Depresyon çağımızın hastalığı dostlar. Bende size bunun çaresini
anlatacağım. Valla ister hak verin, ister vermeyin, olayın özü
budur bence. 'Yahu işin uzmanları var, seni niye okuyalım' demeyin.
Ben size olayı sosyo-kültürel değişimlerin vermiş olduğu buhrandan
anlatacağım. Yani, okuyun derim.
Büyüklerinizle konuşurken, onların eskiden ne denli yokluk
çektiklerini anlattıklarına sıkça şahit oluyorsunuzdur. Ancak aynı
zamanda o yokluk içerisinde daha mutlu olduklarını da
işitiyorsunuzdur. Yahu peki, yokluk çekip mutlu olmak diye bir şey
varsa, bolluk içerisinde nasıl depresyona girer insan?
Aslında yokluk diye bir şeyde yoktu, bolluk diye bir şey de yok.
Maddeten olmayan şeyler artık bolca var. Ama eskiden olan maneviyat
ise şu aralar Yeni Zelanda tatilinde.
Büyükleri dikkatle dinliyorum. '3 kişiyken 1 tane çikolata
alacak kadar paramız olurdu. Bu bizi biraz üzerdi, sadece bu değil,
gün içerisinde bir çok şey bizi üzebilirdi. Gelin görün ki; akşam
olunca eve geldiğimizde, zenginsek sadece bir televizyonumuz,
zengin değilsek bir tane radyomuz vardı' derler. Yani bütün aile
aynı oda da toplanır ve 'mecburen' sohbet ederlerdi. Hatta sadece
aile değil, büyük sıklıkla komşularda misafirliğe gelmiş olurdu.
İnsanlar gün içerisinde yaşadığı sıkıntıları birbirlerine anlatarak
içlerini boşaltırlardı. Akıl akıldan üstündür mantığıyla, sorunlara
çözümler aramak daha kolaydı. Perşembe akşamları radyo tiyatrosunu
dinlemek hatta onunla ağlamak büyük bir keyifti. Çünkü elinde
olanla yetinmek zorunda olduğunu bilen kişilerin, gözleri de
toktu.
Peki şimdi? Maddeten neredeyse her şeyimiz var. Bilgisayarlar,
tabletler, telefonlar ve daha neler. Ama mutlu muyuz? Hayır. Aynı
evin içerisinde birbirimizin yüzünü göremez olduk. Maneviyat denen
şeyde, tatilden dönmedi gitti. Psikologlara ve psikiyatristlere
gidiyoruz. Gidelim tabi. Onlar bizlere yardımcı olmak için hipokrat
yemini ettiler. İşin üzücü olan yanı ise, onlara gidip: 'Beni kimse
dinlemiyor' diyoruz. Hani sevdiklerimizle konuşup bir çözüm yolu
bulamasak eyvallah. Durum öyle değil. Ne dinleyenimiz var, ne de
anlatabilecek kabiliyetimiz.
İşin birde açıklayamadığım bir yanı var. Sevdiklerinizle bir
arada olduğunuz zamanlarda sizinde içinizi bir huzur kaplamıyor mu?
Sinerji mi dersiniz? Enerji mi dersiniz? Ne derseniz deyin. Bir şey
yok mu sizi de hayatın karmaşasından sıyırıp alan? Valla ne kadar
geriye dönersek, o kadar rahat edeceğiz bana kalırsa. Ki, bana
kalmaz...
Sağlıcakla kalın...