Erdoğan'dan İsrail'e sert yanıt
Abone olTel Aviv'den bir gazetecinin, ''Türkiye ile İsrail ilişkilerinde bir kriz var mı? Varsa ne yapılmalı?'' yönündeki sorusunu Erdoğan' soruldu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ortadoğu'da bireysel, kurumsal ve
devlet terörü bulunduğunu belirterek, ''Türkiye olarak Ortadoğu'da
barış için ne yapabiliriz, bunun gayreti içindeydik. Ama maalesef
burada Şaron bize yardımcı olmamıştır. Son gelişmeler bunun çok
açık net ifadesidir'' dedi. Başbakan Erdoğan, Lütfi Kırdar
Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda düzenlenen 57. Dünya
Gazeteler Birliği Kongresi'nin ardından 11. Dünya Editörler
Forumu'na katılarak yabancı editörlerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan, Norveçli bir gazetecinin, ''AB'nin, Türkiye'nin üyeliğini
kabul etmesi halinde, siz hangi ülkelerin üyeliğini istersiniz?''
yönündeki sorusuna, Türkiye'nin AB'nin genişlemeden sorumlu ülkesi
olmadığını belirterek, programda 2007 yılına kadar Romanya ve
Bulgaristan'ın üyeliğinin, müzakere süreciyle ilgili olarak Türkiye
ve Hırvatistan'ın bulunduğunu hatırlattı. Daha farklı ülkelerin de
bu sürece dahil edilebileceğini ve bu konuda kıskançlıklarının söz
konusu olmadığını ifade eden Erdoğan, ''Bütün olay dostluğun,
barışın, ekonomik ve kültürel dayanışmanın olabileceği farklı bir
dünyayı kurabilmektir. AB bunun için bir adres, mozaik olabilir
diye düşünüyorum. Yeter ki bu süreci hızlandıralım'' diye konuştu.
Yemen'den bir gazetecinin ''Birçok Arap ülkesi demokrasiye gidiyor.
Arap ülkeleriyle nasıl bir ortaklık görüyorsunuz?'' sorusuna
Erdoğan, demokratikleşme süreci çerçevesinde Körfez ülkeleriyle ve
Ortadoğu'da siyasi ilişkileri geliştirmeye başladıklarını, bunun
artarak devamından yana olduklarını söyledi. Üst düzeyden başlayan
ilişki ve yardımlaşmanın Ortadoğu'da demokratikleşme sürecini
farklı bir noktaya taşıyacağına inandığını ifade eden Erdoğan,
ancak bunun uzun vadeli bir süreç olduğunu belirtti. Erdoğan, bu
konuda medyaya da çok görev düştüğünü bildirerek, ''Sağlıklı ve tam
demokrasi burada hedef olmalıdır'' dedi. TÜRKİYE'DE DİN ÖZGÜRLÜĞÜ
Bir gazetecinin ''Türkiye'de din özgürlüğünü nasıl görüyorsunuz?''
diye sorduğu Erdoğan, sağlıklı ve tam demokrasi için nasıl düşünce
ve fikir özgürlüğü noktasında bazı sıkıntılar varsa, din ve vicdan
özgürlüğü noktasında da Türkiye'de yaşanmış bazı sıkıntılar
bulunduğunu ve bunların zaman içinde aşıldığını kaydetti. Erdoğan,
hükümet olarak AB müktesebatıyla ilgili yaptıkları çalışmalarla bu
sorunları büyük ölçüde aştıklarını ve bu konuda Türkiye'nin huzurlu
olduğunu belirterek, ''Geleceğe yönelik bazı sıkıntıları halletmek,
tam demokrasiye geçişin de neticesi olacaktır. İnanç, vicdan,
düşünce, fikir, örgütlenme ve teşebbüs hürriyeti noktasında
mevzuattan kaynaklanan bazı sıkıntıların da zaman içerisinde
aşılacağı kanaatindeyiz'' diye konuştu. BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ Bir
gazetecinin Türkiye'deki basın özgürlüğüne ilişkin sorusu üzerine
de Erdoğan, basın özgürlüğü konusunda Türkiye'nin dünyanın gelişmiş
ülkelerinin birçoğundan çok daha ilerde olduğunu söyledi. Erdoğan,
basın özgürlüğünün daha ileri noktada olması için adımlar
attıklarını, bu hafta TBMM Genel Kurulu'na gelecek olan yeni Basın
Yasası ile bunu gerçekleştirmiş olacaklarını bildirdi. Kimsenin
eyleme dönüşmedikçe fikrinden, düşüncesinden, inancından dolayı
hapislere atılmasını istemediğini ifade eden Erdoğan, ''Çünkü bunun
bedelini ödemiş birisi olarak da yaşayarak da bunu gördüm. Bunu
aştığımız gün, tam ve sağlıklı demokrasiye geçmiş oluruz'' dedi.
YUNANİSTAN İLE İLİŞKİLER Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir
gazetecinin ''Komşularınızla mükemmel ilişkilerden bahsettiniz.
Yunanistan ve diğer Balkan ülkeleriyle daha ileri ilişkiler kurmayı
düşünüyor musunuz?'' yönündeki sorusuna, ''Ben komşularımızla
münasebetlerimizin çok iyi olduğunu söylemedim. Çok iyi olması
gerektiğini ve bu yolda çok önemli adımlar attıklarımızı söyledim''
şeklinde karşılık verdi. Göreve geldikleri tarihten beri süratle
komşu ülkelerle ilişkileri geliştirdiklerini, bu yöndeki
çalışmaların sürdüğünü anlatan Erdoğan, Yunanistan'la da ilişkileri
çok daha geniş bir platforma taşımanın gayreti içinde olduklarını
söyledi. Erdoğan, Yunanistan ile çifte vergilendirmeyi
kaldırdıklarını, hava koridorunu 2'den 11'e çıkardıklarını,
doğalgaz anlaşması yaptıklarını, turizmde müşterek adımlar atmanın
gayreti içinde olduklarını ve Ege'de kıta sahanlığı meselesinde de
olumlu gelişmeler olduğunu belirtti. Erdoğan, şunları söyledi:
''İnanıyorum ki oradaki sıkıntıları da aşacağız. Çünkü karşılıklı
iyi niyet varsa, bu iyi niyeti de gösteren her iki tarafta da
siyasi irade mevcuttur. Bu münasebetlerimiz, temenni ediyorum ki
Yunanistan ile Türkiye arasındaki geçmişteki olumsuzlukları artık
olumlu bir çizgiye taşıyacaktır.'' Erdoğan, Romanya ve Bulgaristan
ile ilişkilerin de her geçen gün daha iyiye gittiğini, diğer Balkan
ülkeleriyle ilişkilerin de sürdüğünü belirterek, ''Türkiye orada
istikrarı sağlayacak bir rol üstlenmek durumundadır. Gerek
Sırbistan Karadağ, gerek Hırvatistan, Makedonya, bunlarla
münasebetlerimizi geliştiriyoruz. Özellikle ekonomik altyapıyı
güçlü kıldıkça, siyaset de bu noktada güçlü bir şekilde
gelişecektir. Oraların demokratik gelişimine Türkiye'nin katkısının
olacağına inanıyorum'' dedi. TERÖR SALDIRILARI Nijerya'dan bir
gazetecinin, terörist saldırılardan sorumlu tutulanların bugün
DGM'de yargılandıklarını hatırlatarak, ''Hükümetin bu mahkemeleri
kısa sürede kaldırmak için girişimi olup olmadığını'' sorduğu
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Türkiye olarak teröre karşı çok
hassasız. Çünkü çok ağır bedel ödedik. 1990'lı yıllarda teröre 40
bin civarında kurban verdik. 15 ve 20 Kasım terör eylemlerinde
sadece kendi ülkemiz insanını değil, ülkemiz vatandaşı olan veya
olmayan yabancı misyon şeflerinden teröre kurban verdik. Bunlar
bizim için çok ciddi üzüntü kaynağıdır. Terör karşılığını
bulmalıdır. Terör ne zaman, nerede, nasıl, niçin, kimi vuracağı
belli olmayan bir fenomendir. Buna karşı uluslararası boyutta ortak
mücadele platformunun oluşturulması gerekiyor. Şu anda kuvvetler
ayrılığı ilkesine göre yasama, yürütme, yargı vardır. Biz
teröristlerin en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğine
inanıyoruz. Şunu bilmenizi istiyorum ki Türkiye'de artık AB
müktesebatı içerisinde idam cezası da kaldırılmıştır. Ama bizim
şiddete karşı sıfır toleransımız vardır. Çalışmalarımızı
sürdürmekteyiz. Yargı nasıl bir süreç izler, yargı ne yapar onu
bilemem. O yargının kendi takdiridir.'' İSRAİL İLE İLİŞKİLER Tel
Aviv'den bir gazetecinin, ''Türkiye ile İsrail ilişkilerinde bir
kriz var mı? Varsa ne yapılmalı?'' yönündeki sorusunu Erdoğan,
şöyle yanıtladı: ''İsrail ile ticari ekonomik ilişkilerimiz farklı
bir olay. Ama son mevcut gelişmelerin değerlendirmesini yapmak
farklı bir olaydır. Biz sadece Filistin'deki olayların
değerlendirmesini yaptık. Bizim arzumuz şu, özellikle Filistin'de,
Ortadoğu'da kan ve ölüm istemiyoruz. Madem ki terörü kınıyoruz,
madem ki terörün karşısındayız, o zaman Ortadoğu'da terörle karşı
karşıyayız. Ortadoğu'da bireysel, kurumsal ve devlet terörü vardır.
Kurumsal derken illegal örgütleri kasdediyorum. Ben şunu çok açık
ve net söylemek durumundayım. Sizleri de objektif düşünmeye davet
ediyorum. Bir hükümet bir suikast için karar almaz. Çünkü devlet
kin tutmaz. Devlet kendisi hukuku hiçbir zaman askıya alamaz. Ona
sahip çıkmak durumundadır. Burada maalesef son zamanlarda bunlar
olmaya başlamıştır. Kaldı ki biz Türkiye olarak, Ortadoğu'da barış
için ne yapabiliriz, bunun gayreti içindeydik. Ama maalesef burada
Şaron bize yardımcı olmamıştır. Son gelişmeler bunun çok açık net
ifadesidir. Biz, bu barışı sağlamak için üzerimize ne düşerse bunu
yapmak durumundaydık. Bundan sonra da bunu yapmanın gayreti
içindeyiz. Fakat İsrail ile bizim ekonomik ilişkilerimizi hiçbir
zaman etkilemez. Biz yine İsrail ile münasebetlerimizi devam
ettiririz.'' İrlanda'dan bir gazetecinin, ''Müslüman kadınlar
AB'nin insanlara verdiği cinsiyet eşitliği hakkından
yararlanacaklar mı?'' yönündeki sorusuna Erdoğan, Türkiye'nin
nüfusunun yüzde 75'inin AB'ye girmeyi arzu ettiğini ve bunun içinde
kadınlar da olduğunu belirterek, kadınların AB'nin tanıyacağı
birçok özgürlüklerden istifade edeceğini söyledi. Finlandiya'dan
bir gazetecinin, ''Hükümetin Kopenhag kriterlerini ciddi bir
şekilde yerine getirdiğini, ancak herhangi bir şekilde hükümet
değişikliği halinde bunların topluma nasıl yerleşeceği''ni sorduğu
Erdoğan, yasalar ve uygulamalar bu şekilde devam ettiği ve
Aralık'ta müzakere süreci alındıktan sonra bunun geri dönülmez bir
yol olacağını söyledi. Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin bu konuda
sürekli mesafe aldığını belirterek, ''2004'den sonra inanıyorum ki
geri dönmek hiç mi hiç mümkün olmayacaktır. Çünkü halkımızın çok
büyük kısmı, AB'ye (evet) demektedir. Şu anda AB üyesi ülkeler
içinde AB üyeliğini yüzde 75 oranında destekleyen ülke sayısı
parmakla geçmez. Bu oranın 2004'den sonra daha artacağına
inanıyorum. Yeter ki bu süreç başlamış olsun'' dedi.