Aysar: 1. Ay'ın etkisiyle huyunun değiştiği sanılan (kimse). 2. Değişken, kararsız (kimse). Bızbız: davula sol elle vurulan ince değnek. Curnata: bıldırcın sökünü. Çaçaron: karşısındakini susturacak biçimde ve çok konuşan, çenesi kuvvetli, geveze. Elmasiye: dondurulmuş meyve suyundan yapılan bir tür pelte. (a harfi uzun okunuyor) Gag: daha çok bir komedi oyuncusunun rolünün parçası olarak, şakalar, gülünç fıkra ve hikayeler; gülüt. Gümüşçün: püskülkuyruklulardan, eski kitap sayfalarında, çeşeme aralıklarında, şekerli maddeler ve tahta kırıntıları yiyerek yaşayan, vücutları küçük pullarla örtülü, kanatsız böcek. Hasut: haset eden, kıskanç. (u uzun okunuyor; sonuna sesli ile başlayan bir harf geldiğinde t harfi d'ye dönüşüyor) Jüpon: elbise altına giyilen etek; iç etek. Kıranta: 1. saçları ağarmaya başlamış ortayaşlı erkek. 2. ağırbaşlı, yaşına rağmen bakımlı, özenli (erkek). 3. (saç sakal için) kırlaşmış. Korindon: birleşimi alüminyumoksit olan, cam parlaklığında, saydam ve türlü renklerde, elmastan sonraki en sert mineral. Longoz: deniz veya ırmaklarda birdenbire derinleşen yer. Mevlithan: mevlit okuyan kimse. Otlubağa: kara kurbağası. Palamar: gemileri iskele, rıhtım veya şamandıraya bağlamaya yarayan kalın halat. Savat: gümüş üstüne özel bir biçimde kurşunla işlenen kara nakış. Tahtaboş: damın çamaşır sermeye yarayan çinko ile döşeli düz bölümü; taraça. Ülger: kadife, şeftali vb.'nin üzerinde bulunan ince tüy. Yatağan: eskiden yeniçerilerin kullandığı, uzun, ağır, namlusu eğimli, iki yanı da keskin bir tür kılıç. ACAR : Şişman AVET : Nişan ya da düğünlere getirilen hediye. AYIGOVAN : Kaba saba, görgüsüz insan. AZATLAMA : Eskiden işe yaramayacak duruma gelen hasta, zayıf ve yaşlı at, eşek gibi hayvanları salıverme işlemi. BADAK : Kısa boylu olan kimse. BANIM: Yağlı, salçalı ve sulu yemek. BÜRGÜ : Kadınların başına kuşandıkları bir çeşit tülbent. CAVŞIRI : Aykırı, ters. CILGISIZ : Şımarık CİLBİR : At, eşek ve sığır gibi hayvanların yularlarına bağlanan zincir. ÇAKILDAK: Taze fasulye. ÇEPNİ: Yaramaz ve nizacı çocuk. DAKIŞMAK : Arkasından kovalamak. DOMUŞMAK: Surat asmak. DEVELENMEK: Sırt ya da omuzların tatlı tatlı kaşınması. GÖTLEK : Tembel ve miskin insan. EVİŞMEK: Acele etmek, gidilecek olan yere bir an önce hazırlanmak. FICITMAK : Sinirlenerek herhangi bir eşyayı atabildiği en uzak noktaya atmak.