Okyanusun kilometrelerce altına ulaşarak, kayalıklarda maden aramak üzere tasarlanan bu devasa geminin amacının aslında madenle alakası yoktu. Gemi, Soğuk Savaş döneminin en büyük aldatmacalarından ve CIA'in en gizli operasyonlarından biri olacaktı. Bu devasa geminin esas görevi, altı yıl önce kaybolan bir Sovyet denizaltısını bulup çıkarmaktı. ABD'nin deli gibi aramaya başladığı 1968 yılındaki K-129 tipi bir Rus denizaltısı, Hawaii'nin yaklaşık 2 bin 500 kilometre kuzeybatısında batmıştı. Bu denizaltı, balistik nükleer füze taşıyordu. Sovyetler bu arama çalışmalarında başarısız olurke, ABD'nin bu bölgede yer alan su altı dinleme noktaları bir patlama sesi tespit etti ve buradan hareketle de denizaltının yeri belirlendi. GİZLİ BELGELER VARDI: Denizaltı, okyanusun yaklaşık 5 kilometre derinliğinde yatıyordu. Çıkarılması için o dönemin şartlarında çok ciddi bir maliyet gerekiyordu ancak içinde olduğu tahmin edilen gizli belgelerin değeri paha biçilemezdi. Bu nedenle de CIA, denizaltıyı çıkarmak için 'Azorian Projesi'ni hayata geçirdi. Bu projeden ve esas niyetinden Rusların haberi olmaması için de "maden arama" senaryosu uyduruldu. GEMİYE ADI VERİLEN KİŞİ: Bu senaryonun ekran yüzü olarak da milyarder mucit Howard Hughes seçildi. Hughes, projede yer almayı kabul etti ve tasarlanan gemiye de onun adı verildi. Geminin içinde denizaltının sığabileceği büyüklükte bir havuz yaratıldı. Plana göre, yaklaşık 2 bin ton ağırlığındaki denizaltı sudan çıkartıldıktan sonra buraya yerleştirilecek ve gizlice karaya getirilecekti. KOLAY OLMADI: İçinde birçok ilki barındıran bu operasyon özellikle uygulama aşamasında bir dizi aksilikle karşılaştı. Denizaltının çıkarılması hava şartları ve çeşitli sebeplerden dolayı hiç de kolay olmadı. Ancak tam o zamanlarda dönemin ABD Başkanı Richard Nixon'ın bir barış zirvesine katılmak üzere Moskova'ya gitmesi planlanıyordu. Beyaz Saray, Nixon'ın Moskova'da Sovyetlerle barış konuştuğu bir dönemde, ABD'lilerin de Sovyet nükleer denizaltısını denizden çıkarmaya çalıştıklarının ortaya çıkmasından endişe duyuyordu ve projenin ertelenmesini istedi. 6 CESET ÇIKARTILDI: Sonunda denizaltıyı yukarı çekecek olan aracın çelikten dev kancaları denizaltıya tutunmayı başardı. Böylece güçlü, çelik halatlarla denizaltı yukarı çekilmeye başlandı. Tam işler yolunda gidiyormuş gibi görünürken, çelik halatların aşırı gerilmesinden dolayı kancalardan birisi koptu ve denizaltının büyük bir kısmı yeniden sulara gömüldü. Yalnızca ön kısmı su yüzüne çıkarılabildi. CIA görevlileri, çıkartılan kısımda altı Sovyet denizcinin cesedine ulaştı. ASIL AMACINA ULAŞAMADI: Ancak operasyonun ana hedefi olan füzeler ve şifreleme kitapları gibi kritik önemdeki yükler ise çıkarılamadı ve halen bilindiği kadarıyla okyanusun derinliklerinde duruyor. CIA'in resmi tarihine göre, bu operasyon "Soğuk Savaş döneminin en büyük istihbarat darbelerinden biri" olarak kayıtlara geçti. Ancak, projenin devasa maliyeti ve sonunda da önemli şeylere ulaşılamamış olması kurum içinde de bir dizi sorunun sorulmasına neden oldu. Bir yıl sonra da operasyonun detayları kamuoyuyla paylaşıldı. TAMAMEN YALANDI: CIA görevlisi Sharp, derin sularda maden arama projesinin tamamen yalan ve sahte olduğunun ortaya çıkmasının "kamuoyunda büyük bir şok yarattığını" söyledi. CIA'in sahte operasyonunun gerçekten hayata geçmesi için ise yaklaşık yarım asır geçmesi gerekti. GERÇEK MADEN ARAMA YAPILACAK: Kanadalı Nautilus Minerals adlı şirket, kısa bir süre içerisinde Papua Yeni Gine açıklarındaki tropikal Bismarck Denizi'nde maden arama çalışmalarına başlamaya hazırlanıyor. Bu gerçek maden arama çalışması ise denize kurulacak platformlardan indirilecek cihazlarla yapılacak ve uzaktan kumandayla karadan idare edilecek.