Dişiniz ağrıyor mu yoksa hassas mı?
Abone olYazın soğuk yiyecek ve içecek tüketiminin artması, diş hassasiyetinin de artmasına neden oluyor.
Diş hassasiyetinin ortaya çıkmasında birçok etken rol
oynayabilir. Ağız içinde gelişen çeşitli sorunlar, çürükler, diş
eti çekilmeleri, diş ve kök kırık ve çatlakları, hatalı diş
fırçalama alışkanlıkları, beslenme alışkanlıklarındaki hatalar,
oluşan ağrının hasta tarafından diş hassasiyeti olarak
tanımlanmasına yol açabilir.
Dişlerde sıcak-soğuk hassasiyetinin yaz aylarında arttığını
belirten, sadece soğuk içecekler ve dondurmanın değil, meyvelerin
bile dişleri sızlatabileceğini söyleyen Memorial Ataşehir Hastanesi
Ağız, Diş ve Çene Hastalıkları Bölümü’nden Dr. Ezel Yıldız Elmas,
diş hassasiyetinin nedenlerini ve oluşum mekanizmasını şöyle
sıraladı:
"Eski dolgulu dişler: Kanal tedavisi uygulanmış ve sonradan fistül
oluşmuş veya canlılığını tamamen ya da yarı yarıya kaybetmiş
dişlerin ağız kapandığında karşı dişlerle temasında oluşan
ağrı.
Kırık ve çatlak dişler: Dikey ve yatay, parça kırık veya çatlak
oluşan dişlerin ağız kapandığında karşı dişlerle temasında oluşan
ağrı.
Diş çürükleri: En yüksek derecede hassasiyet algısı, çürük doku diş
minesini tamamen harap ettiğinde mine-dentin sınırını geçerken
görülür. Hassasiyet, çürük dişin canlı dokusuna ilerleyene kadar
artarak devam eder.
Diş eti çekilmesi: Kronik diş eti hastalığı olan kişilerde, diş eti
ameliyatları sonrasında veya yaşla, ağız bölgesine alınan darbeler
sonucu, dişlerdeki çapraşıklıklar ya da diğer yumuşak dokulardaki
anomaliler ile dişlerin kök yüzeyinin açığa çıkmasıyla oluşan
ağrı.
Diş fırçası abrazyonu: Sert diş fırçası kullanımı veya yumuşak diş
fırçasının aşındırıcı özelliği, fazla macun kullanımı veya hatalı
fırçalama sonrasında genellikle baskın kullanılan elin denk geldiği
bölgede oluşan aşınma, hem diş eti çekilmesine neden olabilir; hem
de diş eti çekilmesi sonucu yumuşak kök yüzeyinin açığa çıkmasıyla
hissedilen ağrıya sebep olur.
Abfraksiyon lezyonları: Genellikle dişin anatomik şeklinin bozuk
olduğu yerlerde dişlerde aşınma ve yüzeyden mikro düzeyde parça
kopması ile oluşur. Çürük olmadığı halde diş yüzeyinde madde kaybı
olan bu tip lezyonlar yüksek hassasiyet göstererek, dişin canlı
dokusuna kadar ilerleyebilir.
Erozyon lezyonları: Düşük Ph’lı ve yüksek karbonat oranlı kola,
meyve ve enerji içecekleri diş yüzeyinden çürüksüz madde kaybı
oluşumuna sebep olmaktadır. Bu tür içeceklerin kullanım
alışkanlıkları, asitle yüzeyel olarak yumuşayan mine veya dentinin
diş fırçalama ile kolayca yerinden kalkmasına sebep olacaktır.
Reflü, bulimia gibi gastointestinal sistem hastalıkları dişlerin
dile bakan yüzeylerinde, yüzeylerine zarar verirken; beslenme ile
alınan asitli gıda tüketiminin fazlalığıyla oluşan lezyonlar
dişlerin yanaklara (dışa) bakan yüzeylerinde görülür.
BESLENME ALIŞKANLIĞI NASIL ETKİ EDİYOR?
Herhangi bir sebeple hasarlanmış diş yüzeyi, domates, meyve suları,
kola içecekleri gibi düşük Ph’ lı içeceklerin asidik sıvısıyla
temas ettiğinde ani hassasiyet oluşacaktır. Beslenme şekli
erozyondan dolayı oluşan hassasiyeti şiddetlendirebilir.
Genetik hassasiyet: Hassas dişlerin hikayesi yıllardır hastalar
tarafından anlatılır. Bu tip hassasiyetin sebebi, yüzde 10 sementin
kök dokusunun ve mine dokusunun diş dentin yapısını örtmediği tipte
sınıflandırılan anatomik yapı bozukluğu ile de korelasyon kurularak
veya tüm hastaların farklı ağrı eşik değerlerinin olmasıyla da
açıklanabilir.
Dolgu sonrası hassasiyet: Bazı tip gümüş civa karışımı amalgam
dolguların 24-48 saat büzülmeye bağlı olarak hassasiyet
oluşturması; diş renginde yapılan dolgu uygulamalarında yeterli
teknik hassasiyet gösterilmemesi veya hatalı asit uygulaması; dolgu
yapılırken diş kurutma tekniğinin hatalı uygulaması; diş dokusunda
çürük temizlenirken hatalı uygulamalar yaparak dişin canlı sinir
dokusunu etkilemek; dolgu yaparken ani ısı değişikliği oluşturmak
ya da dolgunun normalden yüksek bırakılması; ağız içinde ani
uyarılmaya veya ‘pas ya da alüminyum’ tadına sebep olan farklı
metaller arasındaki reaksiyonlar hassasiyet oluşumunu tetikler.
İlaç kullanımı: Ağız kuruluğuna sebep olan ilaçlar
(antihistaminikler, tansiyon ilaçları gibi) tükürüğün miktarını
azaltarak koruyucu etkisini de bozar ve beslenmeyle meydana
gelebilecek travmalara veya bakteri plak artışına sebep olurlar.
Tükürük akışındaki azalma, yaşlanma ve ilaç alınımıyla birlikte
tükürük Ph’ının diş çürüklerinin ve erozyon lezyonlarının oluşumuna
sebep verecek düzeye inmesine neden olur.
Beyazlatma hassasiyeti: Kanal tedavisi uygulanmamış dişlere
uygulanan diş beyazlatmasında yüzde 10’luk karbamid peroksitin (
yüzde 3 hidrojen peroksit, yüzde 7 üre) mine ve dentini geçerek
sinir dokusuna ulaşmasıyla oluşur. Dentindeki sıvı akışı ve
materyalin sinir dokusuyla temasıyla yoğunluğun değişimi nedeniyle,
hassasiyet geri dönüşebilir sinir dokusu iltihabı şeklini alır.
Hassasiyet tüm diğer beyazlatma yöntemleri (ışık aktivasyonlu,
lazerle beyazlatma) sonucunda oluşabilir ve tercih edilen
beyazlatma markası ve içeriği ile ilgilidir.
Beyazlatma işlemi sırasında, klinik hassasiyet oluştuğunda sebebin
beyazlatma olabileceği belirtilmelidir. Hafif seyreden
hassasiyetlerin tedavi protokolünde yeri yoktur. Ancak diş hekimi,
hastayı tedavi süresini uzatma (örneğin uygulama sıklığı) konusunda
bilgilendirerek yeni uygulama talimatları verebilir. Bu yöntemin
geçerli olmadığı durumda, bazı klinisyenler beyazlatma yönteminin
diş yüzeylerine flor jelleri uygulamalarıyla desteklenmesini
savunurlar. Diğer klinisyenler beyazlatma öncesi ve sonrasında 2-3
hafta boyunca hassasiyet giderici diş macunları kullanımı
öneririler.
Potasyum içeren hassasiyet giderici yardımcı materyallerin ağza
uygulanan plaklarla kullanımının gelişmesi, diş hekimine
hassasiyeti gidermekte yardımcı olurken; tedavi sürecinde
hastaların daha efektif rol oynamalarını da sağlamıştır. Beyazlatma
çalışmalarında, ihtiyaç duyulduğunda Günde bir, haftada bir,
beyazlatmadan önce veya beyazlatma tedavisinin uygulama tipine göre
10-30 dk yardımcı hassasiyet giderici maddeler uygulanır."
ŞİKAYETLERİ AZALTMAK İÇİN NE YAPILMALI?
Dr. Ezel Yıldız Elmas, hassasiyeti gideren diş macunlarının
şikayetleri azaltmada etkili olduğunu söylüyor ve bu sorunla başa
çıkmak için alınabilecek önlemler ile tedavi yöntemeleri hakkında
şu bilgileri verdi:
"En genel, profesyonel olarak önerilen, hassas dişe yalnız uygulama
kolaylığı sunan hassasiyet giderici diş macunları, potasyum tuzları
içerenlerdir. Potasyum tuzları mine ve diş dentin dokusundan
kolayca geçerek birkaç dakika içinde dişin canlı sinir dokusuna
ulaşır. Çoğunlukla potasyum bazlı hassasiyet giderici diş macunları
diş dokusunu korumak için flor içerir aynı zamanda bazıları da
değişik tatlar, beyazlatma özelliği, tartar kontrolü ve karbonat
içerikli olarak tüketiciye sunulur. Kinik girişimlerde hassasiyet
giderici etkili diş macunları günde iki kere ve yaklaşık iki hafta
kullanım sonucunda hassasiyetin azalmasını sağlamış ve daha büyük
etkileri de düzenli kullanımıyla gözlenmiştir. Bu arada hasta,
üreticinin tavsiyesine de uyarak günde iki defa ağız hijyen
uygulamasının bir parçası olarak fırçalamayı sürdürmelidir.
Hastalara sürekli kullandıkları diş macununa benzer özellikler
taşıyan hassasiyet giderici edici diş macunları önerildiğinde
başarı oranı yükselecektir.
TEDAVİYİ ERTELEME DURUMU ZORLAŞTIRIR
Diş hekimi tüm olasılıkları gözden geçirmeli, doğru bir teşhis ve
tedavi planı oluşturmalı ve buna göre hassasiyete sebep ve engel
olan tüm faktörleri işaret eden bir tedavi stratejisi
belirlemelidir. Tedaviler, hasta tarafından evinde restorasyon
yapılan dişe uygulanan medikal materyallerden, pulpa extirpasyonu
(kanal tedavisi) ve mukogingival (diş eti ameliyatları) cerrahiye
kadar uzanır.
Hassasiyetin sıklığı ve şekli, tedavi seçenekleri arasındaki seçimi
belirler. Restorasyon yapılmamış veya açık bir sorun patoloji
bulunmayan kişilerde dişlerin kronik hassasiyet şikayeti çoğunlukla
beklenmedik ve araştırılmaya muhtaç durumları işaret eder. Diş
dolguları sonrası görülen hassasiyet klinik olarak 2 hafta ile 8
hafta arası takip edilir. Hekim tarafından uygun görülürse bu süre
beklenmeden de dolgular yenilenebilir. Diş beyazlatması sırasında
diş hassasiyetini engellemesi için uygulanan yüzde 5'lik potasyum
nitrat flor jeli (diş macunu) gibi hassasiyet giderici materyaller
oldukça etkili olmakta ve hastanın olay üzerindeki kontrolünü
artırmaktadır."