Cumhurbaşkanı olacak mı ?
Abone olBaşbakan Erdoğan, “Cumhurbaşkanı olma konusunda kesin bir kararım yok. Zaten kesin olarak böyle bir kararım olsa bunu açıklama noktasına gid...
Başbakan Erdoğan, “Cumhurbaşkanı olma konusunda kesin bir
kararım yok. Zaten kesin olarak böyle bir kararım olsa bunu
açıklama noktasına giderim” dedi.
Başbakan Erdoğan, ATV ve A Haber’in ortak yayınında gündeme ilişkin
açıklamalarda bulundu. Erdoğan, olası yeni demokratikleşme
paketleri içinde Genelkurmay Başkanlığı’nın Milli Savunma
Bakanlığına bağlanmasının da bir pakete konu olup olmayacağı
yönündeki bir soru üzerine, "Şu anda gündemimizde öyle bir durum
söz konusu değil. Şu anda bana bağlı olarak zaten Genelkurmay
Başkanlığı çalışıyor. Halimizden memnunuz, gayet iyi yürüyor. Onun
için farklı yerlerin de bu tür şeyleri kaşımasına pek müsaade
etmezsek isabetli olur diye düşünüyorum" dedi.
"ERKEN SEÇİM YOK"
"Erken seçim yok mu?" sorusuna "Hayır" karşılığını veren Erdoğan,
AK Parti’nin hep seçimlerin zamanında yapılmasından yana olduğunu
vurguladı. Bir kez oyuna geldiklerini ve erken seçim süresini 4
yıla indirme olayı olduğunu kaydeden Erdoğan, "O zaman
Cumhurbaşkanı seçiminde bir oyun yapıldı. ’Böyle bir anlaşmaya
gidelim’ dedik. O zamanki arkadaş bu anlaşmada bize söz verdikleri
halde ’tamam siz 4 yıla indirin biz destekleyeceğiz’ dediler. Ve ne
cumhurbaşkanını desteklediler o zaman, Abdullah Bey’in seçiminde ne
de 4 yıl olayında geldiler orada oyunu bozdular. Ve 4 yıla böylece
indirmiş olduk. Kaldı ki ben 4 yılı bir siyasi iktidarda yeterli
süre olarak görmüyorum. 5 yılın olması lazım" şeklinde konuştu.
Türkiye’nin seçim lügatinden erken seçimi kaldırmak gerektiğini
ifade eden Başbakan Erdoğan, gelişmiş ülkeleri erken seçimi hiçbir
zaman tercih etmediğini belirtti.
"ÜÇ DÖNEM KURALINI DEĞİŞTİRMEM"
Parti tüzüklerindeki üç dönem kuralının değişmeyeceğini vurgulayan
Erdoğan, "Ben partinin genel başkanı olduğum sürece değiştirmem. Bu
kendime saygısızlık olur" dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçim sisteminde veya yapıda bir
değişiklik olup olmayacağına ilişkin bir soruya da "330’u garanti
ettikten sonra halka götürürsünüz. Halka götürüldüğü zaman
halkımızın ben başkanlık seçimine ’evet’ diyeceğine inanıyorum. Şu
anda halkımız konuyu tam bilemediği için bazı şeylerde sıkıntı var.
Halkımız bunu anladığı anda ben inanıyorum ki başkanlık sistemine
halkımız da evet diyecek" dedi.
"BAKANLARDAN BELEDİYE BAŞKANI ADAYI OLABİLİR"
Başbakan Erdoğan, bir soru üzerine bakanların belediye başkanı
odayı olabileceğini belirterek, "Bakanlığa engel yok. Yani burada
belediye başkan adayı olması halinde tabii bakanlıktan ayrılması
gerekir. Mesela milletvekilinin, milletvekilliğinden ayrılmasına
gerek yok. Eğer milletvekili ise o belirlediğimiz arkadaş kazandı,
o zaman ayrılacak. ’Bakanlardan belediye başkan adayı olabilir mi’
denildi, olabilir dedim" ifadelerini kullandı.
FÜZE KALKANI İHALESİ
Başbakan Erdoğan, füze kalkanı ihalesine ilişkin, Çin, ABD, Rusya
ve Fransa-İtalya ortaklığının ihaleye girdiğini ve Çin’in en uygun
teklifin yanı sıra ortak üretim teklifine ’evet’ dediğini kaydetti.
Balistik füzelerle ilgili olarak Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın
birçok doneler istediğini anlatan Erdoğan, "Diğer tekliflerde ortak
üretim olmayınca bu bizim için bir eksi. Savunma Sanayii
Müsteşarlığı bizim önümüze birçok donelerle bunu getiriyor. Bunlar
teknik özellikler, fiyat, ortak üretim meselesi. Bir de tabi
üretimdeki süre. Çin, en erken bu işin üretimini taahhüt eden.
Diğerleriyle sürede en az yüzde 50 fark var" şeklinde konuştu.
NATO’nun birçok ülkesinin ellerinde Rus füzelerinin olduğunun
tespiti olduğunu anlatan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"6-7 NATO ülkesinde Rus füzesi var. Bunların isim isim dosyalarımda
yerleri var. Ayrıca NATO ile bizim sözleşmemizde ’siz, NATO
ülkeleri dışında herhangi bir ülkeden bu tür silah alamazsınız,
ortak üretime giremezsiniz’ diye de kesinlikle kısıtlayıcı bir
madde yoktur. Bunu da milletimin bilmesi lazım. Kısa bir süre önce
Çin ile ortak tatbikat yaptık. Bunların hepsini NATO biliyor. Onlar
bu tatbikatla ilgili incelemeleri yakından biliyor."
Gerçekleşecek teknoloji transferinin Türkiye’nin şu ana kadar en
önemli açığı olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, teknoloji açığını
halletmek zorunda olduklarını, bu konuya diğer ülkelerin
yanaşmadığını, Türkiye’nin bu sorununu çözmeden caydırıcılık gücünü
üst limitlere çıkaramayacağına dikkat çekti. Sözleşmede yetkinin
Savunma Sanayii Müsteşarlığı’na verildiğini söyleyen Erdoğan,
tarafların birbiriyle mutabık kalması durumunda adımların
atılacağını bildirdi.
"SURİYE MEZHEP SAVAŞINA GİDİYOR"
İslam’ın Arapça ’Silm’ kelimesinden türediğini ve barış anlamına
geldiğini söyleyen Erdoğan, "Barışın kendi iç dinamiklerini
oluşturduğu İslam’ı maalesef bazı örgütler, şu anda terörle adeta
iç içe durumuna sokmaktadır. Bir defa ’Allah-u Ekber’ diyen insan,
insan öldüremez. Hele hele savunmasız insanı hiç öldüremez. Burada
öyle bir gariplik var ki her iki taraf da ’Allah-u Ekber’ diyor. Bu
iş bize İslam tarihindeki yaşanan birçok olayın benzerlerini
hatırlatıyor. O dönemlere dönmek istemezdim ama ne yazık ki şu anda
Suriye’de yaşananlar bunlar. Çok daha tehlikelisi Suriye mezhep
savaşına gidiyor. Bugün aldığım yeni bilgiler var. Birçok komşu
ülkelerden belli bir mezhebin mensupları uçaklarla Suriye’ye
taşınıyor. Bunlar savaşçı elemanlar, bu savaşa dahil ediliyorlar.
Böyle bir tehlikeyle karşı karşıyayız" ifadelerini kullandı.
"KANAL İSTANBUL PROJESİ’NİN İHALE HAZIRLIĞINDA SON AŞAMAYA
GELİNDİ"
Üçüncü köprünün ve Marmaray Projesi’nin biraz daha güneyinde ikinci
tüp geçidin 2015’te yapılacağını belirten Başbakan Erdoğan,
İstanbul Boğazı’nın altında ve üstünde, Avrupa ve Asya yakasını
bağlayacak 5 yeni geçiş yapılacağını ve İstanbul’un trafiğinin
rahatlayacağını kaydetti. Üçüncü havalimanın 33 milyar avroya
bitirileceğini ve 2017’ye yetiştirileceğini söyleyen Erdoğan, Kanal
İstanbul Projesi’nin ihale hazırlığının son aşamaya geldiğini ve
animasyon çalışmalarının bitmesinden sonra açıklanacağını
bildirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anaya uzlaşma komisyonunda muhalefet
partilerinin ipe un serdiğin belirterek, mutabakata varılan
maddelerin TBMM’de görüşülerek yasalaşması çağrısını yineledi.
Başbakan Erdoğan, “Gelin 59 maddeyi çıkaralım bir mesafe alalım.
Hiç olmazsa bunlar masanın üstünden kalksın ve Anayasaya böylece 59
tane 4 partinin mutabık kaldığı madde girmiş olsun. 26 tanede zaten
halkın oyuyla değişti. O zaman rakam bakıyorsun 85’e çıkıyor. 85
maddeyi böylece değiştirmiş oluyorsunuz. Bu çok ciddi bir mesafe.
Zaten o değiştirilemez denilen maddelerde filan da mutabakat
aralarında hemen hemen var gibiydi. O orada öylece kalmış olacak
bir sıkıntı yok. Atalım şu adımları bugün hala ona da olumsuz
yaklaşıyorlar” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, A Haber Ankara Temsilcisi Murat
Akgün moderatörlüğündeki “Gündem Özel” programında Sabah Gazeteci
Yazarı Mehmet Barlas, Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal
Şafak, Hasan Celal Güzel ve Sabah Gazeteci Yazarı Sevilay
Yükselir’in gündeme dair sorularını cevaplandırdı.
“HERKESİN BAŞBAKANIYIM, BUNDAN HİÇ ŞÜPHENİZ OLMASIN”
“Herkesin başbakanı olmak, herkesin iktidarı olmak, muhalefeti
muhalefete bırakmak daha doğru olmaz mı? Dünyada Birleşmiş
Milletler(BM) Güvenlik Konseyinin oluşturduğu derin devlet var.
Türkiye’dekini tam bitirmeden onunla uğraşmanız problem yaratmaz
mı?" sorusu üzerine Başbakan Erdoğan,
“Herkesin başbakanıyım, bundan hiç şüpheniz olmasın. Her kesimin
başbakanı olmamış olsam Hakkari’deki, Şırnak’taki kardeşimi,
vatandaşımı düşünmem. Oranın da altyapısını, yollarını, uçaklarını
her şeyini... Oralara sefer verebilecek hale getiriyorsak Bingöl’e
varıncaya kadar oraya havalimanı, okul, hastane yapıyorsak bireyin
hakkı dediğimiz zaman orada yaşayan vatandaşımın sağlık hizmeti,
eğitim hizmeti alabilmesi için... Orada havalimanı kurup, oradaki
bütün yolculuk hizmetlerini kolaya ulaştırabilmek için bu adımları
attık, atıyoruz, devam edeceğiz. Önümüz kesiliyor tabii. Terör
geliyor, iş makinalarını yakıyor, müteahhitleri tehdit ediyor,
çalışanları kaçırıyor ama buna rağmen biz devam ediyoruz. Bu
düzenlemelerin içinde bir madde de ayrımcılığın kesinlikle
tasfiyesidir. Bunun için de ciddi bir madde koyuyoruz, 1 yılla 3
yıl arasında cezai müeyyide getiriyoruz ki hapis cezasını da bu
ayrımcılığı yapanlar görsün. Kime olursa, din, dil, ırk, milliyet
ne olursa olsun. Hiç bir şekilde bu ayrımcılığın olmaması lazım, bu
adımı onun için atıyoruz. Bireyi özellikle bu noktada güvence
altına almak için atıyoruz.”
“ASLA KİMSEYE AYRIMCILIĞA TAHAMMÜL EDEMEYİZ”
1982 Anayasasının laiklik maddesindeki gerekçesinde yer alan "Tüm
inanç gruplarına eşit mesafededir, tüm inanç grupları devletin
güvencesi altındadır" hükmünün uygulanmadığını belirten Başbakan
Erdoğan, “Bunu uygulamadılar ve biz hep bunun mağduru olduk,
çocuklarımız bunun mağduru oldu. Dolayısıyla biz, şimdi başkalarını
mağdur edemeyiz. Onun için bireyin güvence altında olduğu bir
dönem, asla kimseye ayrımcılığa tahammül edemeyiz” dedi.
“BM GÜVENLİK KONSEYİ FELÇ OLMUŞTUR”
BM Genel Kurulunun yapısına ilişkin açıklamalarda bulunan Başbakan
Erdoğan, son olarak Saint Petersburg’taki G20 Zirvesi’nde ABD
Başkanı Barack Obama’nın ağırlık olarak Suriye konusunun
görüşüldüğü akşam çalışma yemeğinde, “BM Güvenlik Konseyi felç
olmuştur” dediğini anımsatan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
“Bu önemli bir tespitti, gerçekten felç olmuştur. Fakat biz, bunu
yıllardır söylüyoruz. Diyoruz ki ’dünyayı bir ülkenin dudakları
arasına mahkum edemezsiniz’. Bir taraftan İnsan Hakları Evrensel
Beyannemesi diyeceksiniz, bir taraftan demokrasi diyeceksiniz, öbür
taraftan 5 tane ülkeye. 5’in içinden 1 ülke veto ettiği anda her
şey bitiyor. Bu adil bir yaklaşım değil. Öbür tarafta 10 tane de
oraya süs eşyası olarak adeta geçici üyeleri koyuyorlar, hiçbir
kıymeti yok. Biz, adil bir yaklaşım ortaya koyacaksak diyoruz ki bu
sayı 15 olsun. Ne daimi ne geçici, böyle bir ayrım olmamalı, 15
dönerli olmalı. Dünyadaki bütün kıtalardan, inanç gruplarından
orada temsil olmalı. 1 yıl mı, 2 yıl mı görev yapmalı? Bu görev
süresi dolunca o ülkeler gitmeli, onların yerine diğer ülkeler
gelmeli. Böylece dünyadaki barışın, adil bir yaklaşım tarzının
sağlanacağına inanıyoruz. Bunu görüştüğümüz ülkelerden çok olumlu
yaklaşımlar aldık. Rahatsız olanlar var ama rahatsız olanlar inanın
o 5’ten başkası değildir.”
“BİZ ONLARA DA KULAK ASACAK OLURSAK…”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili soruları cevaplandıran
Başbakan Erdoğan, aralarında yol ayrımına fırsat verecek bir
kararın olmayacağına inandığını söyledi.
Barlas’ın, “Abdullah Gül’ün sizin alternatifiniz olması gerektiğini
savunan bazı kesimler çıktı. Bunu kullanmak isteyen size karşıt
kesimler var” sorusuna ise Başbakan Erdoğan, “Bu her zaman olacak.
Birçok şeyler söyleniyor, söyleniyor. Biz onlara da kulak asacak
olursak…” diye cevap verdi.
“BİZİM İTİRAZIMIZ ÇEVRE DUYARLILIĞINA DEĞİL ORADA YAPILAN
VANDALLIĞADIR”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Taksim Gezi Parkı olaylarının
başlangıcı itibariyle ‘gurur duyduğunu ve hükümetinde gurur duyması
lazım’ sözünün hatırlatılması üzerine ise Başbakan Erdoğan, şunları
söyledi:
“Gençlerin demokratik talepleri noktasında zaten bizim farklı
düşünmemiz mümkün değil. Şuanda Türkiye’nin en büyük gençlik
teşkilatına biz sahibiz. Şuanda partimin genç üyesi yaklaşık bir
milyon. Ana muhalefet partisinin toplam üye sayısı bir milyon bile
değil. Bölme bir yapıya sahibiz. Burada a bizim yaş limitimiz
29’dur. 29’ün üzeri olduğu zaman ana kademeye geçer üye olarak.
Böyle bir gençlik yapılanmamız var. Bugün bizim toplamda üye
sayımız neredeyse 9 milyona doğru gidiyor. 8 milyona aştı. Kadın
kollarımız çok ciddi bir üye yapısına sahip ve çevreye duyarlılığı
dendiğin de orada ben diyorum ki bir defa şahsımla alakası olsun,
gerek AK Partiyle alakalı olsun çevrecilikte bizim ülkemize
kazandırdığımızı bugüne kadar gelmiş geçmiş hiçbir siyasi parti
kazandırmamıştır. İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığım bunun en
güzel örneğidir. Taksim’deki orada çevre duyarlılığı ile yapılmış
olan olayın bir defa ben çevre duyarlılığından kaynaklandığını
zaten kabul etmem mümkün değil. Bizim itirazımız net çevre
duyarlılığına değil. Bizim oradaki itirazımız yapılan
vandanllığadır”
“TAKSİM’E İLK GELEN GRUBU SAMİMİ GENÇ KARDEŞLERİM OLARAK KABUL
EDİYORUM”
Taksim Gezi Parkı’na gelen ilk grubun ağaçlar sebebiyle geldiğini
ve kendisinin onları samimi genç kardeşler olarak kabul ettiğinin
altını çizen Başbakan Erdoğan, ondan sonraki bir sürecin kullanılma
süreci olduğunu dile getirdi. Başbakan Erdoğan, tehlikeli sürecin
kullanılma aşaması olduğunu belirterek, “Daha sonra illegal
örgütler girdi. İllegal örgütlerin yakıp, yıkması gibi vandallık
takdir edilemez. Kendilerini çağırdım, dinledim. Bir gurup aydın
dinledim. Bir başka gurubu ayrı dinledim. Hepsiyle bunları
konuştuk. Konuşmamıza rağmen ayrılırken adeta anlaşmış gibi
ayrıldık, ondan kendilerine çok daha ileri giderek şunu da
söyledik: dedik ki, mahkeme karının bekleyeceğiz. Mahkeme
kararından sonra gerekirse de biz oylamaya yapacağız, kamuoyu
yoklaması yapacağız. Ona göre adım atacağız. Buna rağmen gene devam
ettiler. Mahkeme kararları gelmeye başlayınca herhalde olay tabi ki
farklı bir şeye girdi. Bugün şimdi orada düşünün hiç gezi alanı
denilecek imkan yoktu. Eksoz kokularından geçilmezdi. Onlar şimdi
yerin altına alındı. Meydan büyüyor, meydan güzelleşecek, yeni yeni
proje çalışmaları var. Bütün bunları görmeden, etmeden yine haza
birileri buraları karalama gayreti içerisine giriyor. Bunlara da
milletçe bizim fırsat vermemiz lazım. Yani akli selim sahibi olan
bütün İstanbul halkı olsun, ülkemizin değişik yerlerinden Taksime
gelenler olsun bunu da görüp burada ortaya bir eser çıkacak, burada
bir güzel bir proje ortaya konacak, bunu bekleyelim bir görelim
demeleri lazım. Türkiye bu kadar güçlü bir ülke, manevi miras
itibariyle güçlü bir ülkenin bir doğru dürüst şehir müzesi yok.
Taksim’e bir şehir müzesi yakışır dedik ve tarihteki bir eseri
oraya koyalım dedik. Kıyametler koptu. Aynı şeyi biliyorsunuz
Harbiye Kongre Merkezi’nde yaptılar. Biz yerin altına orada Harbiye
Kongre Merkezi’ni adeta gömdük ve orada 3 bin 300 kişilik şuanda
salon var. İstanbul’da böyle bir salon yoktu. İlk defa yaptık.
Orada yine bir tiyatro yaptık. Tiyatro sahnesini orada yaparken
burada cami yapacaklar diye yaklaştılar” şeklinde konuştu.
“İSTANBUL İÇİN BENİM KAFAMDA BİRİLERİ VAR”
Yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
adaylığının kim olacağı yönündeki soruları cevaplandıran Başbakan
Erdoğan, “Benim kafam da varda önemli olan teşkilatımın da nabzını
almak. Onlarında nabzını alacağım. Kamuoyu araştırmalarını
yaptırdık. Çıktı” dedi.
Anketlerde Kadir Topbaş’ın isminin ön plana çıktığı yönündeki bir
soruya ise Başbakan Erdoğan, “Teşkilatımın temayülünü almadan
yaparsak o teşkilatıma saygısızlık olur. O saygısızlığı yapamam.
Çünkü biz masa başında oturup adam belirleyen bir parti değiliz.
Bazıları masa başında otururlar onlar adaylarını hemen şipşak
açıklaya bilirler. Ama benim siyaset terbiyem buna el vermez” diye
konuştu.
“HOŞ BİR ARKADAŞIMIZ AMA NASIL BİR BOŞLUĞA DÜŞMÜŞ GERÇEKTEN”
Eskişehir Valisi’nin bir gazeteciye tehdit içeren mailinin
sorulmasına üzerine ise Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Tabi o davranışı tasvip etmek söz konusu değil ama İçişleri
Bakanımız konuyu araştırmak üzere görevlendirmeleri yaptı. Bunları
inceliyorlar bakacaklar. Nedir ne değildir ona göre
değerlendirmesini yaparız. Aslında iyi bir arkadaşımız, hoş bir
arkadaşımız ama nasıl bir boşluğa düşmüş gerçekten… Kendisini
okuduğumuz kadarıyla benim hesabım kullanıldı diyor. Yanlış böyle
bir şey olamaz.”
“GELİN 59 MADDEYİ ÇIKARALIM BİR MESAFE ALALIM”
Yeni Anayasa yapım çalışmalarında çok fedakarlık yaptıklarının
altını çizen Başbakan Erdoğan, “Bu bir anayasa uzlaşma komisyonuysa
dedik ki 326 üyemiz var bütün siyasi partiler eşit üyeyle buna
katılsın. Buna 30 üyesi olan partide üç üye verdi, 51 üyesi olanda
3 üye verdi, 152 üyesi olanda üç üye verdi. Hepsinin toplama 229
filan… Biz 326 ile üç üye… Bir çalışmayı yapalım. Önemli olan üzümü
yiyelim. Bizim bağcıyla işimiz olmasın. Bakın önce 2012’nin sonu
dediler, olmadı. Ondan sonra 13 Nisan dediler, olmadı. Tekrar yok
Meclis kapanana kadar, olmadı. Bugün hala yok. Benim teklifim şu
oldu. Gelin lütfen 4 partinin de mutabık kaldığı maddeleri şu
Meclis tatildeyken bile gerekirse oturalım bir hafta neyse
çalışalım şunları çıkaralım. Maalesef ipe un serdiler. Şimdi 59
madde, ben aynı çağrıyı yine yapıyorum. Burada 4 parti mutabık
mıyız, mutabıkız. Gelin 59 maddeyi çıkaralım bir mesafe alalım. Hiç
olmazsa bunlar masanın üstünden kalksın ve Anayasaya böylece 59
tane 4 partinin mutabık kaldığı madde girmiş olsun. 26 tanede zaten
halkın oyuyla değişti. O zaman rakam bakıyorsun 85’e çıkıyor. 85
maddeyi böylece değiştirmiş oluyorsunuz. Bu çok ciddi bir mesafe.
Zaten o değiştirilemez denilen maddelerde filan da mutabakat
aralarında hemen hemen var gibiydi. O orada öylece kalmış olacak
bir sıkıntı yok. Atalım şu adımları bugün hala ona da olumsuz
yaklaşıyorlar. Şimdi bu ipe un sermek değil mi? Alacaksa netice
gelin alalım” dedi.
DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ
Muhalefetin demokratikleşme paketine yönelik eleştirilerini
değerlendiren Erdoğan, "Bizim programımızı okuyan, bizim
kongrelerdeki mesajlarımızı takip edenler şu yaptığımız
açıklamaların onların içerisinde olduğunu görecekler. Ama bu bir
takvimdi. Bunun şimdi yapılması gerekiyordu ve bunu şimdi yaptık.
Malum yerdeki şahısla görüşmeler yapıldığını söylüyorlar. Bir defa
bu görüşmeyle böyle bir şey ortaya çıkmış olsa BDP niçin o zaman
farklı bir yaklaşımla karşımızda duruyor? Çok daha ileri
gidiyorlar. Ben tabii bu ifadeleri kullanarak burada belli bir
propagandaya alet olmak istemem. Ama bunu kabullenmek asla mümkün
değildir. Sayın Bahçeli ve Kılıçdaroğlu ile ilgili arkadaşlara
’yerel seçimlere kadar bunlara cevap yetiştirmeyeceğim, verilmesi
gereken cevap olursa siz verirsiniz’ dedim. Yeni yasama yılına
girdik ve yine nefret ve hakaret dolu ifadelerle konuşmaya
başladılar. Beğenirsin, beğenmezsin bu tür ifadeleri kullanmak
niye? Çünkü biz, bu çatının altında bu parlamentoda beraber
yaşıyoruz. Bana hakaret edeceksin. Senin bu hakaretler kazanacağın
bir şey yok. Akli selim sahibi olan benim milletim zaten sana
gereken cevabı sandıkta verecek. Cevap vermeyeceğimi de tüm
Türkiye’ye buradan ATV-A Haber ortak yayınında duyurmuş olayım"
dedi.
"MUHALEFETLE YÜRÜMEK MÜMKÜN OLMUYOR"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Demokrasi Paketi ile
ilgili "Bu metin bizim" dediğini aktaran Erdoğan, "Peki, yani bu
metin eğer sizinse neden olumsuz davranıyorsun? O zaman sen de
destekle. Hep beraber mesafe alalım, yol alalım. Ama hala
karalıyorsun. Bize teşekkür et. Fakat bu söylediğimiz şeylerin
hepsi bizim programımızda var. Ama ne yazık ki beraber yürümek
mümkün olmuyor. Türkiye’de bir muhalefet sıkıntısı var. Bu
sıkıntıyı yaşıyoruz. Zaten muhalefet sıkıntısı olmasa o zaman bizim
işimiz daha rahat olacak. Muhalefet, muhalefet görevini yapacak,
biz de de iktidar görevimizi yapacağız. Çok daha
seri yol alacağız" diye konuştu.
"YENİ CHP’DEN UZAK BİR YAKLAŞIM TARZI VAR"
TBMM’de görüşülen Suriye Tezkeresi sırasında hakaretlerin
edildiğini dile getiren Erdoğan, "Değişin bir şey yok, hemen hemen
bundan önceki tezkerenin aynısı. Elimizde böyle bir hazırlığımız
olsun, ne olur ne olmaz. ’1 saatte Meclis toplanır’ diyor. Hangi 1
saatte, hangi Meclis’i topluyorsun. Böyle sulandırılmış bir
yaklaşım olur mu? Bir taraftan yeni CHP deniliyor bir taraftan da
bu yeni CHP’den uzak bir yaklaşım tarzı var" şeklinde konuştu.
"CUMHURBAŞKANI OLMA KONUSUNDA KESİN BİR KARARIM YOK"
Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili sorulan soru
üzerine, şunları kaydetti:
"Kendi aramızda bu tür şeyleri oturup konuşmadık. Ama vakti saati
geldiğinde bu konuyu konuşuruz. Cumhurbaşkanı olma konusunda kesin
bir kararım yok. Zaten kesin olarak böyle bir kararım olsa bunu
açıklama noktasına giderim. Bizim bir sistemimiz var, bu sistem
istişareye dayanır. Bu istişarenin en önemli ayağı da şu anda
partidir. Partim bu noktada hangi görevi benden isterse ben onu
yapmanın gayreti içerisinde olurum. Siyasi noktadaki tercihlerim de
40 yıldır böyle devam etti. Siyasi hayatımda bütün basamakları
tırmanarak geldim. Hiçbir zaman da isteyen olmadım. Çünkü talep
bizde hep yanlış algılanmıştır. Biz hep görevlendirilme noktasında
olduk. Temayül yoklaması dediğim olaylarda hep böyle olmuştur.Ve
her zamanda da doğru kararları almışızdır. Partimizin içerisinde
bölünmenin olmasına fırsat vermek istemeyiz. Aramızda yol ayrımına
fırsat verecek bir kararın olmayacağına inanıyorum. Aramızda
müzakeresini yaparız ona göre de adımımızı atarız."
BAŞÖRTÜSÜ KONUSU
Erdoğan, pakette yer alan başörtüsü düzenlemesine ilişkin, "TSK
çalışanlarına, emniyet mensuplarına ve hakim-savcı istisnai olarak
yasayla belirlenmiş değil. Kendi mevzuatında belirlenmiş. Kendileri
istedikleri zaman istedikleri şekilde bu düzenlemeyi yapabilirler.
Biz, bunu şu anda bizim kendi yapacağımız çalışmanın dışında
tuttuk. Direkt olarak aşabileceğimiz kamu dairelerindeki sorunları
çözelim istedik. Her şeyin belirli aşamalarını kırmadan dökmeden
sürdürmek gerekir. Atılacak bu adımları kendileri atarlar. Ülkenin
hassasiyetleri onlarca da malumdur. Şu anda atılan adım zaten çok
çok önemlidir" ifadelerini kullandı.
"AŞIRILARA KAÇANLAR SUİİSTİMAL EDER"
Bir gazetenin siyah çarşaflı bir fotoğraf koyarak "Türkiye’nin
hali" dediğini anlatan Erdoğan, "Bizim bu yaptığımız düzenleme
öğretmenlere yönelik veya memurlara yönelik bir düzenleme. Bütün
içeriğini Milli Eğitim Bakanlığı yapacak. Diğer kurumların da
kendilerine ait bir düzenlemesi olacak. Ama oralarda takdir
edersiniz ki bir resmi üniforma çizilmeyecek. Aşırılıklara kaçanlar
bu olumlu gelişmeleri suiistimal eder. Biz insanların bir taraftan
yaşam alanında müdahale etmeyeceğiz diyoruz. Ama bir tarafın yaşam
alanına müdahale etmeyelim derken bir başka tarafın da yaşam
alanına birilerinin müdahale etmesine fırsat vermemek lazım" diye
konuştu.
"Bireyin hukukunu koruyacaksak bunu her yerde aramalıyız" diyen
Başbakan Erdoğan, "Mısır’da şu andaki gelişme ben kalkıp ben ’evet’
diyemem ki. Mısır’da darbe yönetimi ’laiklik’ diyor. Onların her
tarafı laiklik olsa ne olacak. Bir seçim 2-3 ayda biter mi? Bir çok
kesimi sandığa götürmediler. Bunların olduğu bir yere ne demokrasi
girer ne insan hakları girer ne de laiklik girer" dedi.
"YEREL SEÇİMLERDE BAŞÖRTÜLÜ ADAYIMIZ OLACAK"
Yerel seçimlerde başörtülü adaylarının olacağını bildiren Başbakan
Erdoğan, "Yeri ve sayısı hakkında bilgi veremem. Aday tespitleri 1
Ekim’e kadar devam edecek. Biz aceleci değiliz. Kamuoyu
araştırmalarımız sürüyor. Temayül yoklamalarından sonra bir daha
kamuoyu araştırmalarımız olacak. Ondan sonra bir daha inceleme
yapacağız ve açıklayacağız" dedi.
Demokratikleşme Paketi ile cezaevinden çıkmış ve oy verme hakkına
sahip bir kişinin siyasi bir partiye üye olma hakkının tanındığını
dile getiren Erdoğan, "Üye olduktan sonra adaylık konusu ise sabıka
kaydıyla alakalıdır" dedi.
Erdoğan, Öcalan’a siyaset yolunun açılıp açılamayacağı bir soru
üzerine, "Bir defa zikrettiğiniz isimle alakalı olarak böyle bir
şeyin olamayacağını biliyorsunuz. Olmayacak bir şeyi niye bana
soruyorsun?" yanıtını verdi.
"Demokrasi Paketi, AB ile müzakerelerde bize ivme kazandırabilir?"
sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, "Temenni ederim ki kazandırsın.
Bugüne kadar çok paket açıkladık ama şimdi olumlu açıklamalar
geliyor. Bardağın boş tarafından bakıyorlar. Yani dolu tarafı
üzerinden hareket edip de şu süreci biraz hızlandıralım diye bir
gayretleri yok. Umutluyuz, çalışıyoruz" şeklinde konuştu.
RUHBAN OKULLARI
Ruhban Okulları konusunu kendilerinin çözeceğini belirten Erdoğan,
"Bunu Yunanistan’ın 11 yıllık dönemimde Başbakan ve Dışişleri
bakanlarıyla çok görüştüm. Sizden bir şey istiyoruz. Bizim Atina’da
iki camimiz var. Yıkılan. Bunları yapmamıza izin verin. Biz Ruhban
okullarını açalım. Yunanistan meclisi benim baş müftümüzü nasıl
atayabilir. ’Yaptık, yapıyoruz’ dediler, hep ipe un serdiler. Biz
bunu yapın bizde yapalım. Hep ’ver ver’ diyorlar. Bu karşılıklı hak
aramadır. Biz de haklarımızı arıyoruz" ifadelerini kullandı.
ALEVİ VATANDAŞLAR
Demokratikleşme Paketi’nde Alevi vatandaşlara yönelik herhangi bir
düzenlemenin olmamasıyla ilgili konuşan Başbakan Erdoğan, "Alevi
vatandaşlar bir defa Müslüman mı değil mi? Evet Müslüman. Bir defa
burada ayrımcılığa gitmemek lazım. Biz bilgi istedik. Kendi içinde
de ayrımlar var. Aralarında ciddi bir bölünmeler var. Cemevini
ibadethane olarak kabul eden yok gibi. Mesele bizim bu konuda ki
hakim olan anlayışımız inanç ve kültür merkezi olabilir diyoruz.
Dedelere maaş dedik. Bir kısmı ’biz satılık’ değiliz dedi. Bir
kısmı ’isteriz’ dedi. Oturmuş bir şey yok. Biz her türlü desteği
verdik veriyoruz. Hacı Bektaş-ı Veli Üniversitesi ile mesaj verdik"
dedi.
Demokratikleşme paketinin içerisindeki seçim barajıyla ilgili
açıklamalarda bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, pakette
tartışılmak üzere üç teklif ileri sürdüklerini ve bu tekliflerin
tartışılmasını istediklerini söyledi. Bunlardan bir tanesinin
mevcut durumu olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, “Bu mevcut durumu
geldiğimiz kucağımızda bulduk. Bizden önceki dönemlerde hazırlanmış
olan bildiğiniz gibi bir seçim şekliydi. Yüzde 10 barajı vardı ve
biz onunla seçime girdik. Yeni bir partiydik. 16 aylık bir
partiydik ve o yüzde 10 barajıyla seçime girerek de parlamentoya
adımı attık. İkinci teklifimiz dedik ki, ‘madem ki barajın
düşürülmesini istiyorsunuz o zaman 5’e düşürelim.’ 5’li bölgeler
yapalım Türkiye’de… Türkiye’yi 110 bölgeye ayıralım ve böylece
yüzde 5 barajı Türkiye genelinin barajı olsun ama her bölgeden 5
milletvekili çıksın ki buna daraltılmış bölge diyoruz. Bu
teklifimizde bir diğer. Bir üçüncü teklifimiz var. Buda barajı
tamamen kaldıralım, dar bölge sistemi ve bu dar bölge sisteminde de
550 bölgeye Türkiye’yi seçim bölgesi olarak ayıralım ve her
bölgeden bir milletvekili çıkmış olsun. Burada hesap sorabilirlik
kabiliyeti, hesap verebilirlik noktasındaki devamlı sıkıştıracaktır
o dar bölge onu, çok daha farklı seçmenle seçilen arasında… Buda
bizin bir diğer teklifimiz. Tabi şimdi bunun üzerinde bizler bize
ne gibi bir öneri gelir, teklif gelir onları bekleyeceğiz. Ondan
sonra biz tekrar bir değerlendirme yapıp adımımızı ona göre atmayı
düşünüyorum. İnanıyorum ki bu yeni dönem içinde çok çok isabetli ve
hayırlı bir adım olacaktır. Kamuoyu araştırmalarımızı buna göre
yapacağız. Kamuoyu araştırmalarından ne çıkar, yüzde 10’luk, yüzde
5’lik, tamamen barajın kaldırılarak dar bölge… Hangisi çıkarsa ona
göre adımımızı atarız” diye konuştu.
“PAKETE YÜZDE 60-70 ORANINDA DESTEK VAR”
Demokratikleşme paketiyle ilgili kamuoyu araştırmalarına göre
ellerinde bir veri olup olmadığının sorulması üzerine ise Başbakan
Erdoğan, konuşmasında şöyle konuştu:
“Şunu bir defa söylemem gerekir: seçim barajları yasal düzenleme
gerektiriyor. Yasal düzenleme gerektirdiği için onun bayrama
yetişmesi mümkün değil. Şu olabilir; bizim şimdi idari
tasarruflarımız olan maddeler var. Onları hedefimiz bayrama kadar
yetiştirmek. Onlar çünkü tamamiyle Bakanlar Kurulu Kararıyla,
yönetmelikle süratle çıkarabileceğimiz maddelerdir,
düzenlemelerdir. Bunu bayramdan önce çıkartıp halkımıza bu ilk
müjdeyi vermek istiyoruz ama bayram sonrası yeni dönemde de süratle
yine bu yasal düzenleme gerektiren maddeleri, başlıkları inşallah
hemen Meclis’e sevk edip ondan sonra komisyon arkasından Genel
Kurul olarak o süreci başlatmak istiyoruz. Şuanda birkaç ankette
yüzde 60 ve 70 arasında destek değişiyor.”
“BELLİ BİR BÖLGEYLE ALAKASI YOK”
Sabah Gazeteci Yazarı Sevilay Yükselir’in “paketin daha da
genişletilmesi mümkün değil miydi?” sorusuna Başbakan Erdoğan,
“Bunu eğer lokalize edersek burada yanlış bir tespit yapmış oluruz.
Bir defa bizim çıkardığımız veya çıkaracağımız bu yasal
düzenlemeler, idari düzenlemelerin belli bir bölgeyle ilgili ve
alakası yok. Ülkemizin genelini kapsıyor bu. Bakın şimdi sen Kürt
vatandaşlarımız diyorsunuz. Şimdi Kürt vatandaşlarımızın bütünün
talebi değil ki… Kürt olmayan farklı etnik unsurların da bu konuda
talepleri var. Örneğin Süryani’ler… Nedediler; bizde okulumu şimdi
kuracağız dediler. Onlarında beklentileri vardı. Mesela Mor Gabriel
onları çok çok mutlu etti. Yıllardır orada gerçekten ciddi bir
sıkıntıları vardı. Yurt dışına gittiğim her yerde heyetler olarak
gelirlerdi bizi ne zaman topraklarımıza kavuşturacaksınız, biz
tekrar Mardin’e döneceğiz bunları söylerlerdi. Şimdi bu ülkeden
birçok nedenlerle bu insanlar gitmişti. Ama şimdi yavaş yavaş dönüş
başladı. Dönüş başladığı zaman diyor ki benim okulum da olsun.
Ülkemizde dikkat edilirse Hasan Bey ülkemizde Milli Eğitim
Bakanlığı yaptı o süreçleri gayet bilir. Birçok liselerimiz var ki
Galatasaray Lisesi, Alman Lisesi gibi… Bütün bunların hepsinde
şuanda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup oralarda okuyanlar var.
Ne yapıyorlar o dillerde tedrisat yapıyorlar. Şimdi burada böyle
bir şeyin önünü açalım dedik. Kaldı ki bu önünü açarken de sadece
burada kendi anadiliyle değil burada yine Türkçe, burada belli
dersler Türkçe olarak okutulmak kaydıyla… Bunların düzenlemesini
Milli Eğitim Bakanlığımız yapıyor, yapacak. Böylece buradaki bizi
dışlıyorsunuz, terk ediyorsunuz mantığını, anlayışını ortadan
kaldırmış oluyoruz. Hayır sizler bizim vatandaşımızsınız, biz
sizleri kucaklıyor ve ihmal etmiyoruz” şeklinde konuştu.
“RESMİ DİL TÜRKÇE”
Resmi dille ilgili bir karışıklığa gidilmemesini isteyen Başbakan
Erdoğan, bunun resmi dille karıştırılmamasını istedi. Türkiye’nin
resmi dilinin Türkçe olduğunun altını çizen Başbakan Erdoğan, “Özel
okulları kendileri kuracak. Kendisi okulunu kurar ve kendi
kurdukları okulda da bunu gelir Kürtçe olarak derslerini okuta
bilirler. Türkçe yine orada olmak kaydıyla” dedi.
Türkiye’de yabancı okul diye bir kavramın kalmadığının altını çizen
Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bunlar hükümetler yapılmış anlaşmalarla kurulmuş olan okullar. Ama
biz diyoruz ki onlar hükümetler arası yapılmış anlaşmalarla
kurulmuş ama bunlarda yine bizim kendi ülkemizde diyoruz ki biz
bunlara farklı bir statü verelim, özel okulu kur gel burada bu
şekilde bu dersi verebilirsin diyoruz. Fakat burada bir şey daha
var. Seçmeli ders olarak Kürtçeyi seçersin ve seçmeli ders olarak
Kürtçeyi devletin okullarında da öğrene bilirsin. Biz bunlarında
önünü açtık. Bu yetmedi üniversiteler de bölümler açtık bunlarla
ilgili olarak. Dert nedir burası önemli. Samimiyetse artık burada
atılması gereken adım atılmıştır. Fakat bir şeyi daha tespit
etmemiz lazım. Benim Kürt kardeşim sadece güneydoğu Anadolu
bölgesinde mi yaşıyor veya güneydoğu Anadolu bölgesinin tamamın
damı yaşıyor. Bugün bir Gaziantep var. Demi… Mesela biz
Gaziantep’te biz parti olarak adeta silme oradan çıkmışız.
Şanlıurfa hakeza öyle. Adıyaman hakeza öyle. Bu üç il bölgenin
önemli illeri. Gaziantep bir numarası bölgenin. Şanlıurfa hakeza
öyle. Yani nüfus itibariyle, alan itibariyle. Şanlıurfa oda
Büyükşehir oluyor. Bunları görmezden gelmemek gerekir. Kaldı ki
bizim adeta Kürtlerin talepleri… Hayır; devletin bizim yönetim
olarak, hükümet olarak tespitimiz ve bu tespit bugünün tespiti
değil ve bir yerlerin talebi üzerine de değil. Bu bizim
programımızı okuyanlar varsa bunu gayet iyi bilirler. En son
yaptığımız kongrede 63 madde açıkladık. Bu maddelerin içerisinde de
bunları görürsünüz. Buradan geliyor zaten ve biz bunu kamuoyu
araştırmalarıyla olsun, bölgenin bizden talepleriyle olsun, diğer
bölgelerin bizden talepleriyle olsun, diğer bölgelerde yaşayan
vatandaşlarımızın talepleriyle olsun bunların hepsini ele alarak
biz bunları uygulamaya koyduk. Nedir olay bir zamanlama olayı. Eğer
siz bunu zamanlama olarak iyi tespit etmezseniz burada da farklı
tepkiler alabilirsiniz. Onun için bir taraftan çözüm süreci,
arkasından o çözüm süreciyle tespit ettiklerimiz akil insanlarla ve
bunu da şimdi bir kısmını bu şekilde dedik ki bir çözüme
kavuşturalım. 28 maddeyle biliyorsunuz bunu böylece bir adımı
attık. Aldığımız tepkilerde gerek uluslararası, gerek ulusal bazda
gayet iyi.”
“ÜLKEMİZE YAZIK OLUR”
Türk Hava Yolları’nda Kürtçe anons yapılabilir mi sorusuna ise
Başbakan Erdoğan, “Bilmiyorum ama onlar artık çok spesifik. Yani
şimdi Trabzon’a seyahat ettiği zaman orada da bir Lazca yapsalar
filan oda. Şimdi oda gelebilir. Trabzon’a inip oradan Lazca konuşan
kardeşlerimizin olduğu bölgeye gidenler var. Ne bileyim daha farklı
bölgeler için bu tür talepler yani bunlar artık spesifik konular.
Bide ülkenin bir belli oturmuş yapısı var. Dünyayı biz diller
konusunda ciddi inceledik bu süreç içerisinde. Bakıyoruz şimdi
ABD’de İngilizceden başka birşeyi duyuyor musunuz uçaklara
bindiğiniz zaman. Ben hiç duymadım. Halbuki orada neredeyse olmayan
ırkta yok. Ne ararsan var. Bunları iyice görmemiz lazım. Dünyayı
iyi okumamız lazım, iyi tanımamız lazım. Lokalize edersek ülkemize
yazık olur” şeklinde konuştu.
(İHA)