Dünyanın en yaygın batıl inançları

İnanışa göre, eğer köprüdeyken bir arkadaşınıza hoşçakal derseniz, o arkadaşınızı bir daha göremezsiniz. Kimse de bunu yaşamak istemez herhalde. Birçok toplumda evin içinde şemsiye açmanın kötü şans ve uğursuzluk getirdiğine inanılmaktadır. Bu batıl inanç, kimi kültürlerde söz verirken, parmakları çapraz yapmanın, verilen sözü geçersiz kıldığı anlamına geldiğine inanılırken, kimi kültürlerde ise bu hareketin anlamı iyi dilek temennisi olarak kabul görmektedir. Küçük çocukların üzerinden atlandığı zaman boyunun kısa kalacağına inanılır. Bu inanışa bakarsak eğer, uzun olan kişilerden, küçükken üzerinden atlanıp atlanmadığı sorusunun cevabını isteyebiliriz. Bir anda gelen kulak çınlamasını genelde hakkımızda konuşulma olarak yorumlarız. Sağ kulak çınlıyorsa iyi fakat sol kulak çınlaması her zaman kötüye yorumlanır. Söylenen bir diğer inanca göre ise, kulak çınlaması esnasında aklınıza gelen kişi ile beraber çınlama kesiliyorsa, konuşan kişinin aklınıza gelen kişi olma ihtimali yüksektir. Tabi bunların yanında bakıldığı zaman kulak çınlaması, ciddi bir rahatsızlığın habercisi olabilir. Her çınlamayı bu batıl inançla bağdaştırmamak gerek. Makas veya bıçak birisine verileceği zaman genelde kişinin önüne veya yakın bir yerine bırakılır. Elden ele verilen makasın kavga meydana getireceğine inanılmaktadır. Bu yüzden bunlar bir yere bırakılarak verilir. Nazar olduğuna gerçekten inananlar ve buna kesinlikle inanmayanlar var. Genelde, kem gözlü insanlardan ve özelikle de mavi gözlü insanlardan nazar değeceğine inanılıyor. Bundan korunmak için ise genelde nazar boncuğu kullanılıyor. Nazar değmesinin kişi üzerinde ağırlık yarattığı da düşünülmektedir. Belirli bölgelerdeki bazı havuzlar ya da göletler görüldüğü zaman, içerisine cepte bulunan bozuk paralardan atılmadan geçilmiyor. Dileklerin gerçekleşeceği düşünülen bu inanç her yerde yaygın olarak sürdürülmektedir. Bunlar, dilek havuzu olarak adlandırılmakta. Hangi yaşta olunursa olunsun sürüp gidecek olan ve her defasında dilek tutmadan geçilmeyen bir inanç kendisi. Hatta mum yanlışlıkla veya dilek tutmadan söndüğü zaman tekrar mumu yakmak gibi girişimlerde bulunanlar da yok değil. Doğumgünü pastası üflenirken tutulan dileklerin olacağına inanılıyor ve inanılmaya devam edecek gibi. Yaygın bir diğer batıl inançta merdivenin altından geçmek. Bir merdivenin altından geçmenin, geçen kişiye uğursuzluk getirdiğine inanılmakta. Küçüklüğümüzden beri uğur böceği bize hepp sevdirildi. Üzerimize konduğu zaman uçması için uğur böceği için yazılmış kısa şarkıyı mırıldanıp durduk. Yeri geldi uçtu, yeri geldi zorla uçurduk. Ve bunun bize uğur getirdiğine inandırıldık. ‘Uuuç uuuuç uğur böceğiiiii annen sana terlik pabuç alacak. Avuç içi kaşınmasının açıklamasını kendi içimizde para gelmesi ve para gitmesi olarak adlandırıyoruz. Şöyle ki; sağ avuç içi kaşındığında para gelir sol avuç içi kaşındığında para gider ya da sol elin kaşınması kavga edeceğiniz anlamına gelir. Bununla eşdeğer biçimde para akışı olması denk gelmesine bağlı tabi ki de fakat bakıldığı zaman bu inanç insanların üzerine yerleşmiş durumda. Çok zor bulunan 4 yapraklı yoncanın şans ve uğur getirdiğine inanılır. Bu inanış ise her geçen gün diğer inançlara oranla popülerliğini kaybetmektedir. Kırılan aynanın 7 yıllık süren bir uğursuzluk yaratacağına inanılır ve ayna atılır. Dikkatsizlikten, dalgınlıktan veya bilerek kırılmış olması ayırt edilmeden direk olarak uğursuzluk diye kabul edilir. Kökeni çok eskiye dayanan ve dünyanın bir çok ülkesinde kullanılmakta olan bu inanç, hapşıran birine sağlıklı yaşa, çok yaşa, iyi yaşa, güzel yaşa gibi şekillerde söylenerek iyi dileklerini sunma şeklinde ortaya koyuluyor. İlk örneklerine 7.yüzyılda rastlanan bu batıl inanç, özellikle tavşanın sol ayağını içeriyor. Sokaklarda ise bu inancın olduğunu, tavşanlara, kağıtlara yazılan dileklerden çektirilmesi ile de görmüş oluyorz. Kötü bir şeyden bahsedildiği zaman insanlar kendi başlarına gelmemesi için tahtaya vurma ihtiyacı duyarlar. Bu inanç bir çok insan tarafından kabul görmüştür ve oldukça yaygın bir şekilde uygulanmaktadır. Çoğumuz geceleri gök yüzünü seyre dalarız. Havada süzülen yıldızı gördüğümüz zaman hemen bir dilek tutma girişiminde bulunur, sorasında da bu dileğin gerçekleşmesini bekleriz. Kimilerimiz ise gökyüzüne, ‘yıldız kaysa da dilek tutsam’ düşüncesiyle bakıyor olabilir. Aslına bakıldığı zaman olmayan bir şeyi batıl olarak kabul ettiğimizi söylemek mümkün. Yıldız kayması diye nitelendirdiğimiz bu olayın astronomik açıdan gerçekleşmesi mümkün değildir. Bu cisimler meteor olarak adlandırılmaktadır fakat halk arasında meteor kayması alışkanlığının oluşması artık çok güç Bu batıl inanç gerçekten çok fazla uygulanıyor. Kafaya ya da arabaya olduğu görüldüğü zaman hissedilen durum mutluluk verici olabiliyor. Genelde bu durumu yaşayan insanların düşünce baloncuğunda oluşan görüntü, şans oyunu oynanmış bir kağıt ve yanında gülen paralar. Hemen milli piyango bileti alma veya şans oyunları oynama ihtiyacı duyulmasını ortaya çıkaran bu kuş pislemesinin getirdiği şansa inanan insanlar, genelde bu durumu es geçmiyor. Sonucunda denk gelirse bir şeyler çıkabiliyor fakat genelde pek fazla çıktığı düşünülmese de bir umut. Bu inanışa o kadar fazla takıntılı insanlar var ki, bu insanlar gittikleri otellerde 13 numaralı odada kalmaktan kaçınıyor, uçağa bindikleri zaman 13 numaralı koltuğa oturmuyor, ayın 13ü geldiği zaman olan uğursuzlukları tarihin, ayın 13 ünü göstermesine bağlıyor. Bunun bu şekilde kabul edilmesinin nedeni ise akılda kalıcı bir çok olayın içerisinde 13 sayısının geçmesi olabilir. Ve 13 sayısının yarattığı gergin atmosfer, bir çok yerli yabancı film ve dizilere konu olmaya devam ediyor. Bizim ülkemizde de çok fazla yaygın olan bu inancı hepimiz biliyoruz. Önünüzden kara kedi geçerse uğursuzluk getirdiği düşünülüyor. Kimileri kara kedi görünce saç çekerken, kimileri yolunu değiştirebiliyor. Fakat bu inancın getirdiğinin düşünüldüğü uğursuzluk son zamanlarda yerini kara kedi beslemek ile geri plana atmış gibi görünebilir. Kara kedinin uğursuzluk getirdiği inancına inanışın tarihi ise orta çağa kadar uzanıyor. Antik Mısır’da Tanrıça Bast, siyah bir kedi olarak tasvir edilmekteydi. Hristiyanlara göre, diğer dinleri çağrıştıran her türlü obje kötü şans getirirdi ve dinlerine karşı çıkardı. Siyah kedi de dinlerine zarar verecek ve tanrıyla aralarına girecek bir obje olarak düşünülürdü. Hatta kedileri olan kadınlar bir dönem cadılıkla suçlanıp cezalandırılmıştır. Duvara at nalı asıldığı zaman at nalının, o evde yaşayanlara şans getirdiğine inanılıyor.

Internet Haber Mobil Uygulama

Dünyanın en yaygın batıl inançları