Doğramacı da görüşmeden yana
Abone olYÖK eski Başkanı Prof. Dr. Doğramacı Silahlı Kuvvetler'in yükseköğretimle ilgilenmesini doğal buldu.
Prof. Dr. Doğramacı, YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz ve bazı
rektörlerin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman'ı
ziyaretiyle ilgili eleştirileri değerlendirdi. Prof. Dr. Doğramacı
şöyle konuştu: ''Gülhane Tıp Akademisi var, yüksekokullar var.
Ayrıca üniversitelerimizde çok sayıda master ve doktora yapan asker
var. O zaman ister istemez Silahlı Kuvvetler'in de bu açıdan
yükseköğretimle ilgilenmesi doğaldır. Anladığım kadarıyla Milli
Eğitim Bakanlığı üniversitelere görüşlerini sorarken bu açıdan
Genelkurmay'a da sormuştur. Genelkurmay da görüş bildirmeden önce
üniversiteler bakalım ne düşünüyor diye davet etmiştir. Bunda ben
bir sakınca görmüyorum.'' Yürürlükteki YÖK Kanunu'nun ''12 Eylül
ürünü'' diye eleştirildiğine işaret eden Prof. Dr. Doğramacı,
sözlerini şöyle sürdürdü: ''Silahlı Kuvvetler'in yönetime hakim
olmasından ve bana dediler ki (Bir kanun hazırla). Ben de
hazırladım. Olduğu gibi kabul ettiler. Asker hiçbir zaman (Gel şu
kanunu şöyle yaz) demedi. Yalnız iki konuda tereddütleri vardı. Ben
diyordum ki (Öğrenciler de yönetime katılsın). Denildi ki
(Üniversite isterse öğrencileri katsın, biz zorlamayalım). Bilkent
Üniversitesi, öğrencilerini yönetime katmıştır. İkincisi de rektör
konusunda. Ben diyordum ki (Rektör süresiz olarak atansın). Bu iki
konunun dışında tamamen benim getirdiğim kanun yürürlüğe girdi ve
hatasıyla sevabıyla ben sorumluyum. Hiçbir zaman asker dayatması
diye bir şey olmadı. Bazen diyorlar ki 12 Eylül ürünü... Öyle bir
şey değil. Ben Paris'te hocalık yapıyordum o sırada. Bana böyle bir
görev verilince zaten yükseköğretimde de bir reforma ihtiyaç
bulunduğunu bildiğim ve dünya durumu hakkında da bilgim olduğu için
(evet) dedim ve çıktı. Onun için aman efendim YÖK Kanunu asker
dayatmasıdır diye bir şey yoktur.'' ''REFORMA İHTİYAÇ VAR AMA
GERİYE GİDİLMEMELİ'' Yükseköğretimde bugün bir reforma ihtiyaç olup
olmadığı sorusuna Prof. Dr. Doğramacı, ''Dünyanın neresine, hangi
ülkesine giderseniz gidin her 5-10 senede bir, 20 senede bir duruma
göre değişiklik yapılır. Teknoloji 15-20 senede baş döndürücü hızla
ilerlemiştir. İlle buna bağlı kalalım diye bir şey yok. Ama bu
yapılırken de geriye gitmemeli ileriye gitmeli'' yanıtını verdi.
Prof. Dr. Doğramacı, rektörlerin seçimle gelmesi yerine atanması ve
görevde süre sınırlaması olmaması gerektiği görüşünü dile getirdi.
Prof. Dr. Doğramacı, ''Ama bu, ölünceye kadar rektör olacak demek
değil. Başarısız olursa her an görevden alınabilmeli. Görev süresi
4 yıl olursa, daha süresi bitmedi diye karışamazsınız. Eğer
başarılıysa devam etsin'' diye konuştu. Prof. Dr. Doğramacı,
üniversitelerin sahibinin öğretim üyeleri değil, öğrenciler
olduğunu ifade etti.