Deniz Baykal'dan CHP'ye ilginç öneri
Abone olCHP eski Genel Başkanı, Antalya milltevekili Deniz Baykal "Partide ayrışmayı gerektirecek bir durum yok. Bundan sonra nasıl bir yolda ilerler doğrusu bilemem, ama nasıl bir yolda ilerlemesi gerektiğini söyleyebilirim" dedi.
CHP eski Genel Başkanı, Antalya
milltevekili Balyoz davasından IŞİD'e kadar gündeme dair
açıklamalarda bulundu.
Haber Türk'ten Kübra Par'a konuşan Baykal açıklamalarından satırbaşları:
Yenilikçi, değişimci, ulusalcı anlayışların tümü CHP düşüncesinin birer parçası... Partiyi o anlayışların herhangi birine indirgemek ya da ayrışma, çatışma beklemek büyük haksızlık...
"TÜRKİYE MODELİ BİR CHP
PROJESİDİR"
CHP bundan sonra nasıl bir yolda ilerler doğrusu bilemem, ama nasıl
bir yolda ilerlemesi gerektiğini söyleyebilirim. "Türkiye Modeli"
aslında bir CHP projesidir. Bu proje uygulanırken elbette çok
acılar birikmiş, haksızlıklar yapılmış, üzüntüler yaşanmış... Fakat
bütün bunlar tarihimizi suçlamamıza kendi tarihimizden utanmamıza
yol açmamalı. 64 yıldır demokrasi maalesef kurulamadı, şimdi
din-siyaset ve etnik ayrımcılık gerilimini doğru dengeler içinde
aşıp Cumhuriyeti demokrasiyle bütünleştirmek zorundayız. Bunun için
kendi ilkelerimize değerlerimize güvenmemiz ve kimseye
yaranma-benzeme ihtiyacı içinde olmadan inandırıcı güven verici
kalabilmeliyiz.
"TÜRKİYE'NİN İSTİKRARINA AĞIR DARBE
VURUR"
Ayrışmayı gerektirecek bir durum yok ortada. CHP'nin bütünlüğü,
etkinliği ve bir dayanak noktası olarak varlığını sürdürmesi
Türkiye'nin çizgisi açısından büyük önem taşıyor. CHP'nin
değerlerine sahip çıkması CHP'li olmayan vatandaşların istikrarı ve
huzuru bakımından çok önemli. Biz tereddüde düşersek bu Türkiye'nin
istikrarına ağır darbe vurur.
"EVREN VE ŞAHİNKAYA'YI YARGILAMA SİYASİ
ŞOV"
12 Eylül tam bir darbe örneğidir. Türkiye'deki nefret ve acı
birikimine en büyük katkıyı yapan muazzam bir travmadır. Buna
rağmen 12 Eylül ile ciddi bir hesaplaşma yapılmadı. Bu yargılamalar
siyasi bir şov olarak yapıldı. Hukuki olarak tartışmaya açık,
Yargıtay'dan dönebilir. Hastanede yatalak olan iki kişiye
mahkûmiyet kararı vererek vicdanlarımızı rahatlatmış olduklarını
düşündüler. Yine de böyle bir karar çıkması memnuniyet verici.
"BALYOZ TAHLİYELERİ SİYASAL KURGUNUN
PARÇASI"
Balyoz ve Ergenekon hukuki bir kaygıyla değil siyasi bir kurguyla
başlatıldı, yürütüldü ve sonuçlandı. Tahliyeler de bu kurgunun bir
parçası. AYM'nin bu kararına saygı duyuyorum ama bu konjonktür
olmasaydı yine aynı kararı verebilir miydi acaba? Bu davalara
başlangıçta kamuoyu da destek verdi fakat zamanla siyasal kurgudan
ibaret olduğunu anladılar. En başında bu davaların siyasal bir
kurgu olduğunu söylemiş, "Ben bu davanın avukatıyım" demiştim ama
beni darbecilikle ve Ergenekonculukla suçlamışlardı. Şimdi o koro
dağıldı. Her şeye rağmen bu kararlar karşısında derin bir
memnuniyet duyuyorum.
MUSUL VE IŞİD KRİZİ
Irak krizinin altında ABD'nin müdahalesi yatıyor. Türkiye'nin bu
işe bulaşmasını 1 Mart tezkeresini reddederek engellemiştik.
Hillary Clinton "Zor Seçim" diye bir kitap çıkardı. O kitapta diyor
ki "Bütün siyasi hayatım boyunca vicdanımı en çok rahatsız eden
olay, Irak müdahalesine 'Evet' oyu vermiş olmaktır." Terörle mücade
edeceğiz diye geldiler ama sonuçta terör çığrından çıktı. Mezhep
savaşı had safhaya ulaştı. Türkiye'yi bunun dışında tutmak
zorundayız.
KAÇIRILAN TÜRKLER
IŞİD, AKP iktidarının uzun süre dostuydu. Ona güvendiler ama şimdi
Batı güçlerinin Ortadoğu'ya müdahalesine karşılık o insanlar rehine
olarak tutuluyor. Maalesef bizimkiler artık Ortadoğu'yu yönetme
şansını kaybettiler. Vahim hatalar yaptılar. Türkiye, Esad'ı
devirmek için işin içine bu kadar hırsla girip sınırları açmamış
olsaydı IŞİD krizi bu noktaya gelmezdi. İstikrarın bölgede bir
barış kuşağı yaratacağını unutmamak lazım...