğan, demokrasilerde halkın teveccühüne hayır demenin hiçbir
siyasiye ya da siyaset kurumuna yakışmayacağını vurguladı. "Sakın
ha oy vermeyin" demelerinin söz konusu olmadığını ifade eden
Erdoğan, "Ama halkın teveccühü sizi şımartmasın, kibirlendirmesin.
Bunu da meydanlarda söylüyorum. Tam aksine sorumluluğunuzu artırır.
Geçenlerde 20 tane dünya devi ile bir toplantı yaptık. Hepsinin
kanaati şuydu. Güven ortamı var, saydamlık var. Bunu bir
süreklilikle devam ettirirsek Türkiye bir sıçramayı yapar diyorlar.
Bunu yapmak durumundayız çünkü biz bilgi, ilim nerede olursa olsun
onu almanın gayreti içindeyiz. Tek adamlık diye bir anlayışa
karşıyız. Bizde işin başından beri kollektif akıl önplandadır.
Herşeyi müzakere ederiz. Başbakanlık dediğin ne, gelip geçici bir
makam. Hepsi de geldi gitti. Bütün mesele hoş bir seda
bırakabiliyor musun arkanda, eser bırakabiliyor musun? Şu anda
bizim girdiğimiz yol bu. İnşallah belediye başkanı arkadaşlarımız
da bunun bilinciyle bu süreci devam ettirecektir" şeklinde konuştu.
28 Mart seçimlerinin bir yerel seçim olduğunu ve parlamento
aritmetiğini değiştirmeyeceğini kaydeden Erdoğan, Parlamento
içindeki partinin kendi içinde bir problem düşecek olmasının kendi
sorunu olduğunu ifade etti. Erdoğan, bugüne kadar sürdürdükleri
süreç neyse bundan sonra da o anlayışla, herhangi bir gerilime
fırsat vermeden halkın beklentilerine cevap vereceklerini
vurguladı. Erdoğan, yürütme ve yasama olarak yapmaları gereken
neyse onu yapacaklarını belirtti. "Halka verilen yardımlar, balık
tutmasını öğretmek yerine balık vermek olmuyor mu?" sorusu üzerine
Erdoğan, teşbihin hata kabul etmeyeceğini ifade ederek, "Bizim
yaptığımız oksijen çadırındaki hastayı kurtarmaktır. Bizim
verdiğimiz kömür budur. Balık vermek değildir. Özelleştirme
mücadelesinde ciddi bir adım atıyoruz. İhracat yükseliyorsa bunun
buraya geliş nedenleri var. İşsizliğin azalması için şunu yaptık.
Yüzde 85'lere kadar çıkan atıl kapasite aktif kapasiteye dönüştü.
Bundan sonra yeni yatırımlar başlayacak. 36 ilimizi yatırım illeri
olaryBen diyorum ki 'Yüzde 35 ucuzlaak yatırımcıların önüne
sunuyoruz. Şu anda otomotiv sektöründe ciddi gelişmeler var.
Tarımda hayvancılıkta bu tür yayılmalar başladı. Bu el insaf
deyişimi. İşsizlik noktasında yeni yeni iş alanları doğmaya
başladı. Türkiye'de bir kayıt dışı bir kayıt altı emek var.
Buradaki yanlışı düzeltebilirsek ortaya çok güzel tablolar
çıkacaktır. Biz şu anda zemin düzeltme yapıyoruz. Bu zemin
düzeltildiği anda inşaat yükselmeye başlayacaktır" dedi. "AB İLE
İLGİLİ FARKLI BİR SÜRECE GİRDİK" Büyük Ortadoğu Projesi'nin
gündemde olduğunun, Türkiye'nin bölgesinde önemli gelişmeler
yaşandığının hatırlatılması ve bu sorunların aşılmasında
inisiyatifin kimde olduğunun sorulması üzerine Erdoğan, şöyle
konuştu: "Derinden derine bunların birbiriyle ilinti içinde
olduğunu görüyoruz. Türkiye mevcut güçlü hükümetiyle böyle bir
projenin içinde figüran olarak rol almaz. Burada bir aktör olarak
bulunuruz. Bütün bölgenin katılımını sağlayacak bir proje olursa
Türkiye bir aktör olarak rol alır. Burada bir incelik var. Bu bir
dış politika meselesi. Burada siyasi iradeyi ortaya koymak bizim
sorumluluk dairemiz içindedir. Irak'ta yaşananlar, gelişmeler.
Türkiye'nin orada ekonomik noktada bir katılımı söz konusu. Bu da
BM ile müşterek olarak yürütülen adımlar. Bugün Filistin'de yaşanan
olay Ortadoğu'daki barış sürecine atılan bombadır. Bir barış süreci
işletilecekse bu böyle işletilemez. Vücudunun üçte ikisi olmayan
bir insana atılan bombalar bu barışa gölge düşürmüş, barışla ilgili
bütün hisleri yok etmiştir. Kin nefret burada egemen hale
gelmiştir. Kıbrıs'taki bu gelişmelerde arzu edilen neticeye
ulaşabilirsek Yunanistan'la ilişkilerimiz zirve yapacaktır. AB ile
ilgili farklı bir sürece girdik. Türkiye Aralık ayı sonuna kadar
ciddi bir trafiğin içinde. Bunlardan inşallah siyasi iradeyi de
ortaya koymak suretiyle avantajlı çıkacaktır. Biz bunlarla rahatça
konuşabiliyoruz." "Kıbrıs süreci ile ilgili daha iyimser bir
beklentiniz var mıydı?" sorusu üzerine Erdoğan, "Adadaki süreci
istasyonların bir tanesi olarak görüyorduk. Umutluyduk ama
istediğimiz netice orada çıkmadı. Ama bu haliyle bile ikinci etaba
bir yön veriyor. İkinci etabın iki ayrı bölümü var. Dışişleri
bakanlarının katılacağı çalışmalar var. Son iki günde de bizim ve
Yunanistan Başbakanı'nın katılacağı, Annan'ın da iştirak edeceği
final var. Temennimiz burada arzu ettiğimiz neticeyi elde edelim.
Bu neticeler duygusal hareketle alınabilecek bir netice var. Burada
ben karşı tarafı nasıl alt edebilirim mantığıyla yaklaşırsa bunu
çözemeyiz. Biz kazan kazan süreciyle bunu nasıl götürürüz dersek o
zaman bu iş çözülür. Şu anda KKTC'nin bir iyiniyeti var. Bu iyi
niyetin karşılığını Güney Kıbrıs'tan görmemiz lazım. Güney Kıbrıs
göstermezse netice alamayız. Hele hele birinci hukuk konusu
çözülmezse buradan bir netice alamayız. İsviçre'ye giderken de bu
anlayışla gidiyoruz" dedi. "DEVLET KİN MAKAMI DEĞİLDİR, ADALET
MAKAMIDIR, BARIŞ MAKAMIDIR" Başbakan Erdoğan İsrail'i de Filistin'i
de makul olan bir çizgiye davet ettiklerini hatırlatarak bugünkü
eylemin sorumlusunun kimler olduğunu dünya siyasetinin bildiğini
vurguladı. Erdoğan, "Barışın küreselleşmesini konuşuyoruz. BaryBen
diyorum ki 'Yüzde 35 ucuzlaöyle bir dünyada bana birşey
yapıldığında bunu terör sayıp, başkasına yapıldığında 'oh iyi oldu'
mantığıyla yaklaşmak doğru değil. Biz bu şiddet sarmalını nasıl
kıracağız. Bir taraf terörü icra ediyor da öbür taraf etmiyor
diyebilir miyiz. Burada bir şiddet iki tarafça da yürütülüyor.
Terörün eğer dini, ırka, milleti, milliyeti yoksa kalkıp da filanca
yaptığında bu uygundur, filanca yaptığında ise bu terör dersek, bu
olmaz. Bir devletin yönetiminde bulunduğunuz zaman siz kin
güdemezsiniz. Devlet kin makamı değildir, adalet makamıdır, barış
makamıdır. Ama ortada bu yok. Ortadoğu'ya biz bunu nasıl
taşıyabiliriz. Biz bunun gayreti içindeyiz" değerlendirmesinde
bulundu. 'Irak Geçici Anayasası'nda mezhebe dayalı tanımlamalar
oldu. Bu ifadeler Irak'ın bütünlüğünü tehdit etmez mi?' sorusu
üzerine Erdoğan, geçici temel yasa noktasında sıkıntılar
bulunduğunu, ırka dayalı bir yapının orada olmaması gerektiğini
ifade etti. Bütün bu yapıların Irak'ta gelecekte ciddi sıkıntıları
tetikleyeceği uyarısında bulunan Erdoğan, "Oradaki asli unsur
noktasında da baştan farklı yaklaşılırken şimdi farklı
yaklaşılıyor. İki tane asli unsurdan bahsediliyor. Zaman belki bu
sıkıntıları halledecektir. Ama bu yasa, bu haliyle sıkıntıya neden
olur" dedi. Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ın tavrını nasıl
değerlendirdiğinin sorulması üzerine Denktaş'ın yıllardır bu işin
içinde olduğunu hatırlatarak, "Bu işin önünde engel ifadesini biz
kullanmayız. Kullanmak isteyenlere de diyoruz ki engel Güney Kıbrıs
değilse bunun nasıl ispat edeceksiniz? 114 noktada itirazları var.
Demek ki iyi niyet yok. Bunu dünyaya aksettirirken hep Sayın
Denktaş üzerinden aksettirmek yanlış olur. Ben diyorum ki masada
sayın Denktaş da olmalı. Hala umudum var. Son ana kadar beklentimi
koruyacağım" şeklinde konuştu.