Erdoğan son sözünü söyledi
Abone olErdoğan, Yeni Şafak Gazetesi yazarlarını AK Parti Genel Merkezi'nde kabul ederek, 2 saat süren bir görüşme yaptı.
AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD ile
müzakerelerin sürdürüldüğünü belirterek, yazılı anlaşma olmadan
yetki tezkeresinin TBMM'ye gönderilmeyeceğini kesin bir dille ifade
etti. Tezkerenin çıkarılması için kafalarında bir takvim olmadığını
belirten Erdoğan, "Kafamızda bir takvim yok. Ne zaman anlaşma olur.
Ancak o zaman tezkere Meclise gönderilir" dedi. Erdoğan, Yeni Şafak
Gazetesi yönetici ve yazarlarını AK Parti Genel Merkezi'nde kabul
ederek, yaklaşık 2 saat süren bir görüşme yaptı. ABD ile yapılacak
anlaşmaların yazılı belge haline getirilmesi konusunda kararlı
olduklarını belirten AK Parti lideri,Türkiye'nin bu savaş'ta bir
bedel ödemesinin söz konusu olduğunu kaydederek, "Türkiye'nin daha
az bir bedel ödemesi için çaba gösteriyoruz" diye konuştu. Grup
kararı almayacağız Erdoğan, tezkerenin TBMM'ye gönderilmesi halinde
AK Parti'nin grup kararı almayacağını açıkladı. Türkiye'nin bu
sürecin dışında kalmasının ne getireceğinin iyi hesap edilmesi
gerektiğini hatırlatan Erdoğan, "Türkiye 'bu işin içinde yokuz'
dese bile komşu binada bu yangın var. Bu yangın bize sıçrama
durumunda" dedi. Erdoğan'ın, Yeni Şafak'ın gündeme ilişkin
sorularına verdiği cevaplar özetle şöyle; Türkiye diğerleri kadar
rahat değil "Irak'la ilgili değerlendirmeleri yaparken bizim bakış
açımızı üç nokta belirliyor; siyasi, ekonomik ve askeri. Bunların
dışında kalarak bir değerlendirme yapmamız mümkün değil. Baştan
beri Irak konusunda 'savaşın içinde olmak' diye bir amacımız,
hedefimiz asla olmadı. Bugün de yok. Bütün gayretlerimiz savaş
olmadan bu işin çözülebilmesi istikametinde. Nitekim AB üyeliği
sürecinde yaptığımız özel görüşmelerde bu konuyu hep görüştük.
Görüştüğümüz AB üyesi ülkelerin liderleri Irak'ta savaşa karşı
olduklarını söylediler. Rusya, Çin seyahatlerinde onlar da bu
şekilde telaffuz ettiler. Türkiye'nin hassasiyeti; bulunduğu
coğrafi konum itibarıyla farklı. Avrupa ülkelerinin karar vermesi
çok kolay. Hatta Rusya'nınki daha kolay. Ama Türkiye'nin durumu
öyle değil. Böyle bir şey patlak verirse ilk sıçrayacağı yer
Türkiye. Hiçbir şey sıçramasa en azından göç olayıyla karşı karşıya
kalınacak. Biz bu konuda daha dertli, sıkıntılı durumdayız." Dolar
pazarlığı yapmıyoruz "Aldığımız tedbirler içinde diyoruz ki; bir
sıkıntı doğacak olursa Türkiye burada karar sürecinin dışında yer
almamalı. Bizim bu sözümüzü istismar edenler oluyor. Yarın alınacak
siyasi bir kararın, çıkacak bir tablonun belirlenmesinde Türkiye
şimdiden rezervlerini koymalı ki, farklı şeyler oluşmasın. Devamlı,
'toprak bütünlüğüne saygılıyız, yapılanmalara saygılıyız' bunlar
kullanıyor. Acaba uygulamaya girildiğinde buna ne derece saygı
duyulacak. Bunlar önem arz ediyor. Türkiye olarak bu konuda
hassasiyetimizi ortaya koyduk. 'Dolar pazarlığı' filan bunlar çok
saçma şeyler. Olay dolar pazarlığı, ekonomik değil. Olayın siyasi,
askeri boyutu çok daha fazla önem arzediyor. Ekonomik boyut bundan
sonra gelen bir boyuttur. Kaldı ki farklı bir hassasiyet ortaya
konulduğundandır ki, bugünlere uzadı. ABD'ye göre, Kasım ayında
başlayıp Aralık ayında bitecek olan bir süreçti. 3 günde bir
haftada bitecek gibi laflar kullanıldı. Ne zaman bitip bitmeyeceği
askerin bileceği, teknik bir konu. Biz 3 gün bir haftaya göre
değerlendiremeyiz." 'Yokuz' demek dışarıda tutmaz "Gördüğümüz şu
ki; ABD, özellikle siyasi ve askeri konularda anlaşır gibi.
Ekonomik konularda devamlı Kongre konusunu gündeme taşıyor.
'Kongre'de ne kadar zamanda böyle bir kararı çıkartırsınız'
dendiğinde 2 aya kadar giden bir süreçten bahsediliyor. Öbür
taraftan 2-3 haftada biz bu işi bitiririz havaları var. 2 ayın
sonunda ne olacağı belli değil. Kongre'den olumlu-olumsuz her şey
çıkabilir. Bütün bunlar düşünce dünyamızda yer alırken acaba
Türkiye olarak bütün bunları düşünmesek! Hayır, yokuz demek acaba
Türkiye'yi bu işin dışında tutuyor mu? Türkiye bu işin içinde yokuz
dese bile komşu binada bu yangın var. Bu yangın bize sıçrama
durumunda olacak. Güney'den Kuzeye doğru yapılacak bir kara
harekatı ister istemez Kuzeyi sıkıştıracaktır. Yine bu Türkiye'yi
rahatsız edecektir. Gerek askeri ve siyasi noktada gerekse ekonomik
noktada, Türkiye bir bedel ödemekle karşı karşıyadır. Karar
sürecine girmemiş olacak. Bu defa ABD istediği kararı istediği
şekilde verme şansını yakalayacaktır. Olay bu noktadadır." Olmazsa
olmaz şartlarımız var "Tercihi nasıl yaparız dendiğinde,
duygusallıktan öte birincisinin burada olabileceğini düşünüyoruz.
Burada bölge az bir bedel ödemekle karşı karşıya kalır. En azından
yazılı belgeye dayandırılığında, Amerika orada kalmayacağını
tahahhüt edecektir. En azından bölgede devletlerin oluşumuna
müsaade edilmeyeceğini yazılı belgeye dökmek süretiyle, oradaki
yeraltı zenginlikleri tüm Irak halkının olduğu kayıt altına
alınacak. Türkiye olarak ekonomik noktada en az zarara katlanmış
olacağız. Irak konusu ne kadar konuşulursa ekonomi o kadar
etkileşim alanı içine giriyor." CHP'LİLER İKİLİ DAVRANIYOR "Şimdi
CHP muhalefet yapıyor. Ama ikili görüşmelerde 'biz de sizin
yerinizde olsak aynı şeyi söylerdik' diyorlar. Olay çok farklı. Biz
CHP'nin yerinde olsak aynı şekilde davranmayız. Biz bunu Afganistan
örneğinde yaptık. Afganistan'da muharip güç gönderilmesine karşı
olduğumuzu söyledik. Şimdi de aynı şeyi söylüyoruz." BAYRAM'DA BANA
İŞSİZLİK SORULDU "Kurban Bayramı'nda Rize'deydim. Sağolsun
hemşehriler yalnız bırakmadılar. Bayramlaşmalara katıldık. Bayram
boyunca sözlü ve yazılı bana getirilen tek şey; işsizlik. Kimse
bana Irak'ı sormadı. Geliyor; çocuğum, kocam işsiz. Doğu
Karadeniz'de fabrikalar 4 ay çalıştığı için geçici işçi olarak
çalışan fazla." 73.5 MİLYAR DOLAR ÖDENECEK "Gündemimiz ne kadar
Irak olsa da, karşı karşıya kaldığımız sorun ekonomi. Bu yıl içinde
iç ve dış borç yaklaşık 73-74 milyar dolarlık bir ödeme sözkonusu.
Bu rakamlar elde hazır değil. Borçlanıyoruz. Faizde bir iyileşme
vardı. Fakat sonra yükseldi. Borsa iyi bir noktaya çıkmıştı yine
bir düşüş gösterdi." ABD ve Avrupa arasında çıkar mücadelesi var
"AB'nin tutumu net değil. Almanya-Fransa ve Belçika'nın bile belli
bir noktadan sonra hat değiştirebileceği kanatlerini öğrenmiş
durumdayız. Colin Powell'in 1 Mart'la ilgili açıklaması, 14 Mart
olayının Fransa tarafından açıklanması, aslında ne kadar
ötelenebilirse bu zaman kazanma bu işi belki soğutabilir diye bir
umudumuz var. Gemilerin Basra veya bize kaydırılması konusunda
bizden karar bekliyorlar. Tezkere gelecek ve TBMM'de kararı alacak.
Onlar düne (18 Şubat) kesin olarak bakıyorlardı. Tabii dün tezkere
gelmeyince orada da dengelerin kendilerine göre bozulduğunu
söylüyorlar. Biz, bu noktada işlerin sözle olacağı noktasında
değiliz. Bütün olay, bu işin bedeli ne olacak? Türkiye olarak bu
durum mevcut imkanlarımız içinde nasıl öderiz, en az zayiatla nasıl
çıkarız. Bütün hesabı buna göre yapıyoruz. Bu işin tamamen dışında
kalmak bizi gelecek açısından rahatlatmıyor."