En çok sevdiğim sözlerden birisidir “Edipler edepli
olmalı” sözü. Bu söz özellikle son günlerde daha da
bir değer kazandı benim nazarımda.
Malumunuz neredeyse son 3 aydır siyasetle yatıp siyasetle
kalkıyoruz. Görünen o ki daha 2 ay daha gündemimizi epeyce meşgul
edecek siyaset. Ve dahi sonrasında da…
Siyasi mücadele sadece kendi kulvarında kalsa yine de bir şey
demeyeceğim ama çıkarlar uğruna toplumun temel harçlarından birisi
olan “sanat” ve “kültür” dünyası
da bu kulvara çekilmeye çalışıyor işte orada “Bi
dakka!” demek istiyorum.
Yıllarımı kültür ve sanat dünyasına adamış birisi olarak Rabbime
binlerce şükürler olsun ki ne sanatla olan meşgalemde ne de
kültürle olan mesaimde siyasete bulaşmadım ve inşallah da
bulaşmayacağım.
Çünkü benim nazarımda “siyaset” ve
“sanat-kültür” birbiri ile taban tabana
zıt ve ters istikametlerin yolcuları.
Siyaset dönem dönem toplumu kutuplaştırıp gererken sanat
ve kültür ise her daim toplumu ortak paydada birleştirip
dostluk ve kardeşliğin temellerini atma
platformudur.
Güzelliklerin ve iyiliklerin ortaya çıkmasıdır sanat. Sanat
özünde sanatkarını anlatır, kim olduğunu söyler bize.
Sanatı icra eden sanatkarın mahiyeti nispetince sanat
gerçekleşir. Ayna görevi ve dahi sanatçının gerçek
dünyasının tezahürüdür sanat. Ortada bir sanat var ise sanatkarın
izdüşümüdür.
Oysa bugün yaşanan siyasi çekişmede –siyasilerin de çağrısıyla-
sanat ve kültür erbabı da maalesef kısır döngünün çarklarına
kapıldı. Bu benim için gerçekten büyük bir hayal kırıklığı
oldu.
Cemil Meriç’in işte tam da bu durum için
dehşetengiz bir ifadesi vardır; “Türk insanını ayıran bütün
duvarları yıkmak isterdim. Muhteşem bir maziyi, daha muhteşem bir
istikbale bağlayacak köprü. Sanat düşüncenin, düşünce mukaddeslerin
mukaddesi. Hakikat ve sevgi. Hafızasını kaybeden bu zavallı
nesilleri biz mahvettik. Bu cinayet hepimizin eseri, hepimizin yani
aydınların. Gerçek sanat ayırmaz,
birleştirir.”
Uzlaşının, sevginin, muhabbetin, dostluğun
temellerini atması gerekenler bugün siyasi söylem ve destekleriyle
gündem oluyorlar.
Kültürün ve sanatın şahsiyeti, muhabbeti ve sevgiyi inşa
etmesindedir. Bizi şekillendirmek isteyenlerin süslü
zamanında israf ettik insaf duygularımızı, muhabbet ve sevgiye dair
biriktirmemiz gereken merhamet hislerimizi yok ediyoruz siyasete
payanda kalarak.
Oysa biz sanatçımızı sanat projeleriyle görmek
istiyoruz.
Kültür sohbetlerine katılmak istiyoruz kalem erbabımızın.
Türkülerine eşlik etmek istiyoruz ozanlarımızın.
Şiirlerini okumak istiyoruz şairlerimizin.
Sanatçılarımızın uluslararası platformlarda kazandıkları
başarılarıyla övünmek istiyoruz.
Oscar ödülünü Türkiye’den bir yapımcının kazanmasını
istiyoruz mesela.
Ses sanatçılarımızı uluslararası arenada milyonlarca insana
konser verirken dinlemek istiyoruz.
Ressamlarımızın eserlerinin uluslararası müzayedelerde milyon
dolarlara alıcı bulduğunu görmek istiyoruz.
Klasik müzik eserleri arasında sanatçılarımızın eserlerini
görmek istiyoruz...
Oysa biz bugün sanatçılarımızın “kel alaka”
denilebilecek konularda verdikleri sanatla uzaktan yakından
ilgisi olmayan beyanatlarını okuyoruz sağda solda.
Sanat kalıcıdır, siyaset ise geçici.
Kalıcı olanın geçici olana payanda olması hem
garip hem de acınacak bir durum.
Lütfen bu acaibü’l garaip olan olaya bir an önce son
verelim.
Biz siyasete değil siyaset bize destek olsun.
Biz siyaseti değil siyaset bizi desteklesin.
Sanat ve kültür ülkemizin ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı
bir unsuru değil kucaklayıcı ve birleştirici platformu
olsun.
Bırakın siyaseti siyasetçiler yapsın.
Sanat ve kültür erbabı da kendi işlerini yapsın...
Lütfen...
facebook.com/msbeser
twitter.com/msbeser
instagram.com/msbeser