Başka bir yerdeki köşemde, Özgecan için yazdığım yazıda, idam
istemiştim. Tecavüzcülerin yaşama hakkının olmaması gerektiğini
düşündüğümü ifade etmiştim. Yazıma destek çıkanların yanı sıra,
idamın hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini söyleyip, beni sert bir
şekilde eleştirenler olmuştu. Özetle; her dört saatte bir tecavüz
veya tecavüze kalkışma suçunun işlendiği ülkemiz için idam istedim
diye ağır şekilde eleştirildim. Şimdi ben o zatı muhteremlere
sesleniyorum...
Manisa'nın Alaşehir ilçesinde 3,5 yaşındaki Irmak kayboldu. Bu
durumu programına taşıyan Müge Anlı ve ekibi bir taraftan,
polisimiz bir taraftan, mahalleli bir taraftan minik Irmak'ı
aramaya koyuldular. Sonra adını ağzıma dahi almak istemediğim bir
şerefsiz çıktı ortaya. Müge Anlı'nın televizyon programında her
şeyi itiraf etti. Neydi itiraf ettikleri?
O küçücük çocuğa önce tecavüz etmiş, sonra öldürmüş. Kendince
bunu neden yaptığını açıklayabileceğini düşünerek utanmadan devam
ediyor...
Bekarmış! Buraya çok girmiyorum. Siz anladınız!.. Parası yokmuş.
Yani para karşılığı cinsel birliktelik yaşayamıyormuş.
Parasızlıktanmış işte! Para verdiği kadınlar ise parasını alıp
kaçıyorlarmış. O kadınlar hep kandırıyormuş bunu. Hep kandırmışlar
bu şerefisizi! Yani cinsel birliktelik yaşayamıyormuş ve bütün bu
sebeplerden ötürü kendini kaybetmiş! Yaptıklarının farkında
değilmiş. Sonradan fark etmiş her şeyi!.. Ancak gelin görün ki,
daha önceden öz yeğenini taciz ettiği de ortaya çıktı!
Yukarıda yazdıklarımın tamamı kendi ağzından çıkanlar. Ve devam
ediyor...
Polislerden korkuyormuş. Döverlermiş onu! Cezaevinden
korkuyormuş. Orada duramazmış mesela! O zaman hem onun istediği
olsun hem de bizim. İdam yasası çıksın. Bu mızrak bu çuvala
sığmıyor. Artık mevcut cezaların, bunun gibi şerefsizler için
yeterli olmadığını görmek zor değil.
Şimdi insan haklarından bahsedip; "Neden böyle diyorsunuz
efendim. Adam hastaymış" diyenler çıkabilir. Ben peşinen ona da
cevap vereyim: Siz önce Irmak'ın anne ve babası olun. Bütün bu
olanlara o pencereden bakın. Ondan sonra sizi ciddiye alıp cevap
veririm belki.
İşin eğitim boyutu da var şüphesiz. Zaten biz yıllar yılı bunu
başaramadığımız için bu haldeyiz. Ancak içimiz yanıyor ve bunun
verdiği acıyla, bu yazımda cezaların yetersizliğine değindiğim
için, eğitim konusu da başlı başına ayrı bir konu olduğundan dolayı
ona başka zaman bakalım.
Sağlıcakla kalın...