'Cemaat tehditlerine devam ediyor!'
Abone olCemaat için "Yaygara kopardıkça batıyorlar" diyen Yalçın Akdoğan Başbakan'ın dinlemelerden haberdar edildiği iddialarını yalanladı.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Başdanışmanı,
AK Parti Ankara Milletvekili Doç. Dr.
Yalçın Akdoğan, cemaatin birçok insana yaptığı
zulümlerin arşı alayı titrettiğini belirterek, "Demokrasiye
başkaldırdılar. Türkiye büyük bir badire atlattı. Büyük ah
aldılar" dedi.
Sabah sine konuşan Yalçın Akdoğan şunları
söyledi:
BÜYÜK BADİRE ATLATTIK
Türk demokrasisi, Türk siyaseti, ülke olarak büyük badire atlattık.
Açıkça demokrasiye ve sivil iktidara dönük başkaldırdılar. Bunun
savuşturulması, demokrasimiz açısından elbette önemli bir
kazançtır. Başkaldırı başarılı olsaydı, ekonomi, güvenlik,
istikrar, olumlu bahsettiğimiz ne varsa bir anda sekteye
uğrayacaktı. Bu açıdan baktığımızda, Türkiye'ye büyük zarar verecek
bir süreçti.
HASTALIKLI YAPI DEŞİFRE
OLDU
Bu badirelerin atlatılması kadar önemli olan böyle bir
zihniyetin, anlayışın, hastalıklı yapının deşifre olması, gün
yüzüne çıkmasıdır. Bu daha büyük bir kazanç olmuştur.
CANAVARLAŞAN MEKANİZMA
Başbakan, bakanlar, milletvekilleri olmak üzere yüzlerce, binlerce
kişinin dinlendiğini görüyoruz. Burada bir mekanizma var.
Canavarlaşan bir mekanizma. Kişisel olarak kendilerine haram
gördüklerini, o mekanizmaya o örgütsel yapıya meşru gören bir
anlayış var. Öncelikle bu anlayışın sorgulanması lazım. Yani 'Her
yol mubahtır' anlayışı, hem İslam tarihinde hem dünya tarihinde
büyük sapkınlıklara sebep olmuştur.
SINIRLARI KALKMIŞ, DİBE VURMUŞ
YAPI
Daha önceki derin devlet yapıları, çeteler, vesayetçi anlayışlar
çok büyük zulümler, haksızlıklar yaptılar. Ama onlar var olan
birşeyleri çarpıtıyorlar ve insanlara zulüm ediyorlardı. Bunlar,
var olanı çarpıtmanın ötesinde yok olan şeyleri üreterek daha büyük
bir yalan dünya inşa ediyorlar. Diğerleri yine beşeri, ahlaki,
vicdani kriterlere takılıyorlar, bu derece ileri gitmiyorlardı.
Yaptıkları zulmün de haksızlığın da bir sınırı vardı. Buradaki
yapının ahlaki, vicdani sınırlarının kalktığını işin dibini
bulduklarını görüyoruz. Bunlar kötülüğü sevap kazanır gibi
yapıyorlardı.
SAPLA SAMAN
KARIŞTIRILMAMALI
Biz adalet arıyoruz, adaletten hakkaniyetten, hukuktan ayrılmamak
önemlidir. Rövanş, intikam birilerini yok etme saikiyle adalet,
hukuk tecelli ettirilmemeli, sap ile saman karıştırılmadan, kim
yanlış, haksızlık yaptıysa suç, işlediyse layığını bulmalı,
cezasını çekmeli. Bu şekilde bir temizleme olması gerekiyor. Yoksa
herkesin üzerine gidilecek, cadı avı yapılacak gibi bir durum
sözkonusu değil. Ama öncelikle bu mantalitenin, bu anlayışın
sorgulanması ve temizlenmesi gerekiyor: Suça karışanlar elbetteki
hukuk önünde hesap vermelidir. Kamu vicdanı tatmin edilmeli.
Yargıdan kaçanlar da, hesap gününde layığını mutlaka bulurlar.
Büyük suçların cezaları ancak Mahkeme-i Kübra'da verilebilir. O gün
bazılarının yüzü fena kızaracak.
ÇOK BÜYÜK ZULÜMLER
YAPILDI
Çok büyük zulümlerin, haksızlıkların yapıldığını görüyoruz.
Binlerce insanı dinliyorsunuz, uydurma delillerle davalar
açıyorsunuz. İnsanların hayatını, kariyerini, onurlarını,
itibarlarını çalıyorsunuz. Bu büyük bir zulümdür. Yaptıkları zulüm
arşı alayı titretir.
DUVARA TOSLADILAR
İnsanlar yanlış yapabilir, suça karışabilir. Bunları adalet önüne
çıkarmak, bunların cezasını vermek başka bir şeydir, devlet
mekanizmasını, yargı mekanizmasını başka mücadelelerin, başka
kavgaların parçası haline getirirseniz, kendi adamlarınızın önünü
açmak veya kendiniz palazlanmak, güç devşirmek, ülke yönetiminde
söz sahibi olmak için bu mekanizmaları kullanmaya başlarsanız işte
o zaman gelir duvara toslarsınız.
BÜYÜK AH ALDILAR
Birçok insana haksızlık yaptılar. Dinlediler, işten attırdılar. O
insanların sicilleri bozuldu, kariyerleri bitti, itibarları
zedelendi. Büyük ah aldılar. Bu insanların, itibar suikastına
uğrayanların ahı elbetteki arşı alayı titretecekti. Olan budur.
YAYGARALARI İNANDIRICI
DEĞİL
Başkalarına yaptıklarının yüzde biri kendilerine yapılmadan yaygara
koparmaları hiç inandırıcı değil. Burada daha çok deşifre
oluyorlar. Kim kiminle iş tutuyor, kim kimi destekliyor. Bunun
deşifre olması da önemli bir olaydır.
ENTRİKA ÇEVİRDİLER
Burada devlet aygıtını kullanan, hukuki iş yapıyormuş gibi
tertipler üreten bir anlayış var. Birçok dava var. Ortaya
bakıyorsunuz; polis var, savcı var, davada meşru gibi görünen bir
süreç var. Ama bunun içerisinde bir sürü etrika, film, fırıldaklık,
sahtelik, sahtekarlık var. Bu hukuk sistemini de zehirleyen bir
şeydir. Bugüne kadar bunun çok örneğinin yaşandığını görüyoruz.
BAŞBAKAN HUKUKSUZLUKLARI
BİLEMEZ
Başbakan'ın haberi varmış gibi bir algı yaratılmak isteniyor.
Yapılan hukuksuzlukları Sayın Başbakan elbette bilemez, haberi
olmaz. Çünkü Başbakan'ın kendisi dinleniyor. Dinleyen kişi gelip,
'Sizi dinliyoruz' der mi?
MADALYONUN İKİ YÜZÜ
Madalyonun bir yüzünde hoşgörü var, öbür yüzünde tertip, tehdit,
şantaj, tezgah var. Ortada hayalet bir yapı, mekanizma bulunuyor.
Bu mekanizma üzerinden son derece kirli işler çeviren tertipler
yapan bir anlayış var.
HÂLÂ TEHDİT EDİYORLAR
Bugüne kadar, birçok önemli davaya, bunların yanlışlıkları,
sahtekarlıkları yüzünden gölge düştü. Bunların başarılı olması
Türkiye'yi korku imparatorluğuna çevirdi. Birçok insanın bu yapı
içerisinde tehdit ve şantaj şebekesine dönüştüğünü görüyoruz.
İşadamları, gazeteciler, siyasetçilerin bir açığı üzerinden, şantaj
yapan, esir alan bir anlayış.
ASLINDA CANAVAR
YÜZLÜLER
Bunu şimdilerde de görüyoruz. 'Bakın görün bundan sonra cezaevine
gireceksiniz, hesap vereceksiniz, bunları burnunuzdan getireceğiz'
gibi insanları, köşe yazarlarını tehdit ediyorlar. Hoşgörülü
görünen, şirinlik yapanların bu şekilde tehdit savurması bile ne
kadar sahtekar ne kadar canavar yüzlü olduğunu gösteriyor.
PARALEL YAPI GAZETECİLERİ
ÇIKARILMIŞ
Danışman olduğum için birçok gazeteci beni arar. Benimle ilgili
dinleme tapelerinde, kendilerine yakın medyada çalışan
gazetecilerle yaptığım görüşmelerin dışarıda bırakıldığını gördüm.
Oysa onlara yakın gazeteciler daha çok beni arayıp görüş alırlardı.
Bu bile seçici davrandıklarını, uydurdukları senaryoda kendileriyle
organik ilişki içinde olan kişileri dışarıda bıraktıklarını
gösteriyor. Bütün devlet aygıtını, yargı ve güvenlik bürokrasisini
kendi amaçlarını gerçekleştirmek için uydurdukları senaryolara alet
ve hizmetkâr etmişler.